Hani insan mutlu anlarını sevdikleriyle paylaşmak ve mümkünse bu anlarda diğer zamanlardan daha şık görünmek ister. Yıllar önce bir yakınımın düğünü için, “haute coture” yani kişiye özel kesim yapan bir modacıya gitmiştim. Sözüm ona modacı, üzerime yakışan bir modeli tasarlayıp dikecekti. Merakla randevuya gittiğimde, üzeri numaralanmış çizimlerden ki bu çizimler moda dergilerinden kopya edilerek hazırlanmıştı, birini çıkarıp kendi tasarımı olduğunu iddia ederek gösterdiğinde, hem şaşırmış hem de üzülmüştüm. Kişileri, onun bunun sözü ile değil, aklını, mantığını ve vicdanını kullanarak tanımak gerektiğini bir kez daha anlamıştım.
Şu an ülkemizde ve dünyada olan kaosa baktığımızda “tarih tekerrürden ibaret” dememek mümkün değil. Günümüzde oynanan oyunlar, komplolar, önceden dikte edilmiş bir çizimin ülkeye tekrar giydirilmeye çalışılma çabalarından ibaret. 1960 yılında oynanan senaryolardaki benzerlik hemen göze çarpıyor. Görünen o ki tozlu raflardan aynı çizimler tekrar çıkarılıp üzerimize giydirilmeye çalışılıyor gibi.
Dikkatimi çeken diğer bir tevafuk da 2. Dünya Savaşı sırasında dönemin İngiltere Başbakanı Winston Churchill tarafından kullanılan 1960 sonrası tüm dünyada yaygınlaştırılan “victory” (zafer) işaretinin kullanılması. Unvana değil, Hakka hizmet etmeye talip olmak gerekir, görev her ne olursa olsun. Aksi tabelası olan içi boş dükkana benzer. Kimsenin bu şekilde devlet kademelerini işgal etmeye hakkı yok.
Devşirme adetler ve sözler bizlere göre değil, devlet ve hükümet idaresine talip olanların toplumunu iyi tanıması, vatanına ve milletine tüm samimiyetiyle hizmet etmesi ve bunu Hakka hizmet kabul etmesi gerekir, Milletimiz kulluğun bir tek ALLAH CC. olduğunu bilir. “Doğru; müslümanın yitik malıdır” nerede bulursak almak lazım ama onu akıl, mantık ve vicdan süzgecinden geçirerek, mili ve manevi değerlere uygunluğunu denetledikten sonra kabul etmek gerekir.
Bizler, Hz. Muhammed (SAV) ümmeti olma şerefiyle başta alemlere rahmet olarak gönderilmiş peygamber efendimizi ve onun yolundan giden ceddimizi ve milletimize, ülkemize ve vatanımıza layıkıyla ve samimiyetle hizmet etmiş \eden vatanseverleri örnek alırız. Bu mübarek ayda kılıfı hazırlanmış bahanelerle Gazze’ye yapılan saldırılara, Suriye’deki olaylara ve dünyanın diğer yerlerindeki müslümalara ve insanlara yapılan zulümlere sessiz kalmak veya bu durumu göz ardı etmek bu milleti iyi tanımamak ve milletle bütünleşmemek demektir. Bizler hiçbir zulüm karşısında sessiz kalmayız kalamayız. “Müslüman müslümanın din kardeşidir”, müslüman olmayanlar “din kardeşim değilse insanlık kardeşimdir” der zulmü de zulmü çıkaranı da kınar, engellenmesi için elimizden geleni yaparız. Dedim ya devşirme adetler, tozlu raflardan çıkan çizimler bizlere göre değil. Artık Türkiye’de eski Türkiye değil, her ne kadar hala anlamak istemeyenler olsa da...
Peygamber efendimiz şehadet parmağını kaldırırdı; daima Hakk için, adalet için, zulme mani olmak için. Sonuçta ALLAH tektir teki sever, bunun için biriz birliğiz. Güç ve kuvvet her şeyin tek ve gerçek hakimi ALLAH CC. ait. O ne derse o olur. Zafer işareti yapmakla, çizimlerle olmuyor bu işler...
Kendini bilen haddini bilir, her şey güzel olacak, inşaALLAH...