Eskiden kahve falına bakıp tabir yapılırdı, şimdi haber akışına bakmak yeterli. Konumuz, Euro’nun sıhhat ve saadeti. Emaresi de aziz komşumuz Yunanistan’ın dirayet, sefalet ve siyaseti... Üç vakte kadar vaziyet anlaşılacak... Ama kahve telvesinde sıkıntı görünüyor.
Yunanistan seçimine 18 gün kala haber akışı tırmanıyor. Seçimin Euro’da/Avrupa’da kalmak ya da kalmamak arasında tercih olacağını bizzat Başbakan Samaras ilan etti. Bu aynı zamanda Yunanistan için -olmak ya da olmamak- tercihi... Cumartesi günkü son terbiyevî ve ibretlik yazımızda Almanya iktidar partisinin önemli bir milletvekilinin -Şantaja yer yok, giderlerse giderler- beyanına yer verip, mesajın önemini vurgulamıştık. O laf üzerine Der Spiegel dergisi Başbakan Merkel ve Maliye Bakanı Şöble’ye atfen - Yunanistan giderse Euro Bölgesi’ne hiçbir şeycikler olmaz- ifadesini yayınladı ve asıl gürültüyü bu yazı koparttı.
Yazının sonucu Euro değer kaybeti ve ilk işlemlerde Euro 1.18 doları gördü. Aslında Almanya -Euro’ya birşey olmaz- diyorsa, bu -Euro’ya birşey olmamasını biz sağlarız- demek. O kapsamda Euro’nun fazla değer kaybetmemesi gerekiyor. Hatta -Yunanistan gitti, aman ne güzel, bir dertten kurtulduk, Almanya gerekli desteği verir- diye bayram edilmesi ihtimali daha fazla. Ancak karamsar kesim -Yunanistan giderse sırada kim olur- diye sormadan edemiyor. Hemen söyleyelim: Sonra Güney Kıbrıs olur ama onu kimse önemsemiyor. Her durumda bu işler netlik kazanana dek Euro’nun gerilemesi, çalkantıya girmesi, ancak kurun 1.10 -1.15’ten daha aşağı da gitmemesi öngörülüyor. Gerçi bu kısa vadeli öngörü ve daha bütün karamsarlıklar yaşanmadı.
Yunanistan’dan sonra kim, sorusuna kısa liste cevap: İspanya, Portekiz, İrlanda, İtalya diye verilmekte... Son kale ise Fransa... Ama Fransa da giderse Euro’nun Euro olarak kalmayacağı söylenebilir.
Spiegel’in yazısına -Canım kaynaksız, desteksiz bir dergi yazısı- diye bakmak da mümkün. Alman Maliye Bakanlığı yazıya dair yorum isteyenlere -Spekülatif konularda yorum yapmıyoruz- dedi. Burada spekülatif dedikleri, geleceğe dair tahmin. Ayrıca Yunanistan konusunda her yazılana cevap yetiştirmeye kalksalar, Berlin’den Moskova’ya yol olur. Ve dahi: Egemen ve bağımsız bir ülke olan Yunanistan için her uçan kuş neden Berlin’e soruluyor ki?
Spiegel’in bu konuyu masa başından üfürmeyeceği, desteksiz yazamayacağı, hakim ve makul görüş. Yazı diyor ki: Siriza partisi kazanır ve beyan ettiği gibi ekonomik yükümlülüklerini çiğnemeye başlarsa, Yunanistan’ın Euro’dan çıkması kesine yakındır... Alman hükümeti, Yunanistan çıkarsa Euro Bölgesi’nin ayakta kalacağına inanmaktadır... Yunan çıkışı Euro’da ve bölgede fazla sorun yaratmaz.
Bu mesajın bir muhatabı, piyasalar. Yani -Korkmayın- diyor. Diğer muhatabı ise Yunan seçmeni -Ne yaptığınızın farkında olun- diyor. Ayrıca haberin esas ağırlığı şu: Yunanistan’ın çıkışı düne kadar -Düşünülemez, imkansız, izin verilemez- sayılırken, şimdi -Mümkün- hatta -Az hasarla atlatılır- durum sayılıyor. Almanya’nın buradaki rolü önemli. Çünkü bu -Yunanistan çıkar- muhabbeti yüzünden Avrupa geneline yatırımın ve sermaye akışının yavaşlamasından korkuluyor. Yatırımcı -Ortalık yatışana dek bekleyelim- derse, ki hep böyle olur, o zaman Avrupa’nın zaten durgunluk eşiğindeki ekonomisi gürültüye gider. İşte -Şüyuu ve Vukuu- meselesi...
Yunan seçmenine telkinlerin önümüzdeki günlerde artarak sürmesi bekleniyor. Hatta Spiegel yazısından sonra Fransa Cumhurbaşkanı Hollande konuştu ve -Yunanistan seçmeni istediği partiyi seçmekte özgürdür- dedi. Bu da Yunanistan’a uyarı mı, yoksa Almanya’ya -Sen karışma- döşemesi mi, anlaşılamadı. Her durumda Hollande’ın tavşana kaç/tazıya tut yolunda bir laf etmesi de kuvvetle muhtemel. Boş laftan kim ölmüş?
Sonuçta, Yunanistan’da seçim var, ama işin ucunda büyük para var. Reel/gerçek siyasetin rüzgarı değişince ekonomiler de riske giriyor, para birimi de... Tekrar: Euro’ya birşey olmaz, Türkiye’ye de olmaz. Ama Yunanistan’a ne olacağından emin değiliz. Euro’ya girmeleri baştan hataydı. Ekonomik hataların hep kendi kendilerini düzeltmek gibi bir huyu vardır.