Çocuk yetiştirmek için sahip olduğunuz, bilgiye, beceriye, yeteneğe sürekli yeni bir şeyler eklemeniz gerekiyor; farkındayım. Bilgisayar programlarının yeni sürümleri gibi gün geçtikçe, çocuk büyüdükçe sizin de ilgi alanınız, yapmanız gerekenler ve tabii yapmamanız gerekenler, artıyor, artıyor, artıyor... Çocuk yetiştirirken ne kadar okusanız da çevrenizdekilerden öğrenseniz de esas rehberin annenin iç sesi olduğuna inanıyorum. Fokurdaya fokurdaya kabaran hatta taşan sevgi, ne olursa olsun doğru yolu gösteriyor. Kimi zaman hasta olduklarında, kimi zaman günlük hayattaki olumsuz davranışlarının değiştirilmesinde, işe yarayan hep bu oldu. Misal, Elvan bağırıp çağırıyor istediği şeyler olmayınca, kitabına uygun bir tavır geliştirdim. Konuştum, tavrı çok sert olduysa, beni yumrukladıysa örneğin -ki yumrukladı- çok sevdiği bir oyuncağını uzunca süreliğine kaldırdım ortadan. Ne zaman onunla oynamak istese kendi yaptığı yanlış davranışı değil, ondan uzak kalmasını hatırladı. İyice bilendi bana. Sonra bir gün ona “Sinirlendiğinde, bana ya da çevrendekilere vurmak istediğini görüyorum. Bunun birden bire olduğunun da farkındayım. Ama ben senin kendine hakim olabileceğine ve duygularını konuşarak ifade edebileceğine inanıyorum” dedim. O gün, sinirlendiğinde yumruğunu kaldırdı ama vurmadı. Sonra giderek söndü bu davranışı.
VELİLERDEN FIRSAT BULABİLİRLERSE...
Kerem büyüdükçe çizgi film kahramanlarının özellikleri hakkındaki ansiklopedik bilgim arttı. Elvan, baleyi çok merak ettiği için onunla bilgisayarda temsiller izledik. E, o konuda da bir şeyler öğrendim. Pek mutluyum yani... Sözü bu kadar döndürüp dolaştırıp nereye getireceğimi merak edenler artık rahatlayabilir. Kerem, hafta sonları basketbol kursuna gidiyor. Çocuklar salonda oyunu öğrenmeye çalışıyor, tabii velilerden fırsat bulabilirlerse. Geçenlerde bir anne ve baba, tribün demirlerinden yarı bellerine kadar sarkıp “Oğlum, öne koş! Hayır topu verme, daha sıkı tut, daha sıkı! Şimdi geride kal!” diye taktik verdiklerinde, düşündüm her şeyin en iyisini bilen anneleri! “Hanımefendi, koçun söylediklerinin tersini söylüyorsunuz!” diyecek oldum, “Siz karışmayın!” cevabıyla ağzımın payını aldım... Çocukların dağılan ilgisine mi yanayım, koçun çaresizce duruşuna mı, niye karıştığıma mı... “Ama!” dedim sonra durdum, ya bu kadın sahip olduğu bilgi ve beceriye milli takım antrenörlüğünü de eklediyse! O zaman çocuğunun burada işin ne?