Amerikan bağımsız sinemasının prenslerinden Noah Baumbach’ın imzasını taşıyan
Frances Ha filmi, dört başı mamur bir karakter yaratmayı başarıyor.
Amerikan bağımsız sinemasından tipik bir New York ekolü filmi Frances Ha. Kentin bohem yaşamını genç bir kadın gözünden siyah-beyaz görüntüleyen,Woody Allen’a ve Fransız Yeni Dalga hareketine saygı du ruşunda bulunan sevimli bir komedi.Frances Ha’nın yönetmeni Noah Baumbach, özyaşam öyküsünden izler taşıyan Mürekkep Balığı ve Balina, Margot Düğünde, Greenberg gibi kendine özgü mizahıyla dikkat çeken filmlere imza attı. Brian de Palma’nın etrafında toplanan New York- Paris hattında buluşan entelektüel sinemacı çevresine dahil. Filmde Baumbach kadar aynı zamanda kız arkadaşı olan başrol oyuncusu ve senaryo ortağı Greta Gerwig’in de imzası fark ediliyor. Öz ailesinin filmdeki ailesini canlandırması, aslen Kaliforniyalı olan Gerwig’in tıpkı kahramanı Frances gibi Sacramento’dan New York’a gelip bohem hayata tutunma çabası öykünün otantikliğine işaret. Baumbach ise Frances Ha’yı tıpkı kendisi gibi seçkin Vassar Koleji mezunu yaparak karakterine kendinden bir şey katmayı ihmal etmemiş. Baumbach, Woody Allen temalarına önceki filmlerinden aşina olduğumuz antipatik karakterler etrafında dönen soğuk mizahı eklemiş. Bir tutam da Fransız Yeni Dalga serpmiş filmin üzerine. En en çarpıcı yanı siyah-beyaz oluşu. Renkli çekilse o tuhaf mizahı, alttan alta işleyen hüznü bu kadar şiirsel biçimde yansıtamayabilirdi. Üstelik siyah-beyaz oluşu ilk dönem Woody Allen filmlerinin yanı sıra Godard ve Truffaut’nun Yeni Dalga’yı temsil eden ilk filmlerine yaptığı göndermeleri belirgin kılıyor. Georges Delerue’nün müziklerine yer verilmesi, Gershwin kullanarak Yeni Dalga ve Woody Allen referanslarını pekiştirir.
Dört başı mamur bir karakter
Roma’ya Sevgilerle filminde oynayan Gerwig bir de Frances Ha’yı canlandırınca hemen Mia Farrow ve Diane Keaton ile karşılaştırıldı. Onlar misali bir Amerikan bağımsız sineması New York esin perisi olacağı söyleniyor. Performansının inandırıcılığına bakınca pek de olanaksız değil bu öngörü. Frances Ha, mezuniyetinin üzerinden beş yıl geçmesine rağmen bir baltaya sap olamamış. Hayatta en çok, yakın arkadaşı Sophie’ye (Sting’in kızı Mickey Sumner) bağlı. Onunla aynı evi paylaştığı için erkek arkadaşının birlikte yaşama teklifini reddedecek ve hayatını neredeyse Sophie üzerine kuracak kadar seviyor onu. Ama Sophie onun “Aynı kişiyiz, sadece saçlarımız farklı” derecesindeki ilişki biçimine aldırmayıp bir finansçıyla Japonya yolunu tutunca da dağılıveriyor. Film boyunca kendisini “Henüz gerçek bir insan değilim” diye tanımlayan Frances’in bir ev, bir iş, bir aidiyet arayışını izliyoruz. New York’un bohem hayatında evlerinin içinden giysilerine kadar bir tarz sergileyen karakterler arasında gezinen Frances, kentli, eğitimli, hoş bir genç kadının kendine güvenine sahip ama bir o kadar da hayata dair güvensizliklerinden mustarip. “New York’ta sanatçı olma masrafını ancak zenginler karşılayabilir” gibi hoş dokundurmalar yanında boş konuşma rekoru da kırıyor! Film bizi Frances’in yanına çekmeye, onu sevdirmeye yeltenmiyor. Ama uygun bir mesafeden onu anlayabilmemizi sağlıyor. Kendine özgü konuşma biçimi, sarsaklığı ve sevimliliğiyle Frances Ha dört başı mamur bir karakter olarak beyazperdede beliriyor. Filmin başarısı da bu olsak gerek.
FİLMİN KÜNYESİ
Yönetmen: Noah Baumbach
Senaryo: N. Baumbach, Greta Gerwig
Görüntü: Sam Levy
Oyuncular: Adam Driver, Mickey Sumner, Michael Zegen ve Greta Gerwig, Yapım: ABD, 2012, siyah- beyaz
Süre: 86 dakika.