Seninkiler MİT yasasını seçim sonrasına ertelediler, ama sor bakalım neden?” sorusunu yöneltmek için arayan dostuma “Bir defa ‘seninkiler’ demekle ayıp ediyorsun; ayrıca Ak Parti ertelemeyi muhalefetle ters düşmemek için yaptığını açıkladı, neden merak edeyim?” diye terslendim...
Aldırmadı. “Sebep muhalefet değil” dedi... Muhalefeti önemsemiş olsaymış Ak Parti, internet yasasıyla HSYK düzenlemesini ertelermiş... MİT yasasının seçim sonrasına ertelenmesinin sebebi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bu kadar çok yetkinin az elde toplanmasına geçit vermeyebileceği yönünde olumsuz işaretler alınmasıymış...
“Meclis’ten geçirselerdi, Çankaya’ya takılacaktı MİT yasası” dedi dostum...
Bizde sistem 1960 sonrasında Çankaya’nın hep benzer kişilere evsahipliği yapacağı varsayımıyla oluştuğu için, cumhurbaşkanı ile hükümetin her zaman zıtlaşacağı kabulü üzerine oturuyor. 2000 yılında seçilen Ahmet Necdet Sezer’in 2007’ye kadar Ak Parti’ye nasıl kök söktürdüğünü biliyoruz, ama Süleyman Demirel de Refahyol’a aynı muameleyi uygun görmemiş miydi? Süleyman Demirel de başbakanken, üniformalı cumhurbaşkanlarıyla hep ters düşerdi.
Sistem böyle kurulmuş, ne yapacaksın...
Abdullah Gül’ün seçilmesiyle durum değişti. İllâ seçilmişler köşeye sıkışsın diye düşünmeyen, sistemin daha iyi çalışmasını önceleyen bir cumhurbaşkanı modeli şimdilerde gelişiyor. Bağcıyı dövmek yerine üzümü yemek üzerine kurulu anlayış siyasete hâkim bugün...
Farklılık kendini dönem sonuna doğru iyice belli etmeye başlayınca, sevinmesi gerekenlerden eleştiriler yükselmeye başladı bu defa... Çok uyumlu buluyorlar Cumhurbaşkanı Gül’ü; iktidara biraz daha ters davranması beklentisi var. “Her gelen yasayı imzalamaya mecbur mu?” sorusu eşliğinde itirazlar duyuluyor.
Genel hatlarıyla doğru bir tespit bu. Bütün dönemi boyunca sadece altı yasayı geri çevirmiş çünkü...
“Neden bu kadar az?” sorusuna karşılık, ben, “Nasıl olmuş da o yasalar geri çevrilmiş?” hayretindeyim...
Hayretimin sebebi açık: Cumhurbaşkanı Gül yasama sürecinde çok faal; yasa tasarıları komisyonlara gelir gelmez metinleri mercek altına alınıyor. Köşk’ün hukukçuları yasalaşana kadar metinleri didik didik ediyor, anayasaya aykırılık ve sistemle uyumsuzluk yönlerinden inceleyip kendisine bilgi sunuyorlar...
Yasa, ilgililere uyarılar yapılması sonrası mahzurlarından ayıklanarak önüne geldiği için, fazla geciktirmeden onayını verebiliyor Cumhurbaşkanı Gül...
Zaten onun ince eleyip sık dokuması yüzünden Anayasa Mahkemesi’nin işi de kolaylaştı; yasalar genellikle sorunsuz çıktığından muhalefet mahkemenin kapısını aşındırmıyor...
Kötü mü bu? Bence sistem açısından fevkalâde iyi. Anayasa Mahkemesi de bu sayede toplumu ilgilendiren başka konulara daha fazla vakit ayırabilir hale geldi.
Son iki yasa, internet ve HSYK düzenlemesi, Cumhurbaşkanı Gül’ün yöntemi bakımından ne ilkti, ne de son olacağa benziyor. O iki yasayı da teklif halindeyken incelettirdi, mahzurlu yönlerini tespit ettirip düzeltilmesini istedi; biri (internet) bütünüyle, diğeri de (HSYK) büyük çapta pürüzlerinden ayıklandığı için onayını alabildi.
“Merak etmeyin, internet yasası kısıtlayıcı yeni hükümler getirmiyor, hassas olunan konularda hiçbir değişiklik olmayacak” demişti; yasalaşma sonrası meydana gelen gelişmeler dediğinin doğru çıktığını gösterdi.
HSYK yasası için de yer gök inletildi, binlerce kişinin görevine son verileceği, bu yüzden mağduriyetler yaşanacağı ileri sürüldü... Peki sonuç? Dün, gazeteler, görevi yasayla sona eren 270 devlet görevlisinden 238’inin yeniden eski görevlerine atandığını duyuruyordu. Yerinden edilen sadece 32 kişi yani... Küçümsemiyorum, ama sayı yalnız 32...
Dostum “MİT düzenlemesi konuşulduğu biçimiyle yasalaşıp önüne gelseydi, onay vermezdi” diyorsa mutlaka bir bildiği vardır. Nitekim, Cumhurbaşkanı Gül, önceki altı yasayı daha geri göndermeyi bilmişti...
Telefonu kapatırken dostuma şu soruyu yönelttim: “İnternet yasasını geri gönderse ve sonrasında toplumu sarsan ses bantları gündeme girseydi, benimkiler Cumhurbaşkanı için neler derdi?”