CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,
bir politik talebe karşılık ‘kan’ vaad eden açıklamalarını eleştirenlere kızıyor..
“Sedat Peker ‘oluk oluk kan akar’ derken sesiniz çıkmıyordu” diyor..
Benim açımdan sorun yok.
Ben Peker’in o sözleri hangi şartlarda, kim için söylediğini anlıyorum..
Fakat sahiden CHP seçmeni, kendini Sedat Peker’le tarif eden liderlerinin bu tavrını nasıl okuyacak merak ediyorum..
Bu arada;
1) Sedat Peker parlamentoda temsil edilen bir siyasi partinin başkanı değil..
2) O lafları da hükümet modeli değişikliği gibi yasal taleplere dönük olarak söylemedi..
Allah yaşatmasın.
Biz iç savaş yaşamamış bir milletiz..
Evet çok sayıda isyana tanık oldu bu topraklar..
Çok kanlı bastırıldığı oldu..
Saysan onlarca sayarsın..
Ama hiç biri kardeşin kardeşi kestiği durumlar değildi..
İstemediler mi?
Çok istediler.
Kapalı kapılar arkasında en kanlılarını tezgahladılar..
Dinî ya da mezhepsel
kışkırtmalarla..
Ya da ideolojik..
Çok istediler..
İpleri yabancı servislerin elinde olan taşeronlar,
“İç savaşın kanlı cehenneminden geçmeden” diye yazılar yazıp akıl verdiler..
Ama başaramadılar..
Biz milletçe şerbetliyiz, başaramayacaklar da..
Dokunulmazlıklar Referanduma Gitmemeli
Millete değil..
Milletvekillerine soruyorum..
Lafa geldi mi, vatanı, milleti kimseye bırakmayan MHP’li, Ak Partili vekillere..
8 vatan evlâdını cennete uğurladığımız gün,
TBMM’nin başkanlık koltuğunda Pervin Buldan’ın oturduğunu gördüğünüzde ne hissediyorsunuz?..
Gazi Meclis’in koridorları, bebek katili övgüleriyle inlerken,
PKK marşları söylenirken mecliste, hiç rahatsız olmuyor musunuz?..
Şimdi geçen hafta görüşülemedi teklif..
Bu çarşamba görüşülme umudu var..
Bakın orada yapılacak olan propagandaları görün..
Defalarca yazdık.
Komisyonu böyle terörize eden örgütün genel kurulda neler yapacağını bilmiyorum..
Temennim odur ki, 367’yi geçsin ve dallanıp budaklanmadan bitsin bu iş..
Yanlışlıkla referanduma gitmesin..
Eğer referanduma gidecek bir sayıda kalırsa, o zaman B planına geçilmeli..
Yani?..
Teklif bizzat Ak Partililerce düşürülmeli ve komisyon gündemine HDP’lilerin dokunulmazlığını içeren teklif getirilmeli..
Yani en başından yapılması gereken yapılmalı..
YÖK’ün Yetkisi Nereye Kadar?
Haliç Üniversitesi yönetimine kayyum atanmış.
Mahkeme kararıyla değil ama.
YÖK atamış..
‘Kötü yönetildiği’ gerekçesiyle deniyor..
Bugünkü yönetimin,
Tepebaşı’ndaki küçücük bir binadan üniversiteyi alarak, nasıl mevcut haline getirdiğini gördüm..
Dolayısıyla kötü yönetimden kastedilenin ne olduğunu bilmiyorum... Paralı pullu ilişkiler olduğu ima ediliyor üç gündür..
Bunun için adli mercilerce bir yolsuzluk soruşturması açılsaydı da neticeyi görseydik keşke..
Oysa YÖK’ün, kendini yargı yerine koyarak bir üniversiteye el koyduğuna tanık olduk.
“FETÖ ile mücadelenin akademik ayağına neden dokunulmuyor?” diye sorduğumuzda, “bizim yetkimiz yok” diyorlardı..
Varmış demek.
O halde hiç bir FETÖ’cü üniversiteye, YÖK marifetiyle işlem yapılmamasını, izah etmeleri gerekecek.