Trabzonspor, televizyon başındaki taraftara ve sahadaki çocuk ve bayanlara bu sezon ilk defa heyecanlı bir mücadele seyrettirdi.
İnsanın aklına taraftar baskısı olmayınca acaba rahatladılar mı diye geliyor. Ama diğer taraftan da şampiyonluğa giden takımın taraftarla nasıl büyüdüğü de aşikar. Bence bunun ortasını bulmak gerekir diye düşünüyorum.
Dakika bile olmadı, Adrian gol kaçırıyor. Atsa fark olacak. Dakikalar ilerliyor; Kasımpaşa ve Trabzonspor üçer tane net gol kaçırıyor. Taraf tutmayan için heyacanlı ilk yarı ama ya taraf tutan için?
Trabzonspor bu kadar derbeder futbol oynar mı? Golcüyüm diye dolaşan Janko’ya ne demeli? 14’te topu ıskaladı, 17’de kale yerine topu dışarı attı.. Ayıptır, ayıp..
Özer oynatılamıyor o yüzden Colman’ın oynatılmasını anladık.
Peki Henrique nerede?
Efendim hafif sakatlığı varmış, bir de bebeği olmuş memleketine gitmiş. Allah çocuğunu analı babalı büyütsün tamam da ilerde çoluk çocuğu rahat yaşasın diye Trabzonspor kendi çoluk çocuğunun boğazından keserek ona transfer parası veriyor. Burası imaret mi?
Ayıptır; Trabzonspor’u kullandırmaktan artık vazgeçin, parayı alan karşılığını vermeli, Henrique çok mu iyi? İyi olması önemli değil. Takımın ihtiyacı varken çocuğunu üç gün sonra görse ne olur?
Ama onlar haklı.. Üçüncü dünya ülkesi muamelesini biz kendimize yaptırıyoruz! İki takımın golcüleri de ilk yarının golsüz bitmesine katkıda bulundu. İkinci yarı herkes bildiği gibi oynamaya başladı. Kazanma isteği var mı? Var. Ama teknik direktör ve saha arasındaki irtibat tamamen yok olmuş. Trabzonspor’da etkili olabilen tek oyuncu Olcan’dı.. Ama o da pas vereyim de başkası golü atsın demiyor.. Hep bana, hep bana... 82’de bir pozisyon oldu.. Olcan topla sola kaçta, Yusuf yanında ona verdi.. Çocuk kafasını kaldırdı kimsecikler yok. Peki nasıl gol atacaksınız?
Trabzonspor’da gördüğüm en büyük eksiklik, sahada oynayan futbolcu arkadaşların kulübeye karşı korkusu, saygısı ve sevgisi yok. Bu halledilmeden Trabzon’un gelecekte dahi yarış yapması mümkün değil.