Bazılarının anlamak istemediği basit bir gerçek var önümüzde: Filistin toprakları üzerindeki varlığını kan akıtarak ve dehşet salarak güvenceye aldığını zanneden İsrail’in günlerdir Gazze halkına karşı sürdürdüğü acımasız saldırılarda yüzlerce masum insanın ölmesi batı kamuoyunda pek yankı uyandırmayabilir ama İslam dünyasında şiddetli tepkilerin oluşması kaçınılmaz.
Topraklarını işgal ettiği insanların üzerine üstelik o insanların en önemli dinî günlerinde ve hiçbir haklı gerekçesi olmaksızın bombalar yağdıran bir terörist devletin işlediği vahşetler karşısında “sokaktaki adam”ın tepkilerinde diplomatik nezaket veya akademik tutarlılık aramak da saçma olur.
Dolayısıyla şarkıcı Yıldız Tilbe’nin Gazze’de yaşanan katliam üzerine -sonradan geri aldığı- “Hitler bunlara az bile yapmış” şeklindeki sözlerinden yola çıkıp her zamanki gibi “antisemitizm güçleniyor” feryatları koparmak İsrail’e “hem suçlu hem güçlü” pozisyonu kazandırmaya yönelik bir manevra. Başka bir şey değil...
Bir defa İsrail’in günahlarından dolayı dünyadaki bütün Yahudileri suçlamak ne insani ne de İslami prensiplere uyar. Böylesi çarpık bir bakış açısının -her şeye rağmen!- İslam dünyasının genelinde paylaşıldığını söylemek de mümkün değil.
Haddizatında antisemitizm adı verilen Yahudi karşıtlığının İslam coğrafyasında kökleri olan bir eğilim olmadığını; Yahudilerin yakın zamanlara kadar Hıristiyan batı toplumlarında gettolara hapsedildiklerini, terör altında yaşadıklarını, sürekli pogromlara maruz kaldıklarını; buna mukabil Müslümanların hâkim olduğu topraklarda her daim güvenlik içinde hayatlarını sürdürdüklerini bilenler biliyor...
Ne var ki Türkiye’deki Yahudi cemaatinin sözcülerine bakarsanız hem tarihte hem günümüzde bunun tam aksi yönde bir durum var zannedebilirsiniz. Cemaatin sözcüleri şarkıcı Tilbe’nin sözlerine çok çok sert bir üslupla tepki gösterdiler. İlk bakışta tepkilerinde haklılar. İsrail’in işlediği cinayetlerden dolayı bütün Yahudilerin suçlanması elbette doğru değil. Yahudilerin ikinci dünya savaşı sırasında Avrupa’nın göbeğinde uğradığı soykırımı meşrulaştırıcı ifadeler de asla hoş görülemez. Ama İsrail devletinin işgal altındaki topraklarda yıllardır sürdürdüğü vahşete en ufak bir itiraz yükseltmeksizin İsrail’e yönelik eleştirilerde ortaya çıkan üslup sorunlarını dile dolamak da haklı ve iyi niyetli bir tutum olarak algılanmaz. Bunu da bilin.
Sırası gelmişken söylemeliyim: Dünyadaki bütün Yahudiler İsrail’in politikalarına destek veriyor değiller. Kimi zaman çok sert eleştirilerde bulunanlar da var. Mesela bugünlerde Gazze’de devam eden vahşi katliama karşı dünyanın birçok yerindeki Yahudilerden de tepkiler ve protestolar yükseliyor. Ne var ki Türkiye’deki Yahudi cemaati dünyadaki Yahudi cemaatleri içerisinde İsrail’e kayıtsız şartsız destek veren başlıca topluluklardan biri olarak görülüyor. (Bireysel yani münferit istisnalar olabilir tabii ama genel yaklaşım ve kurumsal tutum bu yönde.) Bunun hiç değilse ülkemiz bakımından problemli bir durum olduğunu düşünmek lazım. Beş yüz sene önce İspanyol zulmünden kaçarak Türk topraklarına sığınan Yahudilerin bugün İsrail’deki engizisyon politikalarını destekliyor olmaları çok acı.
Türk Yahudi cemaatinin yöneticileri bu tavırlarıyla ne ülkemizdeki dindaşlarına ne de “Yahudi devleti” İsrail’in geleceğine fayda sağlayamayacaklarını anlamak zorundalar.
Çünkü... Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de Yahudi karşıtı eğilimlerin güçlenmesinden yana bir endişeniz varsa, takındığınız bu tavırla bu olumsuz gidişin önüne geçemeyeceğinizi anlamanız lazım.
Siyasetle uzaktan yakından ilgisi olmayan, deli dolu bir sahne sanatçısını bile bu derecede infiale sürükleyen sebepleri görmezden gelerek Yahudi karşıtlığının güçlenmesini önleyemezsiniz.
Eğer böyle bir niyetiniz gerçekten varsa tabii...