IRAK’TAKİ ENKAZDAN BAŞARI ÖYKÜSÜ DOĞDU
Irak'ın en çok yıkıma uğrayan kentlerinden Basra’nın şekillenmesinde ciddi rol oynayan mimar Filiz Bıldır, savaştan sonra harabeye dönen kentte pek çok bina inşa etti. Dore Mimarlık Yönetim Kurulu Başkanı Filiz Bıldır, Balıkesir’den okumak için geldiği İstanbul’da iş kadını oldu. Kurduğu mimarlık şirketini yurt dışına açarak yakınlarının karşı çıkmalarına ve endişelerine rağmen risklerle dolu Irak’taki fırsatı başarıya çevirmek üzere yola çıktı. Amerikan hükümetinin teklifiyle askeri bir havalimanı inşaatı için Basra’ya gitti, kazandığı güven ve başarı ona başka projelerin kapısını açtı. Otelden havalimanına, hastaneden üniversiteye bir çok nitelikli yapıya imza atan Bıldır, şimdi de Hollandalı ortağı ile Türkiye çapında otel zinciri yatırımı için kolları sıvadı. Filiz Bıldır’la hikayesini, başarıya giden yolu, hedeflerini ve kentsel dönüşümü konuştuk.
- Sizi Irak’ta geliştirdiğiniz projelerden tanıyoruz. Ortadoğu’ya gitme fikri nereden çıktı?
Balıkesirli’yim. İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nü kazanınca İstanbul’a geldim ve sonra da burada kaldım. Bazı büyük inşaat şirketlerinde profesyonel yönetici olarak çalıştım, danışmanlık yaptım. Sonra 2005 yılında kendi şirketimi kurdum, bir yandan çalıştığım şirketlere de destek veriyordum. Ciddi bir tempoda 4 yıl kadar çalıştım. Bir süre sonra da işime geri döndüm. İlk etapta Türkiye için projeler geliştirmeye başladık. Sonra yurt dışına açılmaya karar verdik. Ortadoğu pazarını araştıran ve Irak’ın Basra kentinde ciddi bir kentsel dönüşüm fırsatı olduğunu gördük. Riskli bir ortamdı ama bunu başarıya çevirebilirdik.
- Basra’ya gittiğinizde nasıl bir ortamla karşılaştınız?
Pazar araştırması yaparken Amerikan hükümetinin teklifiyle askeri bir havalimanı inşaatı için Basra’ya gittik. Fikri yakınlarıma açtığımda ilk başlarda tedirgin oldular, fakat zamanla bu fikre alıştılar. Yeni anne olmuştum. Basra’ya ilk gittiğimizde savaştan çıkma bir harabe vardı. Ben o dönem Basra’da olmak için doğru zaman olduğunu düşündüm. Havalimanı inşaatını 9 ay gibi kısa bir sürede tamamlayınca Basra’da iş yapmak isteyen global firmaların ilgi odağı olduk. Bölgenin en büyük makine parkı ve teknik altyapısına sahip şirketlerden biriyiz. Avrupa, Ortadoğu ve ABD şirketleriyle ortak projeler yapıyoruz. Basra’da her 10 nitelikli projeden 8 tanesi bize ait. Bize Afganistan’dan davet de geldi ama biz dikkatimizi dağıtmak istemediğimiz için orayı tercih etmedik. Belli bir bölgede iyi işler yapmak çok daha önemli. Bir süre sonra Türkiye’de de işlere ağırlık vermek istedik.
- Projelerinize ilişkin neler söylersiniz? İleride konutta da yer almayı düşünüyor musunuz?
Suudi Arabistan ve Pakistan’da da işlerimiz olacak. Oralarda üniversite kampüs projeleri var. Hollanda’da iş yaptığımız ortaklarımız var. Onlarla otel ve yurt binaları geliştiriyoruz. Hollandalı ortaklarımızdan biri, yeni bir otel zinciri kuracak. Biz arazi geliştiriyoruz. İstanbul başta olmak üzere Anadolu’ya yayılmayı planlıyorlar. Bunlar şehir içi otelleri olacak, iş dünyasına hitap eden oteller olacak... 250 milyon dolarlık yatırm planlanıyor. Birkaç arsa bulduk, 6 ay içinde ilk kazmayı vuracaklar diye düşünüyorum. 100-200 odalı oteller olacak bunlar. Karaköy, Taksim, Tarihi Yarımada öncelikli olacak. İstanbul’da 4-5 otelle başlayıp Türkiye çapında 20 otele kadar çıkacaklarını ifade ediyorlar. Diğer ortakla da otel konseptli yurt projeleri üzerinde çalışıyoruz. Arşivler için bir çalışmamız var. Belgelerin güvenliği, korunması, nem, ısı oranları dikkate alınarak planlanıyor. Müze, kütüphane gibi işlere imza atacağız ancak konutla ilgili bir çalışma yapmayı düşünmüyoruz. Çünkü, konut yapan zaten çok sayıda şirket var.
