Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınarak başlayalım, Rahmân Ve Rahîm Allah’ın adıyla.
Esselamu Aleykum.
“Atatürkçülük” yahut “Kemalizm” denilen davaya külliyen karşıyız. Bunun Arap, Kürt vs. versiyonlarına da karşıyız. “Lailaheillallah”ın gereği olarak putların yıkıldığı, diktatörlüklerin mahvolduğu ve kula kulluk dayatmalarının sona erdiği bir İslam dünyası istiyoruz.
Müslim veya gayrimüslim, herkes için hürriyet ve adalet peşindeyiz. Zulme uğrayan herkesin -isterse kendi din kardeşimizin zulmüne uğrayan kâfir olsun- imdadına koşmak gerektiğine inanıyoruz.
İttihad-ı İslam idealine bağlıyız. Federasyon, konfederasyon, Avrupa Birliği ve elbette Osmanlı gibi modellerden ve tecrübelerden istifade ile, günümüz şartlarına uygun bir İslam birliğinin nasıl tesis edilebileceği üzerinde kafa yoruyoruz.
Irk, ulus ve mezhep taassubunun ümmet deryasında boğulduğunu görmek için yanıp tutuşuyoruz. Bununla beraber her ırk ve mezhebin kendine münhasır özelliklerle var olmasını, hiçbir baskıya ve kısıtlamaya maruz bırakılmadan varlığını sürdürmesini ümmet için bir zenginlik telakki ediyoruz.
Kürt Meselesi’ne bakışımız özetle şöyledir: Kardeşlik hukukunun ihyasını arzuluyoruz ve bunun ancak kibirden arınmak, ulus devlet anlayışının çizdiği psikolojik sınırları aşmak ve Kürt Açılımı’nı anadilde eğitim gibi radikal ufuklara taşıma cesaretini göstermekle mümkün olabileceğini düşünüyoruz.
Emperyalizme ve Siyonizm’e karşı mücadele azmindeyiz. Anti emperyalizm kisvesi altında (isterse gerçekten anti emperyalizm adına olsun) masum insanların incitilmesini ise reddediyoruz.
Öte yandan, emperyalistlere haşa ilahi güçler atfedilmesinden nefret ediyor ve onlarla ilgili komplo teorilerinden ziyade kendi projelerimizi konuşup olgunlaştırmamız gerektiğini düşünüyoruz. Hikâyenin merkezine emperyalistleri değil kendimizi yerleştiriyoruz.
Türkiye’deki mevcut değişim rüzgârını ve Arap çoğunluklu ülkelerde esen devrim rüzgârlarını emperyalistler üzerinden değil kendi üzerimizden okuyor ve bize bu günleri gösterdiği için Rabbimize şükrediyoruz.
Kendi kendilerini ululayıp duran sahte ilahların aşağılık saltanatlarını yerin dibine batırarak insanlık haysiyet ve şerefini ayağa kaldıran Arap, Berberi, Kürt ve Türkmen sokaklarını coşkuyla selamlıyoruz. Kelimenin tam anlamıyla “Lâ İlâhe İllallah” kula kulluğa son!
Şafak söküyor, yepyeni bir gün başlıyor. Bu yeni günün dergisini çıkarmak için yola çıkmış bulunuyoruz.
Rabbi yessir velâ tuassir Rabbi temmim bi’l hayr.
***
Yukarıdaki yazı, inşaallah önümüzdeki Cuma gününden itibaren gazete bayilerinde bulabileceğiniz yeni haftalık dergimiz Sancaktar’ın kuruluş beyannamesi.
Can yoldaşım Eyüp Gökhan Özekin’in patronajında çıkarmaya hazırlandığımız Sancaktar’da Adem Özköse, Bülent Akyürek, Şam-ı Şerif’ten transfer ettiğimiz Saim Tut ve daha birçok kıymetli yazarla beraberiz. Resmî şairimiz İlhami Atmaca. Resmî çizerimiz Çağatay Hakan Gürkan. Resmî amblemimiz, Bosnalı sanatkâr dostumuz Damir Nikşiç’in elinden çıkan ‘hilâl ve iki yıldızdan müteşekkil mütebessim çehre’.
Suriyeli devrimcilere selam babında, onların bildiri videolarına nazire diyebileceğimiz kısa bir tanıtım videosu hazırladık. İnternet imkânı olanlar Youtube’da “Sancaktar dergisi” diye yazıp bulabilirler.
4 Ocak Cuma günü Sancaktar’da buluşalım mı?
Allah utandırmasın. Hayırlı olur inşallah.