The Hangover 3 filminin yıldızı Heather Graham, bu defa hayata tutunmaya çalışan güzel ve sarışın bir anne rolüyle karşımızda. Graham’dan STAR pazar’a özel röportaj...
BOOGIE Nights, Austin Power, Anger Management gibi başarılı komedi filmlerinin güzel yıldızı Heather Graham, bu hafta gösterime giren The Hangover 3’teki Jade karakteriyle izleyiciyi yine güldürecek. Serinin ikinci filminde yer almayan Graham ile sette yaşadıkları eğlenceli çekimlerden Kamboçyalı çocuklara yardım faaliyetleri ve yoga terapilerine kadar çok özel bir sohbet gerçekleştirdik.
-Yönetmen Todd Phillips sizi arayıp ‘Jade, The Hangover 3 filminde geri geliyor’ dediğinde aklınızdan neler geçti?
Çok heyecanlandım herkesi göreceğim için. Arayıp ‘Seni de senaryoya ekledik’ dedi ama ne yazdığını bilmiyordum ve senaryoyu bir an önce okumak için oldukça sabırsızlanıyordum.
-Senaryoyu okuduğunuzda Jade rolü için ne düşündünüz?
İçimden ‘Buna bayıldım’ dedim. Çünkü Todd bazen çok vahşi olabiliyor ama bazen hoş şeyler de yapıyor filmlerinde. Onun bu yönünü beğeniyorum. Jade’i hoş bir şekilde geri döndürmesini gerçekten beğendim.
-Peki eski kurt sürüsü ekibine (B. Cooper, E. Helms, J. Bartha ve Z. Galifianakis) geri dönmek nasıldı?
Bu defa daha lüks karavanlarımız ve bir meyve suyu barı vardı, o güzel oldu. İstediğiniz her türlü meyvenin taze sıkıldığı bir meyve suyu barı. İçimden ‘Vay canına! Bu sette işleri bayağı ilerletmişler!’ dedim.
-İlk filmdeki bebeğin, şimdi oğlun olarak rol alıyor.
Evet, gerçekten harika. Aynı bebek. Harika oldu çünkü anne babası çok iyi insanlar. İlk filmin setinde çektirdiğimiz fotoğrafları gösterdiler, çok dokunaklı anlardı.
-İnsanlar hangi filmdeki rolünüzden daha çok bahsediyorlar, Hangover mı Boogie Nights mı?
Eğer 15 yaşındaki bir oğlansa Hangover, diğerleri ise Boogie Nights diyecektir.
-İlk filmin setindeki hissiyatla ikinci filmdekini karşılaştırdığınızda fark ne sizce?
Bence herkesin kendine güveni tamdı çünkü ilk filmde çok başarılı olmuşlardı. Diğer yandan motivasyon ve elektrik aynıydı sette. Çok sıkı dostlar gibiydiler.
-Rol alacağınız filmlerde nelere dikkat edersiniz?
Sanırım birçok şeyin karışımı. Senaryo ve rol öncelikle önemli, tabii yönetmeni ve diğer aktörleri de.
-Kariyerinizdeki rollerden birşey öğrendiğiniz, onlardan kendinize bir parça eklediğiniz oldu mu?
Aslında kendinizden onlara bir parça ekliyorsunuz. Aktris olmanın en güzel yönü, birçok değişik insan ve yaşantıları tanıyor olmanız. Dünyayı dolaşıp yeni şeyler öğreniyorsunuz. Las Vegas’ta, çılgın yerlerde bu harikulade komedyenlerle takılıyorsunuz.
-Yoga yapıyormuşsunuz...
Yogaya kendimi kaptırdığımı söyleyebilirim çünkü çok seviyorum.
-Yoga ve oyunculuk hayatınız ile canlandırdığınız karakterler arasında nasıl bir etkileşim var?
Gayet dengeleyici çünkü gerçekten her şeyi kafaya takmaya başlıyorsunuz. Ama yoga yapınca, tekrar kendinize gelip rahatlayıp ‘Her şey yoluna girecek’ diyorsunuz.
-Eddie Murphy, Steve Martin ve Hangover filmi oyuncuları gibi isimlerle çalışmak size ne kattı? Eğlenceli anılarınız oldu mu?
Bu insanlarla birlikte oynamak bazen çok eğlenceli ama bazen de gergin olduğunuz anlar oluyor. Çünkü işinizi düzgün yapmak istiyorsunuz.
-Hangover serisi bir hit olabildi mi?
Sanırım oldu çünkü komikler. Todd harika bir yönetmen, komedilerde çok başarılı. Genelde bu tip filmlerde karakterler çok nazik ve iyi olur, bu filmde ise biraz daha ham ve gerçekçi. Bu yüzden onlarla çok fazla bir bağ kuramıyor ve umursamıyorsunuz.
Kamboçyalı çocuklar artık çöp toplamıyor
-Kamboçya Çocuklarına Yardım Kurumu’nda hangi faaliyetleri yürütüyorsunuz?
Kurucusu Scott Neeson, yedi yıl önce film işlerini bırakıp Kamboçyalı çocuklara eğitim veren okullar kurdu. Bu çocuklar ve aileleri bir çöp toplama alanı etrafında yaşayıp çöplerden geri dönüşümlü materyalleri toplayarak geçimlerini sağlıyordu. Onlara tüm gün çöp toplamak yerine bedava eğitim ve sağlık hizmeti verilen okullar kurdu. Her konuda yardım sağlıyoruz.
-Kamboçya’ya gidip bu okulları ziyaret ediyor musunuz?
Evet, daha önce üç kere orada bulundum. Bu sene de gitmek istiyorum. Gerçekten inanılmaz ve hoş bir duygu.