Amerikan CNN kanalının dünkü yorumlarından birinin başlığı 'Yemen'deki Hûsîler, ABD hava saldırılarından korkmuyor, aksine bundan keyif alıyor olabilir..' şeklindeydi..
Bu konuda emperial dünyanın medya organlarında daha önce de benzer yorumla yapıldığını hatırlatalım.
CNN'in dünkü uzun yorumunda, özetle şunlar söyleniyordu:
'Başkan Trump, ABD'nin Kızıldeniz'deki nakliye gemilerini hedef almasını engelleme hedefine ulaşana kadar "ezici güç" kullanacağına yemin ediyor.
Hûsîler, İsrail'in Ekim 2023'te Gazze'ye savaş açmasıyla Filistinlilerle dayanışma içinde, 100'den fazla saldırı gerçekleştirdi ve iki gemiyi batırdı.
Sonuç: Bir zamanlar Kızıldeniz'den geçen ticari gemilerin %70'i artık Güney Afrika'nın etrafındaki uzun rotayı izliyor.
(...) Husîler, yırtıcılara karşı korkusuz tavırlarıyla bilinen savaşçı bal porsuklarına benzer. Bir kobra tarafından ısırılan bu bal porsukları, birkaç dakika sonra ayağa kalkar ve yılana saldırır.
Hûsî sözcüsü yaptığı açıklamada, "Yemen'e yönelik onlarca hava saldırısı, Yemen Silahlı Kuvvetlerini dini, ahlaki ve insani görevlerini yerine getirmekten alıkoyamayacak" diyor...
Tarih de, Hûsîlerin acıya karşı olağanüstü yüksek bir toleransa sahip olduğunu gösteriyor. Ve Trump yönetimi, nihayetinde bir kara harekâtı başlatabilir..
ABD'li bir yetkili, "Hûsîler birinci dünya (Amerikan) ordusuyla Amerika'yla savaşmaya alışmış durumdalar, çok sert kabile savaşçıları. Onları kalıcı olarak bitirmenin en iyi yolu onları devirmek, başkentten uzaklaştırmak, Kızıldeniz kıyısından uzaklaştırmaktır. Mantıkları yıllardır süren savaşla şekillenmiş; dayanıklılığı bir güç biçimi olarak görüyorlar ve kolayca caydırılamayacaklarını kanıtlamaya çalışıyorlar " diyor.
*
Evet, Amerikan medyasında yapılan uzun değerlendirmeden bir özet böyle.. Amerika ayrıca, Hûsîleri İran'ın desteklediğini iddia ediyorsa da, İran, bu iddiayı reddediyor ve sadece psikolojik destek verdiğini belirtiyor.. Yemen'den İsrail rejimine fırlatılan füzelerin İran yapımı iddiası da isbatlanamıyor ve sadece , İranlıların Yemenlilere füze teknolojisini öğretmiş olabileceği söyleniyor..
*
Ancaak, Hûsîler kimler?
Yemen halkının belli bir bölümü, geçilmesi, aşılması, ulaşılması çok zor olan 'Hûs' bölgesinde yaşayan yüzde 30 kadarı, İran'daki '12 Mezhebi'ne değil, '5 İmam' mezhebine, İmam Zeyd'e bağlı, sünnî mezheblere en yakın olan Zeydîlik'e bir şiî Müslüman halk.. Geriye kalan halk ise, diğer muhtelif mezheblere bağlılar.. En büyük grup , Zeydîler olarak biliniyor.. Son yıllarda, silahlı güçlerini 'Ensarallah' isimli bir örgütte topladılar..
Hûs bölgesinden oldukları için Husî (Hus'lu) diye anılıyorlar.. Osmanlı zamanında Yemen'in özellikle us bölgesi büyük isyanlarıyla şöhret yapmış bir halk.. Ama, Muş şehri ile karıştırılmış çoklukla.. Bunun içindir 'Burası Muş'tur, /Yolu yokuştur,/ Giden gelmiyor / Aceb, ne iştir..' şeklindeki halk ağıtı, ezgisi yaygındır, ama, ovalık olan Muş'tan ziyade, Yemen'deki Hûs şehridir kasd olunan.. Esasen o halk ağıtının devamında yer alan, 'Aloo Yemen'dir, /Gülü çemendir;/ Giden gelmiyor; /Aceb nedendir?' kısmı da bunu gösterir.
Evet, Yemen İsyanları , Osmanlı'yı uzun yıllar boyunca çok meşgul etmiştir.. Bu konuda, tarihçi İhsan Süreyya Sırma hocamızın, 40 yıl öncelerde, 'Osmanlı döneminde Yemen İsyanları' üzerine yazdığı bir kitabı da hatırlatalım..
(Bu vesileyle parantez içi bir tarihi iddiayı da aktaralım: 1950'li yılların ortasında Reşad Ekrem Koçu'ya aid, 'Tarihimizde Garip Vak'alar' adıyla yayınlanan bir kitap okumuştum.. Gerçi Reşad Ekrem'in, tarihi, çok fazla magazinleştirdiği söylenir, ama, hatırımda kalan kısmı anlatmaya yine de değer..
