Meydana gelen gelişmeleri hayretle izlediğinizi biliyorum; peki dış dünyanın bizde yaşananları nasıl izlediğini hiç merak ettiniz mi?
Dehşetten açılmış gözlerle izliyorlar...
İngiliz Economist dergisinin radarında her zaman Türkiye ve Ak Parti hükümeti bulunur. Konuya ilişkin haberin başlığı bayağı manidar: ‘Erdoğan - Gülen karşı karşıya, ikinci raund’... Operasyon haberinin siyaset câmiasında ve finansal piyasalarda şok etkisi yaptığı belirtildikten sonra, dergi, bu gelişmeyi, Başbakan Tayyip Erdoğan ile ‘Türkiye’nin en etkili dinadamı’ dediği ve medyasını, okullarını, yardım derneklerini Pensilvanya kırsalından yönettiğini söylediği Fethullah Gülen arasındaki güç mücadelesine bağlıyor...
Taraflar arasındaki söz düellosuna da yer veriyor dergi. Ardından, sözü, mart ayında yapılacak yerel seçimlere getirip “Erdoğan hâlâ oyların yüzde 50’sine hükmettiğini söylüyor, ama endişelense iyi olur” diyor...
Financial Times (FT) gazetesi, yine İngiliz, tarafların birbirini doğrudan hedef almadığına dikkat çekiyor: “Gülen’in avukatı müvekkilinin soruşturmayla ilgisi olduğunu reddediyor; Erdoğan da onu ismen anmaktan kaçınıyor zaten. Ancak olay, herkes tarafından, Gülen’in takipçilerinin Erdoğan hükümetine taarruzu olarak biliniyor.”
Tek taraflı görünmesin diye Hizmet Hareketi’nin öndegelenleriyle de konuşmuş FT; onlar kendilerini doğru dürüst anlatmış, Hizmet’e gönül vermişlerin fedakârlıklarını vurgulamışlar... Ancak gazete “Başkaları bunun çok organize bir hareket olduğuna, kendine özel amaçları bulunduğuna işaret ediyor” dedikten sonra başbakanın eşiyle yaptığı konuşmaların ev ortamında dinlenmesi olayını hatırlatıp, ustaca Hizmet’le ilintilendiriyor.
Umudunu sona saklamış gazete: “İyice büyüyen Gülenciler ile savaşta artık gizli kapaklı hiçbir şey kalmayacağa benziyor...”
Hizmet’in dünyanın dört bir tarafında okulları olduğunu, bunu sağlamak için üyelerinin toplumda önemli konumlar işgal etmelerine önem verdiğini, Emniyet teşkilâtından yargıya, merkez bankasına, partilere ve medyaya kadar her yerde bağları bulunduğunu da Reuters haber ajansı —yine İngiliz— abonelerine duyuruyor...
Sadece İngilizler Türkiye’deki gelişmelerle ilgili değil elbette, ben diyeceğimi daha iyi anlatabilmek için tek bir ülkeden ve üç ayrı (dergi, gazete ve ajans) mecradan birer örnek seçtim. Yoksa Alman, Fransız, Amerikan medyası İngiliz medyasından farklı değil...
Bugünün dünyasında, İngiliz, Amerikan, Fransız, Alman medyasının önem verdiği bir konu, onlardan alınarak, Çin’den Arnavutluk’a kadar dünyanın dört bir tarafına taşınır. Taşınıyor da...
Dış dünyanın bizde yaşananları nasıl yakından takip ettiğini ve gelişmelere hangi gözlükle baktığını sadece sizlerin merakınızı gidermek için bu sütuna taşımadım elbette. Bu yazının da bir ‘hissesi’ var: Düne kadar hasbi işler yaptığına herkesin şehadet edeceği, hakkında yazılmış raflar dolusu yerli-yabancı eserde hep ‘iyi ahlâklı insanlar yetiştirdiği’ belirtilen, benim kişisel olarak ‘Nobellik bir olay’ gördüğüm Hizmet Hareketi, bu yakıştırmalar yüzünden farklı bir ‘algı’ doğuracak muameleye tâbi tutuluyor...
Kesinlikle Hareket’in dünyadaki imajını zedeleyen bir medya saldırısına dönüşüyor olay...
Sevinenler de vardır herhalde; ben üzülenler arasındayım...