Al Pacino’nun başrolünde oynadığı Danny Collins, yaşlı bir rock yıldızının hayatıyla hesaplaşmasını anlatıyor. Filmin her sahnesi, biz erkekler için ansiklopedi sayfası gibi. Özellikle 40’lı yaşlarının sonlarındaki erkekler kaçırmasın!
Sinema insanın bütün hayatını kapsayan bir şey. Savaş, siyaset, aşk, aile, ölüm... Hayatta ne varsa sinema onu anlatıyor. Bu noktada sinema eleştirmeniyseniz asla rutine düşmezsiniz. Bir gün siyasete dalar diğer gün aşkla haşır neşir olursunuz. Bu hafta vizyona giren Danny Collins ise bizi erkek dünyasına döndürdü. Özellikle 40’lı yaşlarındakilerin gözlerini yaşartacak, kendi hayatlarına bakmalarına sebep olacak bir film. Her zaman kadınların çelişkileri ve anlaşılmazlıklarından bahsederiz. Biz erkekler ise çok geç olgunlaşan ve bir kadının sahip olamayacağı derinliğe ulaşan varlıklarız. Hayatımız hatalar üzerine kurulu. Hiç büyüyemediğimiz için 50’li yaşlara kadar ergenliğin dönemlerini yaşıyoruz neredeyse. Eh bu kadar parçalanmanın bir sonucu da olacaktır tabii. Hepimizin kaçınılmaz finali hayatımızı tekrar gözden geçirdiğimiz o büyük imtihan dönemi. Bu noktada kalbimize gömdüğümüz pişmanlıklarımızla baş etmemizin en kolay yanı onları görmezden gelmek. Bunu bazılarımız başarabiliyor, bazılarımız ise bununla hesaplaşma yoluna gidiyor. Zor iş.
KENDİ SESİYLE ŞARKI SÖYLÜYOR
Bu hafta vizyona giren Danny Collins pişmanlıklarını unutan değil onlarla hesaplaşma yolunu seçen bir adamı anlatıyor. Filmin başrolünde efsanevi oyuncu Al Pacino var. Bu kadar karizmatik ve kesin renklere sahip bir oyuncunun kendi çizgisinin dışında bir karakteri canlandırması hem büyük cesaret işi hem de büyük kabiliyet. Hatta Al Pacino’ya kabiliyetli demek yetmiyor. 75 yaşındaki Al Pacino, kendi sesiyle şarkı söylüyor ve yaşlı bir rock yıldızını canlandırıyor. Konuşurken kırçıllı olan sesiyle nasıl bir müzisyeni canlandıracağını sorabilirsiniz kendi kendinize. Ama inanın çizgi dışı performansı var. Hele filmde kendi bestelediği bir parça var ki sözleri şöyle: “İlkbaharı yaşar gibi sonbaharın yapraklarını döküyorum.” Açıkçası bizim gibi 50’ye ramak kalan erkekler içinse sonbaharın yaprakları biraz yüreğimizi yaralıyor.
Pacino’nun canlandırdığı Danny Collins çok ünlü bir müzisyen, hit olan bir şarkısı var ki 40 yıldır fanatikleri her sahne aldığında bu şarkıyı istiyor ondan. Collins, bu parçayı o kadar çok söylüyor ki artık parça onun değil o parçanın malı oluyor. Kendi sözleriyle sahnede bir kralın palyaçosuna dönüyor. Eski dostu, menajeri Collins’e doğum gününde muhteşem bir hediye veriyor. Collins’in kariyerinin başlarında yaptığı bir röportaj o dönem John Lennon’un ilgisini çekiyor ve Collins’e bir mektup yazıyor Lennon. Fakat bu mektup Collins’in eline hiç geçmiyor. Geçmediği gibi Collins’in böyle bir mektuptan haberi de olmuyor. İşte doğum gününde menajeri bu mektubu buluyor ve Collins’e hediye ediyor. Mektupta yazanlar Collins’in bütün hayatını tekrar gözden geçirmesine sebep oluyor. Kızı yaşındaki sevgilisini, kokain alışkanlığını ve 40 yıldır sürekli kendini yinelediği sahne performansını bitirmeye karar veriyor. Tekrar müziğe dönmeyi ve kendi bestesini yapmayı hedefliyor. En önemlisi ise o güne kadar hep uzak durduğu oğluna gidiyor. Amacı affedilmek, kaçırdığı günleri ve sevgiyi yakalamak. Ama bu hiç de kolay olmuyor.
