Türkiye’ye kuruluşundan 2011’e kadar gelen göçmen sayısı yaklaşık eşit 2 milyon.
Bunların çoğu mübadelede döneminde Balkanlar’dan gelen Osmanlılar ve 1980’lerde Bulgaristan göç eden Türk azınlık.
Suriye krizinin başından beri Türkiye’ye gelen kayıtlı Suriyeli göçmen sayısı 1 milyon 900 bin.
Türkiye’nin gelen göçmenler için harcadığı para yaklaşık 6 milyar dolar. Buna karşın uluslararası toplumdan gelen yardım sadece 370 milyon dolar.
Türkiye 1 milyon 900 bin Suriyeli göçmene ev sahipliği yapıyor. Avrupa şu ana kadar 40 bin kişiyi kabul etti.
AB Konseyi Başkanı, en fazla 100 bin kişiyi kabul edebileceklerini söylüyor.
***
Minik Aylan’ın Bodrum sahiline vuran minik bedeni en azından bazı vicdanları uyandırdı.
Kamuoyu baskısı artınca o ülkelerdeki siyasetçiler de harekete geçecekleri sözünü vermek zorunda kaldılar.
Kolay değil, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana insanlık tarihinin en büyük göç hareketi ve dramı yaşanıyor. Buna karşın Macaristan Başbakanı Suriyeli mültecileri kabul edersek Avrupa’da Hristiyanlık azınlık dini olabilir diyor.
Yani dert 50 yıl sonra Avrupa’da yaşayan çoğunluğun din hanesinde yazacak olan mı?
Yani Suriyeli göçmenler Hristiyan olsalar Macaristan Başbakanı ve benzer kafada olanlar için barınma, beslenme, eğitim, iş, entegrasyon gibi meselelerin hiç önemi olmayacak. Ne yazık ve ne acınacak bir bakış açısı...
***
İnsanlık tarihi kanla yazıldı derler, doğrudur. İki dünya savaşında ölenlerin,sakat kalanların sayısına bakmak yeterli.
Ancak tarihin bir de vicdan sayfaları vardır. Macaristan Başbakanı ettiği cümlelerle o defterdeki yerini aldı şimdiden. Beyaz bir sayfa üzerinde simsiyah cümleler.
“Başka bir renk olabilir miydi?” derseniz tek bir renk olabilirdi aslında... Utanç kırmızısı....