Kötü niyetli olsaydım (ve de 15 Temmuz öncesinin “şartları” hüküm sürseydi) “Hendekteki arkadaşlarınız Kemal Bey” derdim, CHP konvoyuna yönelik PKK saldırısını bir dönemki “anlayışlı” tavrınızla ilişkilendirirdim. PKK’nın bu cüreti, o anlaşılmaz anlayışlı tavrınızdan aldığını söylerdim. Belki biraz ayıp ederdim ama bunu hak ettiğinizi düşünmeden de edemezdim.
Buna lüzum hissetmiyorum artık
Çünkü son derece “sorumlu” ve “sağduyulu” bir siyaset izliyorsunuz.
Sizi tebrik ediyorum.
Hem de “büyük geçmiş olsun” diyorum.
Konvoyunuza saldıran caniler bir askerimizi şehit ettiler.
Ona da Allah’tan rahmet diliyorum.
Darbeci teröristleri yendik, bölücü teröristleri de yeneceğiz.
Siz yeter ki “15 Temmuz süreci”ndeki örnek tavrınızda sebat edin.
Hayrola hocam IŞİD’çi olmuşsun!
Oldular... IŞİD’çi oldular...
FETÖ’cüsünden HDP’lisine, Selin Sayek Böke’sinden İdris Baluken’ine, Cumhuriyet gazetesinden T24’üne, IŞİD saflarında birleştiler.
Eskiden, Cumhurbaşkanı Erdoğan için, “Türkiye’nin birleştirici gücü” denirdi.
Kendilerine “liberal” süsü veren çakallar çok severdi bu sözü. Çok da sık kullanırdı.
Erdoğan’ın “birleştirici” özelliği devam ediyor gördüğünüz gibi.
Bu kez, biricik vasfı “Türkiye düşmanlığı” olan kazurat takımını birleştirdi.
Hem de IŞİD saflarında...
Selin Sayek Böke hanımefendinin “üzüntü” süsü verilmiş telaşını canlı yayında izlediniz. CNN Türk bile dayanamadı, yarıda kesti yayını. Hanımefendi derin endişe duyuyormuş Cerablus operasyonundan... Hayır, elbette DAİŞ’in (onların ifadesiyle IŞİD’in) üzerine gidilmesi doğruymuş ama “içerideki” IŞİD’çiler ne olacakmış?
Hangi içerideki?
FETÖ’yü kastetmediğine göre, “içerideki IŞİD’çiler”den murat ne ola?
Bizim bildiğimiz, IŞİD politikalarına hizmet eden tek örgüt FETÖ’dür... Yakın zamana kadar istihbarat kaynaklarını ellerinde tuttukları için, hiçbir IŞİD’in saldırısını haber vermediler, herhangi bir önleme çalışması yapmadılar.
FETÖ soruşturmasıyla birlikte ortaya çıktı ki, IŞİD’e lojistik ve istihbarat desteği bile sunmuşlar. Şehit Astsubay Ömer Haliesdemir’in alnından mıhladığı Semih Terzi’nin ihanet girişimleri bir bir ortaya serilecektir elbette... “Türk subayı” zannettiğimiz bu şerefsiz hain, bir taraftan YPG’yle kırıştırıyordu (ilaveten PKK’ya alan açıyordu), diğer taraftan da DAİŞ bombacılarına zemin hazırlıyordu. Daha fenası, jetleri yanlış yönlendirip, dağı taşı bombalatıyordu.
Selin Sayek Böke üzüntüsünde yalnız değil.
Hasan Cemal de üzülmüş.
Hayır, doğrudan DAİŞ’i sahiplenmiyor. “Devrimin kazanımları” adına üzülüyor.
DAİŞ Cerablus’tan püskürtüldü ama Rojava devriminin oluşturduğu “yeni statüko” (Amerika’nın da açıktan destek verdiği bir statükodur bu) ciddi bir yara aldı. Buna üzülüyor...
Hasan Cemal’in “devrim” dediği şey, YPG’nin Rojava adı verilen bölgede giriştiği büyük süpürme harekâtı ve etnik temizliktir, yanlış anlamayın.
Hani, Kobani ve diğer kantonluklarda hâkimiyeti sağlar sağlamaz, ilk iş olarak (“devrim”in ilk icraatı) olarak) bölgedeki Türkmenleri, Arapları ve Ezidileri sürmüşlerdi. Kendileri gibi düşünmeyen Kuzey Suriyeli Kürtlerin okullarını yakmış, derneklerine saldırmış, kanaat önderlerini ağır işkencelerden geçirmiş, yargısız infaz yapmışlardı... Ve ırkdaşlarını Barzani bölgesine süpürmüşlerdi.
Hasan Cemal işte bu “devrim”in (!) berhava olmasına üzülüyor.
Ama “paralel”in yeni gözdesi Cumhuriyet gazetesinin neye üzüldüğü belli değil.
DAİŞ’in püskürtülmesi, belli ki onulmaz yaralar açmış arkadaşlarda... Son bir ümitle, DAİŞ’in “karşı saldırıya” geçtiğini yazıyorlar.
DAİŞ, böyle bir “saldırıda” bulunduysa, bunu hangi unsurlarıyla yaptı?
Belli değil.
Bu saldırı hangi zamanda, hangi düzlemde, hangi lojistik imkânlar çerçevesinde gerçekleşti?
Belli değil.
Netice ne oldu?
Belli değil.
Sadece “saldırı müjdesi” veriyorlar.
Cumhuriyet gazetesi böyle de, FETÖ trolleri farklı mı?
Hocalarından ne tüyo aldılar bilmiyorum ama iki gündür, sosyal medya hesaplarında Erdoğan’ı Hitler’e benzeten mesajlar paylaşıyorlar. Ve tabii çok üzülüyorlar!
DAİŞ’le savaşmazsın, “Yezit” derler, üstelik “IŞİD’e silah gönderiyor” diye rezilce tezvirat yaparlar...
Savaşırsın, Hitler’e benzetirler.
Böyle de şerefsiz bir mahlûkattır bunlar.
Hazır “fırsat” doğmuşken, performans sanatçısı Murat Belge’den de bir “katkı” bekliyoruz.
Şöyle ironik tarafından bir DAİŞ güzellemesi.
Fena olmaz. Hatta cillop olur!