Hayatta karşılaşılan absürt, garip ve izahı güç olan olayları anlatmak için kullanılan bir atasözümüz vardır: "Devekuşu yüke gelince 'kuşum', uçmaya gelince 'deveyim' der."
Günümüzdeki seküler kesimin hali devekuşuna benziyor. Seküler kesim, ibadetler söz konusu olduğunda "laikim" diyor, eğlenceye gelince ise sözüm ona "dindarım" diyor.
Bir Ramazan ayını daha idrak ederek, oruç başta olmak üzere namaz, zikir, zekât, fitre gibi ibadetlerimizi yerine getirip görevi ifa etmiş olmanın huzur ve mutluluğu içinde bir bayram sevinci yaşadık/yaşıyoruz. Rabbimize binlerce şükürler olsun.
Bu Ramazan ayında ve hemen arkasından bayramda karşılaştığım bazı manzaralar bana yukarıdaki atasözümüzü hatırlattı.
Seküler kesim Ramazan ayında, oruç ibadeti karşısında hemen "laik" maskesini takınıp insanların oruç tutmaya zorlanmaması gerektiğinden bahsettiler. Özellikle devlet memurlarının veya işini hakkıyla yapmaya çalışanların oruç tutmasının gerekli olmadığından dem vurdular. Kendilerinin oruçlu olmadığını yani "laik" olduklarını göstermek için de olur olmadık yerde yediler ve içtiler.
Lakin iş Ramazan ayında eğlenceye -sözde etkinliğe- gelince bunlar hemen en koyu "dindar!" kesilip "Ramazan eğlencesi/etkinliği" adı altında ne idüğü belirsiz işler icra etmeye başladılar.
Müslümanlar için Ramazan ayının "eğlence" ayı değil "öze dönüş" ayı olduğunu "bilmedikleri(!)" için bunu fırsat olarak görüp "Ramazan eğlencesi" diye dansöz oynattılar, içkili iftar sofraları kurup "içkili kadehli" şarkılar icra ettiler.
Hele de bu yıl yaptıkları bir aymazlık devekuşuna bile rahmet okuttu. Müslümanlar için bin aydan daha kıymetli olan ve müminlerin ibadetle meşgul oldukları Kadir Gecesi'ni içki masasında kutladılar ve mukaddesatla alçakça alay ettiler.
Anlayacağınız bunlar tam bir devekuşu yani. Madem Ramazan eğlencesine/etkinliğine sahip çıkıp güya "dindar!" yönümüz var diyorsunuz "o zaman hadi oruç da tutun" dendiğinde neden hemen "laik" maskelerinizitakıyorsunuz?
Aslına bakarsanız "Ramazan" ile "eğlence" yan yana gelemeyecek kadar uzak kavramlar.
Ramazan ve Kur'an olur, Ramazan ve oruç olur, Ramazan ve zekât olur, Ramazan ve fitre olur, Ramazan ve namaz olur, Ramazan ve paylaşma olur ama Ramazan ve eğlence olmaz.
Nedense bizim sekülerler bütün olurları bir kenara itip olmaza sarılıyorlar.
Bizim sekülerlerin bu devekuşu halleri sadece Ramazan ayına da has değil. Seçim zamanı geldiğinde bunlar hemen "dindar!" maskelerini takıp Kur'an tilavet ederler, seçimi kazanınca da kutlama için rakı içmeye giderler.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, devekuşu atasözümüze en iyi yakışan örnek.İmamoğlu seçimler öncesinde her gittiği yerde Kur'an okurken, seçimi kazanmasının hemen arkasından balıkçıda rakılı kutlama yapmıştı.
Sekülerler öncelikle deve mi yoksa kuş mu olduklarına karar vermeliler. Yoksa ortaya izahı güç manzaralar çıkıyor.
Sekülerlerin bu konuda yaptıkları bir başka aymazlık ise bayram tatilini beş yıldızlı otellerde, sahil kenarlarında geçirmeleridir.
Bayramlar, küçüklerin büyüklerini ziyaret edip gönüllerini aldıkları, büyüklerin küçükleri sevindirdikleri, akraba ziyaretlerinin yapıldığı, velhasıl-ı kelam insanları yakınlaştıran günlerdir. Bizim sekülerler ise bayramın anlam ve önemini yine yanlış anlayıp bayramı nefislerinin, arzu ve heveslerinin peşine düştükleri, akrabalarından fersah fersah uzaklaştıkları bir tatil olarak değerlendiriyorlar.
Değil kardeşim öyle değil! Ne Ramazan ne de bayram sizin anladığınız ve yaşadığınız gibi değil.
Lütfen öncelikle ne olduğunuzun kararını verin.
Deve misiniz yoksa kuş musunuz ona karar verin. Yoksa inanın bizim kafamız çok karıştı.
Bu vesileyle Ramazan ayını orucuyla, Kuran'ıyla, zekâtıyla, namazıyla idrak edip Rablerinin rızasını kazanmış kullar olarak bir bayrama daha kavuşan İslam ümmetinin Ramazan Bayramı'nı tebrik ederim.