AK Parti’de dün önemli bir toplantı vardı. Başbakan Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin milletvekilleri, belediye başkanları ve il başkanlarını Ankara’da topladı. Sabah başlayan toplantının öğle yemeğiyle bitmesi bekleniyordu, ancak 4,5 saat sürdü.
Bu toplantılar iki anlama geliyor: Birincisi, yerel seçimlerle başlayacak, cumhurbaşkanı ve genel seçimlerle bitecek olan 2014-15 yıllarına yönelik çalışmalar başladı.
İkincisi, terörle mücadelede, silahlı militanları sınır dışına çekilmeye zorlayan operasyonlarda başarı sağlanırken, arkada kalan sivil alan ekonomik gelişme ve demokratikleşme süreciyle doldurulacak.
Toplantıların hedefi, durum tespiti yapmak, AK Parti iktidarı döneminde yapılanları, atılan adımları ve etkilerini ortaya koymak, boşlukları belirlemek. Toplanan veriler, gelecek üç yılda yapılacak işlerin belirlenmesi ve planlanmasında etkili olacak.
Geçtiğimiz hafta bu bölgelerden seçilen milletvekilleriyle bir toplantı yapılmıştı; o toplantı, daha geniş katılımlı bir toplantıyı gerektirmiş olmalı.
Toplantı için İstanbul programını iptal eden Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’a neler konuşulduğunu sordum. “Çok verimli ve yararlı oldu” diye özetledi Atalay. “Milletvekilleri, belediye başkanları ve il başkanları katıldı. Bölgelerin durumu, çalışmalar detaylı olarak tartışıldı” dedi. Bir vurguyu da özellikle yaptı: “Herşey konuşuldu. Söz almak isteyen herkes söz aldı, konuştu. Herkes herşeyi söyledi diyebiliriz.”
Atalay, bu toplantıların sadece Doğu ve Güneydoğu ile sınırlı olmadığının da altını çizerken, “Elbette bu bölgelerin hassasiyeti var. Ama tüm bölgeleri benzer toplantılarla masaya yatıracağız” diye konuştu.
‘Herşey konuşuldu’ ifadesinin içinde sosyal ve ekonomik konular da var elbette. Ama ‘herşey’in daha dar bir ifadeyle ‘terör ve Kürt sorunu hakkında her şey’ olduğunu söylemek mümkün.
Silahlı terörle mücadele, terör örgütünün halk üzerindeki baskısı, KCK yapılanmasının BDP’li belediyeler üzerindeki baskısı, para toplaması ve eylemleri; bunların toplumdaki etkileri; hükümetin demokratikleşme adımları ve terör örgütünün bu gelişmelere karşı propaganda faaliyetleri gibi...
Bu kapsamda terörstlerle kucaklaşan, ‘silahlanın’ çağrısı yapan BDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına yönelik süreç de, Uludere olayı da gündeme geldi, konuşuldu.
Başbakan Erdoğan’ın söz isteyen herkesi dinlediği ve bizzat notlar aldığını, bazı milletvekillerinin çalışmalarını ‘rapor’ olarak sunduğunu AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Hüseyin Çelik açıkladı.
Terörle mücadelede yeni -ve akılcı- yöntem olarak ‘istihbarat, planlama, polis-asker profesyonel birliklerce operasyon’ sürecine girilmesi ‘şahinleşme’ olarak nitelenmişti. Bugün, bu operasyonların ‘silahlı terörle silahlı mücadele’ anlamında olumlu sonuçlar vermesiyle ‘sivil’ alan giderek genişliyor. Bu da bu alanı kalkınma ve demokratikleşmeyle doldurma fırsatı sunuyor. Hükümet, terörle mücadele ile demokratikleşmenin paralel yürütüleceğini açıklamıştı. Operasyonları daha az, demokratikleşmeyi daha çok konuşacağımız bir döneme giriyor olabiliriz.