Fenerbahçe’nin Türkiye ve Avrupa’daki son üç maçını izledikten sonra, “hoşgeldin güzel futbol” demek içimden geldi.
Sarı-Lacivertli ekip, süratli ve çabuk futbola özen gösteriyor, oyunu rakip yarı sahaya yığıyor ve baskılı, presli futbol oynamaya başladı. Dolayısıyla pozisyon üretimi de arttı. Ve de özlenen gollere ulaşmaya başladı. Biz böyle bir Fenerbahçe’yi seyretmeyi özlemişiz..
Eğer bu şekilde devam ederse, Fenerbahçe ligin ilk yarısını lider, finali de şampiyonlukla bitirebilir.
Yeter ki, bu güzel futbolu sergilemeye devam etsin..
Futbolcular oynadıkları futboldan zevk almaya başladılar. Ve de 90 dakikayı uzatmalarıyla birlikte yorulmadan noktaladılar. İyi bir futbol takımı görüntüsü vermeye başladılar. Seyredenler de yönetenler de mutlu bir şekilde maç sonrasında evlerine gitmeye başladılar.
Kaleci Volkan Demirel sadece maçı düşünerek top oynadığı zaman Türkiye’nin en iyi kalecisi. Simon Kjaer ve Bruno Alves rakiplerin gol şansını asgariye indirdiler. Hasan Ali Kaldırım’a gelince.. Harika bir profesyonel. Caner Erkin’in yokluğunda kendisine verilen görevinher zaman en iyi şekilde yapıyor. Gökhan Gönül’e zaten söyleyecek söz bulamıyorum. İstikrar abidesi.
Orta sahada Mehmet Topal’ın yanında Josef de Souza yerine ben Ozan Tufan’ı tercih ederim. Çünkü Topal ve Souza aynı tarz oyuncular...
Nani’ye gelecek olursak.. Arzu istek fışkırıyor. Son oynanan Trabzonspor maçında çok güzel bir gol atarak ortaya koyduğu futbolu da taçlandırmış oldu.
Van Persie hala beklenen düzeyde değil. Ama Fernandao ne zaman oyunda olsa gole koşan adam. Vazgeçilmez bir görüntü sergiliyor. Alper için de “fena değil” diyelim.
Kısacası Fenerbahçe, Gaziantepspor deplasmanında aynı futbolu tekrarlarsa, bu maçtan da galip döner ve de yoluna şen şakrak olarak devam eder.
Biz böyle bir Fenerbahçe’yi izlemekten keyif alıyorsak, devamını beklemek de en büyük arzumuzdur.