Günümüzde ülkemizin hem önünün açıldığını ve bir güç odağı olacağını düşünüyor hem de ciddi sorunlarla karşılaşacağımız ve bunun işaretlerini çevremizdeki ülkelerde gördüğümüzü düşünüyoruz. Yani güçlenecekken zayıflayacak mıyız endişesi taşıyoruz. Bir süreden beri Kürt vatandaşlarımızın ayrılabileceği endişesi taşıyoruz ve bunu destekleyen bazı terör eylemlerine sebep olan ülkeler de var. Ancak hem vatandaşlarımız hem de onları yönlendirenlerin çoğunluğu, bu ülkenin vatandaşı olmaya karşı değiller. Son zamanda kurulan IŞİD adı verilen örgüt bunları düşman görüyor ve onlara saldırıyor. Biz bu kardeşlerimize her alanda destek oluyoruz. Bu tavrımız yenidir ve daha önce onların bizi yadırgadıklarını ve ayrılma eğiliminde olduklarını düşünüyorduk. Bunda her iki taraf da yanlışlık yapıyordu. Onlar kimliklerinin kabulünü istiyor ama bazılarını dış güçler Türkiye karşıtlığına sürüklüyordu. İçerde ise ülkemizin tek soydan geldiğine inananlar geçmişte her soydan olanların vatandaşımız olabildiğini ve birbiri ile karıştıklarını unutuyordu ya da unutmuş gibi görünüyordu. Bugünlerde bu sorunlar zayıfladı ama olayı dünya çapında değerlendirmek ve her insanın vatandaşımız olabileceğini kabul etmek konusunda siyasi birliktelik bulunmuyor.
***
Asıl sorun iç politikamızın konumumuzla ilgilenmemesi ve partilerin garip bir farklılık üzerine kurulu rekabet sürdürmeleridir Mesela bugün ne dünyadaki yeni yapılanma ne de bizim geleceğimiz partiler tarafından tartışılmıyor. Hükümetin uyguladığı yararlı politikalar tek görüş olduğu için genel kabul görüyor. Bu arada muhalefet kendisi için gerekli saydığı iktidarı suçlama eleştirilerini devam ettiriyor. Bu maksatlarının iktidara gelmek olduğunu ve olumsuz sonuçların kendilerinin değil iktidarın suçu olduğunu ve bunu o zaman fazlasıyla tartışacakları anlaşılıyor. Mesela dünya sorunlarını tartışmak yerine Başbakanın söylediği bir sözün yanlış kullanıldığı ya da çay içerken takındığı tavrın yanlışlığı tartışılıyor.
Muhalefetin yapısında günümüzün sorunlarıyla ilgilenmelerini gerektiren bir düşünce olmadığı sadece iktidarı eleştirmenin yeteceği düşünülüyor. Mesela Kürtlerin bölüneceği iddiasının yerine bizimle birlikte olacaklarına inansak muhalefet partilerinin ve özellikle birinin tavrı ne olacaktır? Geçmişte bir gün Kürt milletvekilleri beni ve değerli bir arkadaşımı Meclise çağırdılar ve bu konudaki düşüncelerimizi anlattık. Her ikimizde farklı olmadığımızı ve bu ülkenin kuruluşunda her soydan insanın rolü olduğundan söz ettik. Gelecek hakkında bugün olacaklarını umduğumuz yapıyı o gün düşündük ve savunduk. Bu görüşler o günlerde olumsuz tepkiler aldı ve o arkadaşım da eskisi kadar kamuoyuna bilgi veremedi.
Bu dönemde var olan içimizdeki siyasi anlayışla sorunlarımızın çözülemeyeceği çünkü bir tarafın ilgilendiği konular hakkında diğer tarafın yani muhalefetin bir çözüm önermediği görülüyor. Bir aile içindeki kavganın kazananının olamayacağı bilinmelidir. Bu durum muhalefet partilerinin tenkitlerinin sadece sınırlarımız içine sıkıştığı ve siyasi görüşlerinin iç politika ile sınırlı kaldığı ve bunu korumaktan başka hedeflerinin olmadığı şeklinde görünüyor. Oysa bir ülke olarak ve bizi yönlendirmeye çalışan dış güçlerin etkisinde kalmadan yaptığımız yardımlar, gücümüzü aştığımız anlamına gelmiyor. Bu çabaların ülkemize yakışan insanlığa karşı görev olduğunu ve desteklenmesi gerektiğini kabul etmek zorundayız.