Son yıllarda sağlıkta popüler uygulamalardan birisi de hindistan cevizi yağı. Her şeye çare mucizevi ürün şeklinde lanse ediliyor. Üç yıldır aralıklarla bu konu hakkındaki düşüncelerimi yazarım. Çünkü çalıştığım alan olan Alzheimer hastalarına da pazarlanan bu ürün, birçok hastamda ciddi sıkıntıya yol açtı. Eğer bir ürünün her şeye iyi geldiği söyleniyorsa ona şüpheyle yaklaşmakta fayda var. Bilimsel dayanaklarını sorgulamak, hakkında yapılmış çalışmaların sonuçlarını dikkatle incelemek gerek. Geçtiğimiz haftalarda Harvard Üniversitesi profesörlerinden Dr. Karin Michels hindistan cevizi yağını “saf zehir” olarak tanımladı. Peki hindistan cevizi yağı bu kadar iddialı bir karalamayı hak ediyor mu? Önce Dr. Michels’in “Hindistan Cevizi Yağı ve Diğer Beslenme Hataları” başlıklı konuşmasından kısaca bahsedeyim. Hindistan cevizi yağı doymuş yağ yani kalp-damar hastalıkları riskini artıran yağ türlerinden bir tanesi. Hatta oda sıcaklığında yüzde 80 civarında doymuş yağ içerdiğini, bu miktarın yüzde 40 oranında doymuş yağ içeren domuz yağından bile fazla olduğunu belirtiyor. Doymuş yağ içeriğinden dolayı LDL kolesterolü yükselten bu yağ kalp damar hastalıkları açısından çok riskli. Kardiyolog Dr. Robert Segal ise hindistan cevizi yağının tereyağı ve domuz yağından daha fazla doymuş yağ içerdiği için kalp hastalıklarına zemin hazırladığını belirtiyor. Peki bu uyarılar yeni mi yapılıyor? Hayır. İki yıl önce Amerikan Kalp Birliği ve İngiliz Alzheimer Birliği de benzer uyarılarda bulunmuştu. Hatta Amerikan Kalp Birliği yaptığı açıklamada “Hindistan cevizi yağının sağlık için faydalı olduğu ile ilgili söylemler kime ait bilmiyoruz ama bize ait olmadığını biliyoruz. Hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bu yazılara itibar etmeyiniz.” diye belirtmişti.
BİLİMSEL BİR DAYANAĞI YOK
Şimdi gelelim benim alanım yani nörolojide hindistan cevizi yağı kullanımına. Bunu en çok Alzheimer hastalığı ile ilgili duymuşsunuzdur. En başta şunu belirteyim ki; Alzheimer hastalarında hindistan cevizi yağı kullanımı kesinlikle alternatif bir tedavi yöntemi değildir. Peki neye dayanarak Alzheimer hastalarına hindistan cevizi yağı öneriliyor? Beyin enerji kaynağı olarak glikozu kullanır. Eğer ortada glikoz yoksa alternatif enerji kaynağı olarak keton cisimciklerini kullanır. Hindistan cevizi yağı orta zincirli yağ asidi içerir ve kolayca keton cisimciklerine dönüşür. Alzheimer hastalığında beyin hücrelerinde insülin duyarsızlığı geliştiği için glikoz kullanımı kısıtlanır bilgisinden yola çıkarak Hindistan cevizi yağı önerilmektedir. Bu yağın satışını yapan firmaların söylemlerine göre, glikozu kaynak olarak kullanamayan beyin hücreleri, hindistan cevizi yağının parçalanması ile ortaya çıkan keton cisimciklerini yakıt olarak kullanacaktır. Ancak bu söylemin hiçbir bilimsel dayanağı yok.
HİNDİSTAN CEVİZİ YAĞI ALZHEIMER HASTALARINA NASIL ZARAR VERİR?
- Doymuş yağ oranı en yüksek yağlardan olan hindistan cevizi yağı, kan kolesterol düzeyini yükseltir, kalp hastalıkları ve inme olasılığını artırır. (Amerikan Kalp Birliği’nin açıklamasından)
- Hafıza ile ilgili önemli bir aracı molekül olan asetilkolini parçalayan enzimi artırır. Halbuki Alzheimer hastalığında kullanılan ilaçların bir tanesi bu enzimi yok etmek içindir. (İngiliz Alzheimer Birliği’nin açıklamasından)
- İçerdiği K vitamini dolayısıyla, kan sulandırıcı ilaç kullananlarda fazla miktarda alındığında, ilacın etkisini azaltacak ve felç gibi hastalıkları tetikleyecektir.
- Diyabet (Şeker) hastalarının kesinlikle kullanmaması gerekir. Kalp hastalığı riski yüksek olan diyabet hastalarında, kan kolesterol düzeyi artışı ile risk daha da artacaktır.
- Barsak düzenini bozar, ishal ve elektrolit kaybına yol açabilir.
- Ciddi boyutlara varabilecek alerjik reaksiyon yapabilir.
Bence Prof. Dr. Karin Michels Hindistan cevizi yağını ‘saf zehir’ olarak tanımlarken biraz abartılı bir söylemde bulunarak konuya dikkat çekmek istemiş. Çünkü bu iş çığrından çıkan bir hal almaya başladı. Ben Alzheimer hastası ve hasta adaylarına Hindistan cevizi yağı tüketmek yerine diyetlerine bir miktar Hindistan cevizinin kendisini dahil etmelerini öneriyorum. Hindistan cevizinin aynı ananas, yer fıstığı, siyah üzüm, keten tohumu gibi beta amiloid plaklarının birikimini önleyici etkiye sahip olduğunu iddia eden çalışmalar mevcut. Ama tabi ki bunlar birer tedavi metodu değil. Yağı kaşık kaşık içmek yerine doğal olanı tüketmek zararlı etkilerinden korunmamızı hem de olası faydalarından yararlanmamızı sağlar.
HAFTANIN NÖROBİLGİSİ
İki yaşından önceki anılarımızın çoğunun kurgu olduğunu biliyor muydunuz?
Etrafınızda en eski anısı iki yaşından önce olan insanlar tanımışsınızdır. Bilim dünyası bunun mümkün olmadığını söylüyor. Örneğin henüz bir yaşında yürütecinizde parkta oynarken aniden bir köpeğin gelip yüzünüzü yalamasını hatırlıyor olabilirsiniz. Muhtemelen böyle bir anı oluşturmanıza sebep olan şey ailenizin tekrar tekrar size bu olayı anlatması. Çünkü iki yaşına hatta bazı kaynaklara göre üç yaşına kadar bellek ana merkezimiz olan hipokampus tam gelişmez. Hücreler arası bağlantılar tekrar tekrar kurulur, yeni hücreler oluşurken hücrelerin bir kısmı da yok olur. O yüzden anılar kısa süreli hafızada tutulur. İki yaşından önceki anıların çoğu ailemizin ve yakınlarımızın bize anlattıklarından ibarettir. Ama biz onları kendimiz yaşamış gibi hissederiz.