Bizi biz yapan değerlerimiz var.
Bizi başkasından farklı kılan değerlerimiz...
Biz başkasına benzemeyiz.
Biz mücadelemizi başkalarının mücadele yöntemlerine göre ayarlamayız. Kendi söylemimizi ve duruşumuzu inşa ederken kendi hukuk ve ahlak ilkelerimizden asla taviz vermeyiz. Başkası haysiyet cellatlığı yapıyor diye biz aynısını yapamayız. Başkası hukuk ve ahlak tanımazlık ediyor diye biz aynısını yapamayız. O zaman bizim onlardan bir farkımız kalmaz.
Kendimiz gibi kalarak ve kendi ölçülerimiz doğrultusunda kararlılıkla mücadelemizi sürdürüyoruz. PKK terörüne karşı mücadele ederken de, paralel suç şebekesine karşı mücadele ederken de esas aldığımız ölçülerimiz hukukîlik ve ahlakîlik ilkesidir.
Muhammed Ebu Zehra “İslâm’da Savaş Kavramı” adlı kitabında, amansız savaş koşullarında bile Müslümanların mutlaka gözetmeleri gereken hukukî ve ahlâkî zemini gayet net bir biçimde ortaya koyar.
Kendimize ait ölçüleri kaybedip başkalarının yol ve yöntemlerini esas aldığımız andan itibaren kendi özümüzü yitirir ve başkalaşırız.
***
Hukukîlik zeminini oluşturan kavramların başında “adalet” kavramı gelir. Adalet duygusu, hiçbir kine ve önyargıya kurban edilmeyecek yüce bir ilkedir. Kutsal Kitabımızın özünü oluşturan kavramların başında “adalet” kavramı gelir. Ne güzel buyurur Yüce Rabbimiz:
“Ey iman edenler! Allah için adaleti ayakta tutup gözeten şahitler olun. Bir topluluğa olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sürüklemesin; adil olun...” (Maide Suresi, 5-8)
Öfkemiz bizi esir almamalı asla. Karşımızdakilerin yöntemleri bizim yöntemlerimize dönüşmemeli zinhar. Başkaları yalan ve iftira üzerinden bizi vuruyorlar diye biz de yalan ve iftira silahını kullanamayız. Bu noktada ahlakîlik ilkesinden milim sapamayız. Yalan ve iftira semtimize uğrayamayız.
Haysiyet cellatlığını ve itibar suikastçılığını yalan ve iftira üzerinden sürdürmeyi ahlâk edinenlerle yolumuz hiçbir şekilde kesişemez bile. Başkaları savaşta masum insanları öldüren kimyasal silahlar kullanıyor diye biz de aynı silahları kullanamayız mesela.
Bir tek masum insanı bilerek ve isteyerek öldüremeyiz. Savaş hukukunun ahlâkiliği ve insaniliği zemini İslâm’ın ördüğü bir zemindir.
***
“Beraat-ı zimmet asıldır” ilkesi hukuki zeminimizi oluşturan bir ilkedir.
Mahkemeler tarafından suçlu ilan edilmedikçe hiç kimseyi peşinen suçlu ilan edemeyiz.
İslâm’ın evrensel hukuka mesnet teşkil eden masumiyet karinesi sadece hukukîliğe değil aynı zamanda ahlakîliğe de zemin oluşturan bir büyük insanlık anıtıdır.
Biz başkası değiliz.
Biz herkesin hukukuna ve haysiyetine sonuna kadar saygılı davranırız.
Mahkeme kararıyla suçlu ilan edilmemiş birini suçlu ilan edemeyiz.
Masumiyet karinesini içkin “Beraat-ı zimmet asıldır” ilkesini her daim ve her koşulda baş ucumuzda tutmalıyız.
Eleştirmek bizim hakkımızdır ama suçlu veya suçsuz ilan etmek mahkemelerin hakkıdır.
***
Kuşkusuz örgütlü bir suç şebekesiyle karşı karşıya bulunuyoruz. İhanetçi ve işbirlikçi bir terör örgütüyle karşı karşıya bulunuyoruz. Paralel yapı bu suç örgütlerinden biridir elbet. Bu yapıyla sonuna kadar kararlılıkla mücadele edeceğiz. Paralel yapının PKK terör örgütüne arka çıkan siyasetini de bir ihanetin belgesi olarak suratlarına çarparız.
Kendi adıma şuna hiç kuşku duymuyorum: Paralel yapıdan her anlamda hesap sorulmalıdır. PKK ve Fethullahçı Terör Örgütü’ne alanen destek sunan medyadan da hesap sorulmalıdır. Bizler bunun eleştirisini yaptığımız gibi hukuken de bunun hesabının sorulması gerektiğini yüksek sesle söylemeye devam ederiz. Ama hukuki süreç başladığında dikkat etmemiz gereken ilkelerimizden de taviz vermeyiz.
***
Kuşkusuz paralel suç şebekesinin finansal kaynaklarının üstüne de gidilmeli. O suç şebekesine alenen arka çıkan medyanın da... Ha para marifetiyle bir terör örgütüne arka çıkmışsınız, ha medya marifetiyle, fark etmez... Terör örgütüne arka çıkmak her halukarda suçtur.
Terörü öven, terörü meşrulaştıran ve terör örgütlerine arka çıkan yayın organları hukuken hesap sorulması gereken odaklar cümlesindendir. Paralel örgütün finans kaynaklarına yönelik her türlü hukuki soruşturmayı bu yüzden meşru görür ve desteklerim. Terör örgütlerinin medyasına yönelik soruşturmaları da...
Ama hukuki süreç başladıktan sonra kişi veya kişiler hakkında mahkeme kararı verilmediği sürece hukuken suçluluk veya suçsuzluk ilanı üzerinden bir duruş sergilememek gerektiğine de inanırım.
***
Hukukîlik ve ahlakîlik anlayışımızın özeti şudur:
- Kendimiz için ne istiyorsak başkaları için de onu istiyoruz.
- Bize yapılmasını istemediğimiz hiçbir şeyin başkasına da yapılmamasını diliyoruz.
***
Hukuktan ve ahlaktan azade bir tarafgirlik anlayışı da, karşıtlık anlayışı da insanlığı çürütür.