TBMM Genel Kurulu’nda ibretlik manzaralar yaşandı bütçe görüşmeleri esnasında.
Terör örgütü PKK’nın Suriye’deki kolu PYD’nin başkanı Salih Müslim’in Hürriyet’e çıkan bir açıklamasının üstüne CHP sözcülerinin nasıl atladıkları görülmeye değerdi.
Tam ibretlik bir manzaraydı.
Genel kurul kürsüsüne çıkan CHP sözcüsü Müslim’in iddiaları üzerinden kendi hükümetini suçlamaya başlıyordu.
Affedersiniz “kendi hükümetleri” değil, AK Parti hükümetini...
Çünkü AK Parti hükümetini CHP’liler kendi hükümetleri olarak görmüyorlar.
Sırf AK Parti bu ülkeyi yönetiyor diye Türkiye’yi de kendi ülkeleri olarak görmekten vazgeçtikleri gibi...
Eğer öyle olmasaydı kendi ülkelerinin dış dünyada bu kadar çok itibarsızlaştırılmasına öncülük etmezlerdi.
Dahası ve en fenası, kendi ülkelerini batırmak isteyen küresel ve bölgesel güçlerle bu kadar işbirliği içinde olmazlardı.
“AK Parti gitsin de Türkiye batarsa batsın!” diyen bir CHP anlayışıyla karşı karşıya bulunduğumuzu bir kez daha bütçe görüşmeleri esnasında gözlemledik.
Salih Müslim’in ne dediğinin bir önemi yok.
Çünkü adam yalancının teki.
O söyleşisinde PKK ile PYD-YPG’nin hiçbir şekilde alakasının olmadığını söylüyor!
PYD’nin Kandil’de kurulduğunu dünya alem biliyor.
PYD’nin PKK’nın Suriye kolu olduğunu herkes biliyor ama Müslim buna rağmen yalan söylemekte bir beis görmüyor.
Kendisinin Kandil’den nasıl talimat aldığı da sır değil.
Bu apaçık gerçekliği bile çarpıtan ve yalan söylemekte bir beis görmeyen birinin iddiaları üzerinden devlet/hükümet karşıtı bir söylem inşa etmek, CHP’nin savrulduğu yeri göstermesi bakımından ilginçtir.
PYD Suriye’deki Baas rejiminin Şebbihası. Yani paramiliter gücü.
CHP ise Suriye’deki Baas rejiminin ideolojik ve fiili yoldaşı.
Kılıçdaroğlu’nun PYD’yi bu yüzden terör örgütü olarak görmemesi pekâlâ anlaşılabilir.
Bu bağlamda CHP yönetiminin Türkiye’de Suriye Baas rejiminin kara ordusu olarak işlev gören PKK’ya karşı yürütülen bir mücadelede safını devlet/hükümet karşıtlığı üzerine kurması da pekâlâ anlaşılabilir.
Kılıçdaroğlu’nun CHP’sinden başka türlüsünü beklemek zaten ham hayal olur.
Bu ülkenin Başbakanı Müslim’in iddialarının asılsız olduğunu kaç kez açıkladı.
Ama buna rağmen Müslim’in iddiaları üzerinden polemik yapan CHP’lilerin niyeti belli.
Tıpkı HDP gibi başka bir algı operasyonunun içindeler.
***
HDP’li sözcüler sahiden tam bir yalan makinesi olarak çalışıyorlar. Bir dakika içinde onlarca yalanı söylemekte hiçbir sakınca görmüyorlar. Bütçe görüşmeleri esnasında her gün aynı yalanları tekrar edip durdular. Hep aynı sözlerle... Ne kelimeleri değişti, ne de söylemleri...
Her çıkan HDP’li vekil aynı yalanları aynı kelimelerle tekrarlayıp durdu. Şunu anladım: Dünyada en zor şey, bir yalanı yalanlamak!
Üstelik karşısında binbir yalan duruyorsa işiniz çok zor. Çünkü bu yalanı söyleyenlerin hiçbir kutsalı yok. İspatı olmayan sözler, havada uçuşan yalanlar ve suçlamalar... “Ben söylüyorum, öyle olmadığını sen ispatla!” türü bir anlayış ne yazık ki muhalefetin ortak söylemine dönüşmüş!
***
HDP’li sözcü Müslim’i aklamak için akla ziyan açıklamalar yaptı.
Güya Hükümet PYD’den Suriye’deki cihadist gruplarla işbirliğini yapmasını istemiş de, PYD de reddettiği için Hükümet bugün PYD’yi terör örgütü olarak ilan ediyormuş da...
Oysa herkes biliyor ki Hükümetimizin PYD’ye salık verdiği şey, Kürt düşmanı Esed diktatörlüğüne karşı Suriye Ulusal Cephesi içinde yer almasıydı.
“Kürt örgütü” olduğunu iddia eden PYD ne yaptı?
Kalktı Kürt düşmanı Esed’in Şebbihası olmayı tercih etti.
Esed’in ordusunun bir unsuru oldu.
Kürt bölgelerinde ne kadar Esed düşmanı Kürtler var ise hepsini sürdü.
Hepsini acımasız yöntemlerle susturdu.
Kimisini öldürdü, çoklarını da sürgüne yolladı.
PYD’nin elinde sadece Kürt kanı değil, Baas rejimine onurla direnen Suriyeli Müslümanların da kanı duruyor.
Esed ne kadar suçluysa, PYD’de de bir o kadar suçludur.
Esed ile PYD terör konusunda ortaktırlar.
Esed’in ideolojik yoldaşı CHP’nin, PKK’nin Türkiye’deki partisi olan HDP ile siyasi ortak olmasından daha doğal ne olabilir ki bu durumda.