Özdemiroğlu Osman Paşa'nın Sadrâzam olduğu zaman diliminde, Yemen İsyanları çıktığında hemen orduyu yola çıkarır ve isyanı da mutlaka bastırırmış.. O kadar ki Yemen'den bir isyan haberi geldiğinde, Özdemiroğlu Paşa hemen ordusunun başında yola çıkar ve Özdemiroğlu'nun gelmekte olduğu haberi Yemen'e ulaşır ulaşmaz, isyancılar hemen dağılırmış..
Nasıl ya da hangi yöntemle o kadar etkili olurmuş, orası pek açık değil..
Özdemiroğlu Paşa, yaşlılık dolayısıyla sadrâzamlıktan ayrılınca, yerine, Kuyucu Murad Paşa yeni sadrâzam olur.
Özdemiroğlu Paşa'nın sadrâzamlıktan ayrıldığı haberi, Yemen'in Hûs bölgesindeki isyan geleneğine bağlı odakları harekete geçirir ve bir isyan daha patlak verir.. Kuyucu Paşa'ya 'Özdemiroğlu'nu gönder!' deseler de, bu ikisi arasında aralarında bir güç rekabeti olduğundan, aldırmayıp, ordunun başına geçer ve yola çıkar. Haleb'e vardığında, Kuyucu Paşa orada bir türbe yapıldığını görür.. Kimin olduğunu sorunca, Özdemiroğlu Paşa'ya aid olduğunu söylerler. O da, 'Ben Yemen dönüşümde buraya bir domuz gömdüreyim de o bakalım orada yatabilecek mi..' der.
Bu söz Özdemiroğlu Paşa'nın kulağına da gider..
Ve.. Kuyucu Paşa, Yemen'e gider, ama, isyancıların taktikleri karşısında perişan olur ve bir de veba /kolera salgını baş gösterince.. Kuyucu Paşa ve ordusu, perişan vaziyette geri dönmeye başlar. Kendisi de koleraya yakalanan Kuyucu Paşa, Haleb yakınlarında vefat eder ve Sadrâzam Paşa'ya münasip bir yer ararken, Özdemiroğlu Paşa'dan, kendi türbesine Kuyucu Paşa'nın gömülmesi için izin istenir ve o da memnuniyetle verir. Böylece, Kuyucu Paşa kendi lafının altında kalır..
Kuyucu Paşa'nın kemikleri daha sonra, İstanbul'a getirilir ve bugün İstanbul Edebiyat Fakültesi'nin Vezneciler tarafında yer alan türbesine defnedilir.
Bu iddia doğru ise, büyük konuşmamak gerektiği konusunda uyarıcı bir ders vesilesidir.
Özdemiroğlu Paşa ise, Diyarbekir'e gelir ve orada vefat eder ve mezarı, hâlen de Ali Paşa Camiinin etrafındaki hazirededir.)
*
Yemen'i 1 aya yakın zamandır, en ağır şekilde bombardıman eden, limanlarını, petrol rafinerilerin, sanayi merkezlerini Trump'ın da bir gün, Husîler karşısında söylediği mütekebbirâne sözlerinin karşılığını Kuyucu Paşa gibi ibretlik şekilde almasını ümid ve bunun için dua edenler de az değildir, herhalde..
*
Husîlerin oldukça inadçı savaşçılar oldukları ve savaşsız geçen ömürleri boşa harcanmış kabul eden kimseler oldukları iddiaları meşhurdur.
Ayrıca, Trump'ı öldürmek isteyenlerin olduğu görülüyor. Nitekim, dün de, Tahran'da yayınlanan Kayhan gazetesinin başyazısında, 'Trump'ın boş kafasının 1 mermilik işi var..' şeklinde yazılan bir yazı, İran resmî makamlarında ikazla karşılandı, 'Bizim hedefimiz onun mahkeme önünde yargılanmasıdır..' gibi bir açıklama yapıldı..
*
Ki, Trump'ın da, yakın danışmanlarına, 'Eğer bir gün öldürülürsem, bunu İran'dan bilin ve İran'ı Gazze'ye çevirin..' dediği, Amerikan medyasında, 1 ay kadar önce açıklanmıştı.
* Trump, 'İran benimle müzakere masasına oturmaya yaklaşmazsa, bu zamana kadar görmediği şekilde en ağır bombardımanlarla karşılık görecektir..' gibi, tuhaf bir müzakere çağrısını yineliyor devamlı ve 'Bu konuda düşünmeleri için, İran'a 2 ay mühlet verdiğini' söylüyor. Ancak, İran'ın bütün üst makamları, (hem lider Ali Khameneî, hem Cumhurbaşkanı Mesud Pizişkian, hem de Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, 'Bu gibi tehditleri kabul ederek, müzakere masasına oturmanın teslim alınmak mânasına geleceğini ve görüşmelerin ancak eşit taraflar arasında yapılabileceğini' söylüyorlar ki, yanlış da değil..)
Dahası, dün, İran İnkılab Muhafızları Ordusu'nun önde gelen bir ismi, Amerika'nın müzakere masasına bir takım ön şartlar teklif ederek oturmak istediğini açıkladı.. Buna göre, Amerika, İran'dan, 'Velâyet- Faqih' sistemine son vermesini, İnkılab Muhafızları Ordusu'nu lağvetmesini ve nükleer silahlar elde etmek yolundaki çalışmalarına son vermesini' istiyormuş.. Ki, bu şartların kabul edilmesi demek, İran'ın mevcud nizamı'nın harakiri yapması, intihar etmesi mesabesinde sayılıyor, haklı olarak.