Esenler Belediyesi’nindüzenlediği uluslararası Şehir ve Sivil toplum Kuruluşları Zirvesi, 21 Ekim Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı misafir etti.
Erdoğankürsüye çıktığındaSomalili olduğu anlaşılan katılımcıların tezahüratına ve “Kudüslüler sana selam gönderdi” diye bağıran Filistinlilere Arapça olarak mukabele etti.
Protokolün hemen arkasında oturan yaşlı bir hanım ayağa kalktı gözyaşları içinde hıçkırarak “Hz. Yusuf’un torunu hoşgeldin!” diyerek bağırmaya başladı. Erdoğan oturmasını söyledi ama o yine gözyaşları içinde aynı cümleyi tekrar edip durdu. Samsun’dan geldiğini söyleyen temiz bir Anadolu anasıydı. Evladını kaybedip de bulmuş bir ana gibi hıçkırıyordu.
***
Erdoğan’ı Hz. Yusuf’un torunu olarak nitelendirmesini kaç kişi anladı bilmiyorum ama bu Anadolu’nun temiz hanımı Kuranî bir hakikate işaret ediyordu.
Erdoğan’ın Hz. Yusuf ile benzerliği her ikisinin de hapisten çıkıp devlette en yüksek görevi üstlenmesidir.
Tahminim o ki, yaşlı hanım Erdoğan’ın bu benzerliğine işaret ederek onu Hz. Yusuf’un torunu olarak niteledi.
***
Kuran’daki Yusuf kıssasından alınacak çok ders vardır.
Ben yaklaşık 30 yıldır özellikle dindar siyasetçilere Hz. Yusuf örneğini yazılarımda ve konferanslarımda hatırlatırım.
Erdoğan’ın belediye başkanlığından cumhurbaşkanlığına yürüyüşünü de aslında Kuran’da bize gösterilen ilkelere ve esaslara özellikle de Yusuf suresindeki öğretilere riayetinin/uyum sağlamasının sonucu olarak değerlendiririm.
***
Kuran’da yeryüzüne hâkim olmanın ilk esası kalkınmışlıktır, yeryüzünü kalkındırmaktır.
İnancı, dini, mezhebi ne olursa olsun kalkınmış milletler/ülkeler geri kalmış olanlara hükmederler.
Eğer bugün yeryüzünde ABD’nin ve kimi batı ülkelerinin hâkimiyeti varsa bunun en önemli sebebi kalkınmışlıktır. İlimde sanayide vs.
Geçmişte Emevilerin, Abbasilein ve Osmanlıların yeryüzü hâkimiyeti sadece kılıç zoruyla olmamıştır. Onlar aynı zamanda dönemlerinin en kalkınmış ülkeleridir.
Kuran’da değişmez olarak nitelenen sünnetullah bunu gerektirir. Kitabımızın sünnetullah dediği değişmez kurallara/kanunlara bugün tabiat kanunları diyorlar.
***
Fertleriniktidarının en önemli sebebi ise göreve liyakat ve ehliyettir.
Hz. Yusufkıssasının en önemli mesajlarından biri Müslümanların her türlü görevlerde bulunmalarının ilk şartı göreve layık ve ehil olmaktır.
Liyakat ve ehliyetkişinin dinine ve inancına bakılmaksızın tercih edilmesini sağlayan en önemli vasıftır/etkendir.
Tıpkı tedavi olmak için doktorların dinine imanına değil uzmanlığına dikkat ettiğimiz gibi.
***
Siyasette de iktidar olmanın ilk şartı fert veya topluluk olarak o göreve ehliyet ve liyakatin ispatıdır.
Hz. Yusuf’uzindandan çıkarıp vezir sonra Mısır hâkimi yapan tek özelliği göreve liyakat ve ehliyetidir.
İlk şart yani liyakat ve ehliyet gerçekleştikten sonra eğer o ehil kişi ya da topluluk Hz. Yusuf misali sahih bir inanca sahipse ilahi destek de peşinden gelir ve imanın bereketiyle başkalarının on yıllarda yapamadığını onlar biiznillah kısa sürede gerçekleştirir.
İşte bizlerErdoğan’ın belediye başkanlığından cumhurbaşkanlığına yürüyüş sürecinde bu gerçekleri gördük.
2002 seçimlerini kazanmasının en önemli etkeni Erdoğan ve arkadaşlarının belediyelerde yönetime ehil ve layık olduklarının ispat etmeleridir.
15 yıldır iktidarda kalmalarının temelinde de bu liyakat ve ehliyeti devam ettirmeleridir.
Göreve ehil olduğu için halk seçti inancı sağlam olduğu için de ‘Hakk’ destekledi.
‘Hz. Yusuf’un torunu hoşgeldin!’diyen hanım bana bunları hatırlattı.