Bu hafta rapor ve ‘mesaj’ sağanağı vardı. IMF’nin Tü-kiye ile ilgili gözden geçirme ve küresel ekonomik görünüm raporları, Moody’s’in notu, Dünya Bankası ve IMF’nin Tokyo toplantılarından gelen mesajlar, Mer-kel’in -bir garip- Yunanistan ziyareti... Ben bütün bu rapor, toplantı, bu toplantılar sonucu verilen demeç ve mesajların gerçeği hiç yansıtmadığını, tam aksine bir yönlendirme ve beklenti yönetme operasyonu olduğunu düşünüyorum.
Tabii ki gerçeği anlatacak gelişmeler ve raporlar oluyor. Örneğin şu sıra Ortadoğu’da olup biten her şey bugünden yarını biçimlendiren, yarın olacaklara gönderme yapan oldukça ‘derin’ gelişmeler. Şu Suriye uçağının Mosko-va’dan kalkarak Ankara’ya ‘indirilmesi’ bile bu olayda görünen fiili durumdan ayrı olarak çok şey anlatıyor. Öte yandan bütün bu olan bitenlerle ilgili sonuçlara ulaşacak ra-por arıyorsanız Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) ‘Irak Enerji Görünümü’ raporuna bakabilirsiniz. Yine bu hafta Londra’da IEA başekonomisti Fatih Birol’un açıkladığı rapor adeta bize yakın gelecekte olacakları anlatıyor. Fatih Birol raporu açıklarken yaptığı basın toplantısında, Irak’ın mevcut petrol üretiminin günlük yaklaşık 3 milyon varil olduğunu, bunun 2020’de 6 milyon varile, 2035’te ise 8 milyon varile çıkacağını düşündüklerini söyledi. Ancak daha önemlisi şuydu: ‘Tahminlerimize göre gelecek 10 yıl içerisinde her yıl Irak, 200 milyar dolarlık petrol geliri elde edecek ki bu da Irak ekonomisinin çok hızlı bir şekilde büyüyeceği anlamına geliyor. Yine tahminlerimize göre, Irak ekonomisi 20 yıl içerisinde, şu andaki Suudi Arabistan ekonomisine eşit olacak. Yani Türkiye’nin yanı başına çok zengin, büyük bir petrol üreticisi gelmek üzere.’
Fatih Birol, Türkiye’nin Irak’ın hem kuzeyinde hem de güneyinde petrol ve doğalgaz alanlarında söz sahibi olmasının önemine işaret ediyor. Ayrıca, bu zenginliğin oluşturacağı ekonomik potansiyel çok önemli. Türki-ye’nin ilk aşamada inşaat, finans, gıda sektörleri sonrasında da orta ve ileri teknoloji içeren sektörlerle Irak kaynaklı bu büyümeden ciddi bir pay alması söz konusu. IEA’nın Irak Enerji Görü-nüm raporunda, Irak’ın 2030 yılına kadar dünyanın ikinci büyük petrol ihracatçısı olacağı ve Rusya’yı geçeceği tahmininde bulunuluyor. İşte bu işin kilit noktası. Rusya, Azerbay-can gazının TANAP projesiyle, Türkiye üzerinden Avrupa’-ya taşınmasına pek ses çıkaramadı ama Irak’ın geleceğini elinden kaçırması demek, kendi geleceğini de elinden kaçırması anlamına geliyor. Bakın, şu an Esad falan artık önemli değil, Esad işi bitti, hatta Esad’ı geçin İran bile şu aşamada önemli değil. İran’ın bütün rafinireleri Şah döneminden kalma, Irak devreye girmeye başladığı zaman, İran’daki rejim tarih olana kadar kimse İran’ın yüzüne dönüp bakmayacak bile. Mollaları kendi halkı eteklerinden aşağı çekene kadar kendi hallerine bırakmak şu an en güçlü ihtimal. Önemli olan Irak enerji kaynaklarını Akdeniz’e ulaştıracak lojistiğin nasıl inşa edileceği ve bu lojistik alanların kimin denetiminde olacağı. Bölgesel Kürt Yönetimi, Türkiye ile Ceyhan boru hattı konusunda anlaşıyor. Eğer ki Maliki Rusya’nın ve İran’ın kuyruğuna takılmak gibi bir Saddamlık yapmazsa Basra petrolleri de buradan dünyaya açılabilir.
Büyük birliğe doğru
Bakın sayfamızda bir harita var. Bu haritada, Akdeniz’in bir iç deniz olması gerektiği ortaya çıkıyor. Tıpkı Osmanlı zamanında olduğu gibi. Büyük Mağrip dediğimiz K. Afrika hinderlantı sancılı ama büyük bir birliğin temelini atma yolunda. Tunus, Libya ve Mısır dönüşümleri bu anlamda heyecan verici. Bakın burada iki sorunlu alan var. İsrail ve Suriye... Zaten haritaya bakınca Rusya ve İran’ın tabii ki ABD’de neoconların, şu Alman kökenli Rothschild gibi küresel ahtapot yapıların (Bu arada eksik olmasın Rothschild’lar geleneksel İsrail sermayesinin çekirdeğidir) Türkiye ile Avrupa’ya varacak bu birliğe neden karşı oldukları anlaşılır. Bu arada yeri gelmişken değinelim; İsrail erken seçim kararı aldı. Çünkü şu anki durumdan dünyadaki Yahudi sermayesinin çok önemli bir bölümü çok rahatsız ve açıkça, Obama’yı destekleyerek Türkiye ile ilişkilerin düzeltilmesini istiyorlar. O zaman İsrail’in, orta vadede, bu çemberin dışında olacağını söyleyemeyiz. Ortadoğu’da şu an filiz vermekte olan, Türkiye, Mısır çizgisi şüphesiz Filistin’i, Baas gittikten sonra Suriye’yi hatta Lübnan’ı toparlayacak güçlü bir dinamik. Burada Irak’ın hızla piyasalaşması ve petrol, doğalgaz zenginliklerini Türkiye üzerinden dünyalaştırması gerekiyor. Bu Maliki’yi ya yola getirecek ya da götürecek tek yoldur. Sonuçta durum budur; her şey yalan bunlar sahidir...
Bugün Aksaray Üniversitesi’nde bütün bunları daha fazlasını konuşacağız, bekleriz...