Yan yana ve omuz omuza olan mücadele sırasında, futbolculardan biri yere düşü- yorsa; ayakta kalana faul çalınmaması, doğru bir karardır. Ama uzaktan koşup gelen biri, omuz darbesiyle de olsa; rakibini 3 metre fırlatıyorsa, devam kararı uygun olmaz. Dün Trabzonlu Güray’ın ceza alanı içinde düşürülmesi de, “Omuz omuza” mücadele tanımının içine girmez. Penaltı olmalıydı... Zaten hakem Fırat Aydınus, bir-kaç dakika sonra ceza alanı dışındaki benzer bir harekete faul çalmıştı. Hangisi doğru?
Gençlerbirliği oyuncusu Uğur’a gösterdiği kırmızı karta abartılı diyemem. Ayak pozisyon gereği (Önden ve topa müdahale için) kalkmıştı. Kasıt unsuru içermiyordu. Gene de, sarı kartla geçiştirilecek bir durum yoktu. Çünkü tekme çok sertti.
***
Maç kırmızı kart olayına kadar; çok hareketli, seyir zevki yüksek ve kimin ne yapacağı belli olmayan değişken bir havada geçiyordu. Ama kırmızı kart, ev sahibi takımın dengesini bozdu. Daha kontrollü oynamaya başladı.
Kartın gösterildiği 28. dakikaya kadar; karşılıklı sergilenen futbol, heyecan/lezzet/kalite yüklüydü. Tempoluydu... Oyun hiç durmadı. Özellikle bordo-mavili takım, bu sezonun en iyi ve en dinamik futbolunu sergileyen bir yeterlilik içindeydi.
İkinci yarıda da bir sürü penaltı tartışmaları oldu. Trabzon kendini hep yere atıyor. Önemli olanlarının ilkinde, top Aydın’ın kollarında ama, mesafe çok yakındı. Bilinçli penaltı olması mümkün değildi. İkincisinde ise N’Doye kendini yere bıraktı. Devam kararları doğruydu. Ama Türkiye’de bir çok hakem, ilkine penaltı çalardı. Tartışma yaratacak.