KAHKAHA DA ATTIRIYOR
Collins’in oğlunu Bobby Cannavale canlandırıyor. Oğlunun eşini ise Jennifer Garner. Collins’in menajeri ise bir başka efsane isim Christopher Plummer tarafından beyaz perdeye aktarılıyor. Bütün oyunculuklar mükemmel. Filmin yürek burkan, kahkaha attıran her sahnesinin altında bütün bu isimlerin başarılı performansları yatıyor. Filmin yönetmeni Dan Fogelman ise ilk kez yönetmenlik koltuğunda. Aslında bir senarist. Birçok animasyonun ve romantik komedinin senaryosunun altında onun imzası var. Bu arada filmin mektup hikayesinin de gerçek bir olaydan alıntılandığını söyleyelim. Folk müzisyeni Steve Tilston aynı filmdeki gibi 1971 yılında bir röportaja katılıyor ve John Lennon bu röportaj üzerine ona bir mektup yazıyor. Bu olaydan habersiz Tilston’a bir hayranı 2005 yılında bu mektubu ulaştırıyor. İşte bu olay da filmin çekilmesine sebep oluyor. Bu hafta hem gülecek hem gözyaşı dökeceksiniz. Özellikle erkekler.
FİLMİN KÜNYESİ
Filmin orijinal adı: Imagine
Yönetmen: Dan Fogelman
Senarist: Dan Fogelman
Oyuncular: Al Pacino, Annette Bening, Jennifer Garner, Christopher Plummer, Bobby Cannavale Yapım: 2015, ABD
Vizyondakiler
Evim
Kendi halkı tarafından kovalanan ve dünyamıza gelen sevimli ziyaretçi Of, yolculuk sırasında maceracı Lüle ile beklenmedik güzel bir arkadaşlık kurar. Bir dizi komik maceradan sonra Of, farklı olmanın ve hata yapmanın insanlığın bir parçası olduğunu anlar. Birlikte ‘evim’ kelimesinin anlamını keşfederler. Tim Johnson, filmi ‘kıyamet sonrası, uzaylı istilası sırasındaki dostluk komedisi’ diye tanımlıyor.
Geronimo
Sosyal eğitimci Geronimo, St. Pierre mahallesinin gençleri arasındaki gerilimi yatıştırmaya çalışmaktadır. Türk kökenli genç bir kız olan Nil Terzi’nin görücü usulü evliliğinden kaçıp çingene sevgilisi Lucky Molina’nın kollarına koştuğunda mahallenin havası değişir, iki grup arasındaki düşmanlık da alevlenir. Geronimo olup bitene kayıtsız kalamaz. Fransız oyuncu Celine Sallette başrolde.
Terkedilmiş
Herkesin kendi hayatından kesitler bulacağı, terkedilmişlik hissiyatını ön plana çıkaran bir film. Suriyeli göçmen bir ailenin organ mafyasıyla yaşadığı dramı anlatan film, dokuz kişinin hayatlarının kesiştiği yasadışı bir operasyonu konu alıyor. Herhangi bir fon desteği almadan yapımcıların kendi olanakları, oyuncu ve ekip desteğiyle gerçekleştirilen filmin çekimleri, 13 günde tamamlandı.
İçimdeki İnsan
Gazeteci-yazar Nuri, uzun yıllar sonra doğup büyüdüğü taşra kentine gelir. Amacı babadan kalan bir bahçeyi satıp İstanbul’a dönmektir. Eski arkadaşı Sabri ile karşılaşır. Sabri çalıştığı devlet dairesinde bir psiko-travma geçirmektedir. Eline geçirdiği ağır bir nesne ile ansızın şefinin kafasını parçalar. Dairedeki iş arkadaşları Nejla, Hulusi ve diğerleri dehşet içindedir. Filmin yönetmeni Aydın Sayman.
Bizim Hikaye
80 darbesinde gururu ve itibarı zedelenen, inancı ve düşüncesi ne olursa olsun haksız yere hüküm giyen insanların, darbe sonrasında hayata tutunma çabalarını perdeye taşıyan film... Bizim Hikaye, o günlerden bu günlere kadar uzanan bir mücadeleyi, hiç bir şekilde bağlarını kopartmayan fedakar bir aile aracılığıyla bizlere aktarıyor. Filmin başrolünde Cansel Elçin var.