Türkiye her zaman ‘sorunlar yumağı’bir ülkedir, ancak geleneksel olarak siyasi sorunlara siyasi çözüm arayışlarından uzak durulduğu için, iktidarların fazla başı ağrımadı bugüne kadar...
Örnek: ‘Kürt sorunu’ da bugüne ait değil, ‘Alevi sorunu’ da... ‘Ermeni sorunu’ 1915’ten bugüne yansımıyor mu? Bunlarla koyun koyuna yaşanan yılları düşünün, bir de bugünü... Herbirinin baş ağrıtması, bugünkü siyasi iktidarın, konulara ‘çözüm’ arayışıyla yaklaşmasının sonucudur...
Ak Parti, yılların birikimi sorunları, bir daha hiçbir iktidarın başını ağrıtmayacak biçimde çözmeye soyundu. Bu yolla ülkenin daha demokratik, halkının daha özgür olacağını bildiği için... Yoksa, 2002’de iktidara geldiğinde, Ak Parti de, kendisinden öncekiler gibi, yaraların üzerindeki pansumanı yenilemekle yetinebilirdi.
Üzeri açılan her sorun elleri ateş gibi yakıyor şimdi... Türkiye’nin ‘sorunlu bir ülke’ olarak yoluna devam etmesinde çıkarı bulunan yerli ve yabancı odaklar, iktidarı Ak Parti’ye ateşten gömlek haline dönüştürme gayretindeler...
Bölgemizdeki gelişmeler bile dönüp bizi vuruyorsa, bir sebebi, Ak Parti’yi bu arayışından döndürme niyetidir...
Dönmeli mi? Hayır, dönmemeli. Tam tersine, sadece çok bilinen sorunları değil, paspasın altına süpürülmüş küçüklü büyüklü ne kadar sorun varsa hepsini çözme gayretini sürdürmeli Ak Parti... Bunu başarabildiği taktirde, bugünkü iktidar kadrosu, isimlerini, ülke tarihine silinmez biçimde yazdıracaklardır.
Sorunları çözmek hiç kolay değil; o da bir başka sorun bizim ülkemizde... Sadece bilgili, akıllı, ilkeli olmak yetmiyor, iyi niyet de yeterli değil, daha başka özellikler de istiyor bu misyon...
Her şeyden önce milletin desteğini arkasından eksik etmemesi gerekiyor siyasi kadronun; ittifaklarını sağlam tutması, hatta her adımda yeni ittifaklar kurması da şart. Çözüm yoluna giren her sorunun ona yeni müttefikler kazandıracağını da bilmeli. ‘Kürt sorunu’ çözümünde Kürtler, ‘Alevi sorunu’ çözümünde Aleviler yanına eklenecektir...
‘Askeri vesayeti’ geriletirken liberalleri yanında bulmamış mıydı?
Tabii, zaman içerisinde kazandığı müttefikleri kaybetmemeye de çalışmalı siyasi iktidar...
Kolay değildir yılların mirası sorunları çözmek; elbette içten ve dıştan ciddi engellerle, ayak oyunları ve tuzaklarla karşılaşılabileceği gibi, hatalı adımlar atılması da, çözüm için sarılınan çare ve enstrümanların yetersizliği de söz konusu olabilecektir.
Ne olacak o durumda? Şu: Sorunla ilgili eldeki veriler yeniden gözden geçirilecek, hep aynı hatalı adımları atarak sonuç almayı beklemektense farklı yollara başvurulması denenecektir. Değişim ve dönüşüm ‘dinamik’ bir süreçtir; böyle süreçler bozuk plak gibi aynı noktaya takılıp kalınarak yürütülemez...
Kendi elinizde olmayan unsurların değişmesini bekleyerek sonuç alamazsınız...
Örnek mi? Suriye ve Mısır... Bu iki ülkede yaşanan olaylar Türkiye’yi ilgilendiriyor, ama oralardaki gelişmeleri Türkiye’nin etkilemesi çok zor. Her iki ülkedeki muhaliflerin olaylara hâkimiyet kurmasını beklemek yerine, diplomasiyi devreye sokarak gelişmeleri doğrudan etkilemeyi deneyebilir Türkiye...
Denemelidir.
‘Sorunlar sarmalı’ bir ülkede iktidar olmak kolay değil.