- Kentsel dönüşüm...
Kentsel dönüşümle birlikte konuttan önce altyapının baştan aşağı değişmesi ve yenilenmesi gerekiyor. Bozuk altyapıyla konutları dönüştürmenin yeni sorunlar doğuracağını biliyoruz. İstanbul’un çarpık yapılaşma ve altyapı sorunu kentsel dönüşümle ikinci planda kaldı. Dönüşüme altyapıdan başlamamız gerekiyor. Konutları yenilemeden önce yolları, yeni yapacağımız alanlar için sosyal mekanları yeniden gözden geçirelim. Alternatif güzergahların ve alt yapının konut sayısı ile orantılı şekilde artırılması çok önemli.
- Bu plansız yapılanma projesi bize sorun olarak geri dönecek...
Kesinlikle... Sorunları yakın gelecekte yaşacağız, uzağa bakmaya gerek yok. Uzun vadeli düşünmeli, trafik ve altyapı sorunlarına göre dönüşüm sürmeli. Milyonlarca konutu kapsayan dünyanın en büyük kentsel dönüşüm projesi sadece yerel çözümlerle değil, topyekün bir milli planlamayla başarıya ulaşır.
Konut yapmadan önce altyapıyı planlamak şart
Maalesef kentsel dönüşümde hep vurgulanan altyapı dönüşümü yeni binalarda yeterince uygulanmıyor. İstanbul’un mahalle mahalle taranarak ilk etapta kapsamlı bir altyapı dönüşümüne tabi tutulması gerek. Amerika’da, Avrupa’da ve Japonya’da birçok bölge önce altyapısı ile kurgulanıyor. İleriye dönük imar planları ile öngörüler yapılarak hazırlanan bu bölgeler zamanla yapılaşıyor. Bir bölgeyi yapılaştıracaksak önce oraya yol, elektrik, su gitmeli, 50 yıl sonraki trafik sorunu planlanmalı, sonra konutlar yapılmalı. Bu konutlar tasarlanırken de insanların sosyalleşebileceği ihtiyaçlarını görebileceği lokal çözümler sunmak zorundayız.
İşi bırakıp giden müteahhitler yüzünden imajımız bozulmuştu
Basra’ya giden müteahhit firmalar aldıkları inşaat işlerini ya yarıda bırakıp şehri terk etmişler ya da başkasına devretmişler. Müteahhitlerin imajı çok bozuktu. Bu sadece firmayı ilgilendiren bir durum değil, Türk deyince insanların kafasında güzel bir imaj belirmiyordu. Kendimizi anlatmak zorundaydık. İlk olarak iş yapacağımız ofisi inşa ettik. O dönemde Irak’ta kaos hüküm sürüyordu. Yapılması gereken çok iş vardı ama ciddi bir risk barındırıyordu. Bu dönemde ya riski fırsata çevirmeliydik ya da riski almayıp geri çekilmeliydik. Aldığımız işleri zamanında ve en iyi kalitede verdik. Tutmayacağımız sözü vermedik. Birçok projeye imza attık, güven kazandık. Bizi kime sorsanız tanır oralarda.
Kentsel dönüşüm şehirdeki fiyatları dengeleyecek
Kentsel dönüşümle birlikte yabancı fonların Türkiye’ye yakın ilgi göstermeye başladığını da görüyoruz. Yabancıların gayrimenkul talebiyle birlikte şehir merkezlerinde konut fiyatları aşırı derecede arttı. Yükselen fiyatlar konut alım gücünü düşürdü. Bu da orta-orta üst sınıfın şehrin içinde konut alabilmesini çok zorlaştırdı. Üniversite mezunu çalışan bir çift aylık ortalama 8 bin TL kazanıyor diyelim. Bu çiftin Kadıköy’den ev alabilmesi için ortalama 750 bin lira ödemesi gerekiyor. Kazandıkları paranın yarısını bu işe harcasalar 15 yıl sonunda evin sahibi olabiliyorlar. Orta gelir grubunun dahi alamadığı dairelerin fiyatı çok da reel değil. Konut sektöründe yaşanan balon bu şekilde devam edemez. Kentsel dönüşümle birlikte fiyatların dengeye oturmasını bekliyoruz” diye konuştu.