Gelecekte 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimini yazacak tarihçiler "Tehdit, hakaret ve linç" başlığıyla ayrı bir bölüm açma ihtiyacı hissedeceklerdir. Bu bölümü birçok disiplin dalıyla birlikte yazmaları gerektiğini de ben şimdiden belirteyim. Çünkü bu ahlâksızlığı kuru bir tarihi vak'a olarak aktarmak insanlığa ihanet olur!
Kimlerden bahsettiğimi anlamışınızdır; Kendilerine "Millet ittifakı" diyen yapılanma adına seçim sürecinde düşman gördükleri herkesi tehdit edip sinkaflı sövgüler eşliğinde internette linç eden güruhtan bahsediyorum.
Bu azgın güruh "Millet ittifakı" için aylarca millete sövdü!
Bu ahlâksızlığı hangi tarihçi, hangi sosyolog, hangi antropolog, hangi ruh tabibi görmezden gelebilir? Biliyorum, insanlık tarihinde ender görülebilecek bu ahlâksızlığı anlatacak lügatlerde kelime ve mefhum bulmak zor ama umut ediyorum ki istikbâlin araştırmacıları bu zor işin üstesinden geleceklerdir.
Sadece düşman gördüklerini değil, kendilerine en ufak ikâzda bulunanı bile "Şimdi sırası" değil böğürmesiyle linç ettiler, sövdüler saydılar. Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığı açıklandığında "Kazanamaz" diyerek "Millet ittifakı" masasından kalkan İP Genel Başkanı Meral Akşener'e neler söylendiğini hatırlayalım. Akşener masadan kalktığında, lafa gelince "dünyaca tanınan, büyük piyanist, ulu sanatçı" dedikleri Fazıl Say'ın içindeki "Recep İvedik" çıkarak Kılıçdaroğlu'na hitaben "Sifonu çek" diye tweet attı. Hepimiz tuvalette niçin sifon çekildiğini iyi biliyoruz; "Dünyaca meşhur büyük piyanist" Fazıl Say şîrâzeden çıkıp Akşener'i lağım çukuruna göndermeye kalkıştı. Bu ağır hakaret ve bu seviyesizlikteki diğer hakaretlerle birlikte tehditlerle Akşener'i tekrar masaya döndürdüler. Meral Akşener de hiçbir şey olmamış gibi, onur ve haysiyetini ayaklar altına alarak masaya geri döndü. Akşener'i lağım çukuruna göndermeye kalkanlar da Akşener'e tekrar alkış tuttular, övgüler düzdüler. Şimdi bu ahlâksızlığı, bu esfel-i sâfilin seviyesindeki ruh hâlini tarihçiler tek başına nasıl yazsınlar, ?
Mâlûm güruhun seçim sürecinde bizlere karşı hakaret ve tehditlerini yazmakla bitiremeyiz. Kendilerinin sembol haline getirdikleri hâdiseyi yazmam, bir köşe yazısı sınırları içinde kâfi gelecektir: Sokak röportajında Recep Tayyip Erdoğan'a oy vereceğini söyleyen genç bir hanımın yanına gelen bir bayan böğürmeye başlar. Genç hanım, CHP'nin mücessem hâli olan bayanla muhatap olmayıp olay yerinden ayrılırken bayan arkasından "S.... git, or..." diye söver.
Görüntünün sosyal medyaya servis edilmesiyle azgın güruh CHP'li bayanı bayraklaştırdı. Profil fotoğraflarını, "S.... git, or..." sövgüsünün de yer aldığı CHP'li bayanın fotoğrafıyla değiştirdiler. Oy kullanmaya giderken, CHP'li bayanın genç hanıma söverken üzerinde olan kıyafetin aynısını giyip "Seçim kombini" diye poz verdiler; Böylece Erdoğan'a oy veren milyonlarca kadınlara hal diliyle "S.... git, or..." diyerek sövdüler.
Şişirilmiş anketlerin en büyük faydası, mâlûm güruhun gerçek yüzünü herkesin görmesi. "Nasılsa kazanıyoruz" inancıyla ahlâksızlıkta dibi buldular. Seçim sonrası ise, uğradıkları ağır hüsranla bir müddet suspus oldular. Ardından da birbirlerine sövmeye başladılar. Ve tabiî ki yaptıkları ahlâksızların hesabını vereceklerinin korkusuyla tutuştular.
Ne yani bizlerden, milyonlarca kadınımıza "S.... git, or..." diye sövmelerini unutmamızı mı bekliyorsunuz? Boş beklentiler yerine nasıl hesap vereceğinizi düşünün ve sıranızın gelmesini bekleyin. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da dediği üzere, tek tek not ettik!
Bu halka bir daha sövmeyi, tehdit etmeyi aklınıza bile getiremeyeceksiniz.
Nasıldı o şarkı: Alçaklara kar yağıyor üşümedin mi / Sen bu işin sonunu hiç düşünmedin mi?
"Yüzde 60'le geliyoruz" gazıyla bu millete ana avrat söv, yüzde 49'da kalınca da "Rövanşist olmayın, kucaklaşalım" de; Yok öyle bir dünya. Toplumda öyle bir dip dalga var ki, bu ahlâksızlığın hesabını sormayacakları bile silip süpürecek kadar kuvvetli bir dip dalga.