Cumartesi günkü yazımda “Bir yandan başkentte bombalı araçlar patlatıp halkın güven duygusunu kaybettirmeye çalışan Batı, sahip olduğu medya organlarıyla da mevcut hükümetin Türkiye’yi yönetemediğini, halkını ezdiğini, zulüm yaptığını dünyaya yayıyor” ifâdelerime tekzip beklerken maalesef teyit geldi. Hem de kuvvetli bir teyit..
Taksim İstiklâl Caddesi’ndeki saldırıyla birlikte Batı’nın yeni bir ‘hizmetinden’ de haberdar olduk. Önceden saldırı olacağını ilan ediyorlar! Zâhirde kendi vatandaşlarının can güvenliğini koruma adına yapıldığı söylense de gerçek maksatları, patlattıkları bombalarla güvensizliğe ittikleri Türk halkının nazarında itimat oluşturmak: “Gel vatandaş, istihbarat da bizde güven de. Yeter ki bizim dediğimizi yap, bak bakalım mantar tabancası patlıyor mu!”
“Teslim olun” diyorlar, “Bizi fazla uğraştırmayın” demeye getiriyorlar. Zaten İstiklâl’deki patlamanın ardından manşeti de attırdılar uşaklarına: “Türkiye teslim”!
Mezkûr yazımda da belirttiğim gibi hemen ardından da tutulmuş köşelerde “teslim olun” yazıları yazılmaya başlandı: «Terörist saldırılar, Ankara’da Amerikan, İstanbul’da ise Alman istihbarat uyarılarına rağmen, Türkiye’nin en büyük iki şehrinin “kalbi”nde istendiği vakit gerçekleştirebileceğini ortaya koyuyor. Bir yandan Türkiye’nin “zaafiyeti”ni sergilenirken, diğer yandan Türkiye’nin “yönetilemezliği”ni tüm dünyanın gözler önüne sermiş oluyor.»
Mâdem patlamaları önceden söyleyebiliyorlar ‘hizmetleri’ daha da genişletip gün saat ve yer de bildirsinler. Göreceksiniz bu da olacak. Bizler her patlama sonrası “Teslim olmuyoruz” dedikçe onlar da ‘hizmette sınır yoktur’ anlayışıyla gün saat ve yer bildirimi yapacaklar!.. Batı’da ‘hizmet’ bitmez.
100 yıl önce teslim olan ama son yıllarda bağımsızlık yolunda mühim adımlar atan Türkiye bu saatten sonra geri adım atamaz. Zor bir dönem ama sonu rahmet olacak inşallah. Kolay değil yüz yıldır devletin her kademesine sinmiş Batı’ya teslimiyetçi hâletirûhiye ile baş edebilmek. Fikir gerekli, fikrin etrafında “gayesi öteler” olan kadrolar kurmak gerekli. Hep vurguladığım üzere ilk önce bunlara ihtiyaç olduğunu fark ettirecek feraset gerekli.
Topraklı seviyeli hayat sürüp rezillikleri kayıt altına alınmışlar teslim olabilir ve işgalci adına “Teslim” manşetleri atabilirler ama bizler... Gayesi öteler olanları kim korkutabilir?
Batı’nın baş hizmetçilerinden Fethullah terör örgütüne yönelik operasyonları kastederek, “Bunları yapan ve bu yapılanlar karşısında dilsiz şeytan gibi susan ne kadar insan varsa, evlerine ateşler sal, yerin dibine batır, en yakın zamanda kahr u perişan eyle. Kim olursa olsun, zırvasından zirvesine kadar hepsini yerin dibine batır Allah’ım” diye Pensilvanya’dan yine höykürürken bizler bu kadroların oluşması için dua bile etmekten imtina mı edeceğiz!..
Ümmete mi hizmet edeceğiz yoksa işgalciye hizmetçi mi olacağız!
Toprak seviyeli leş bir hayat mı süreceğiz yoksa gayesi öteler olan ulvî bir hayat mı!