Diyarbakır’ın esnaf ve tüccarı adına konuşan DESOB Başkanı Alican Ebedinoğlu ve DTSO Başkanı Ahmet Sayar, 7 Haziran sonrası başlayan çatışmaların, hendek kazmak, öz yönetim ilan etmek gibi fiillerin esnaf ve iş çevrelerince kat’i suretle kabul edilmediğini, açık dille reddedildiğini söylüyor.
Diyarbakır’daki örgütlü siyasi çevre temsilcileriyle yaptığımız görüşmeleri okudunuz dün. Bugün de bölge ekonomisinin bel kemiğini oluşturan esnaf ve ticaret odalarının temsilcileriyle yaptığımız görüşmeyi okuyacaksınız. Ortak kanaat şu; 7 Haziran sonrası başlayan çatışmaların, hendek kazmak, öz yönetim etmek gibi fiillerin esnaf ve iş çevrelerince kat’i suretle kabul edilmiyor, açık dille reddediliyor. Üyelerinin önemli bölümünün HDP’ye oy verenlerden oluştuğunu ifade eden Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Ebedinoğlu da Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet Sayar da halkın hendek kazılmasına karşı olduğunu, buna bir an evvel son verilmesi gerektiğini ve üyeleri üzerinden kendilerine iletilen bu talebi kendilerinin de HDP’li siyasetçilere ilettiklerini ancak bu konunun onları aştığını gördüklerini söylüyorlar. Güvenlik bürokrasiyle ilgili kanaatler de eskiye oranla son derece müspet. 90’ları anımsatan duvar yazıları gibi hadiselerin çok ciddi huzursuzluk yarattığını ancak hemen başlatılan soruşturmaların bu havayı değiştirdiğini gözlemlemek mümkün. Diyarbakır özelinde ve bölge genelinde can kayıplarından hemen sonra öne çıkan sorun ekonomik gerileme. Hendek kazarak alan hakimiyeti kazanma stratejisi devam ettiği müddetçe sokağa çıkma yasakları ve operasyonlar da devam edecek. Dolayısıyla ekonomik verilerdeki düşüş de...
Alican Ebedinoğlu Diyarbakır Esnaf ve Sanatkarlar Odalar Birliği Başkanı:
Sadece Diyarbakır’ın değil bölgenin de lokomotifi esnaf ve sanatkarlardır. Diyarbakır’daki bütün fabrikaları toplasanız batıdaki bir fabrikanın yarattığı istihdamı yaratamıyor. En kapasiteli mermer fabrikasında 50 kişi çalışıyor. Ama Dağkapı’da bir ciğercide 60 kişi. Esnaf ekonominin bel kemiği. Diyarbakır esnafının yüzde 20’si Sur bölgesinde. 7 Haziran’dan sonra pek çok insanın beklentisi Kürt sorununun çözüm adresinin artık meclis olacağı yönündeydi. HDP güçlü bir temsil kazandı ve bu bir umut doğurdu. Çatışmaların başlamasıyla bölgede ağır bir yara açıldı. Bu ekonomik açıdan bakılınca 90’lı yıllardan daha ağır bir yara. Çünkü artık kent merkezine taşındı çatışmalar. Daha önce kırsalın belli kesimlerinde yaşanıyordu. Şimdi ise doğrudan halkı, esnafı etkileyen bir çatışma söz konusu. Yaşam alanlarında, sivil alanlarda hendeklerin kazılması, öz yönetim ilan edilmesi ile birlikte sokağa çıkma yasakları, operasyonlar hayatı felce uğratmış durumda. Çatışmayı sivil alana taşımak açıkça örgütün aldığı bir karardır. Kazılan hendeklere ağır silahlar yerleştiriliyor. Bu durum sadece Silvan’daki, Sur’daki halkı değil bütün insanları etkiliyor. Alışveriş merkezlerine gitmeye, sokağa çıkmaya çekiniyor insanlar. Konfeksiyon ve tekstil cirolarında yüzde 50’ye varan düşüşler var.
Örgütün verdiği tahribat kadar etkili bir tahribat da devlet adına operasyon yürüten güvenlik güçleri içinden bazılarının duvarlara yazdığı yazılar... Bunlar devlet adına yazılıyor gibi algılanıyor. Vali beyle konuştuk, soruşturma başlatıldı. Toplumda kopmalara yol açacak olan asıl böyle hadiselerdir.
HDP’YE OY VEREN DE HENDEĞE KARŞI
Bölgedeki olumlu hava 6-7 Ekim olaylarıyla birlikte değişmeye başladı. 6-7 Ekim’de halk karşı karşıya getirilmek istendi. 7 Haziran’dan sonra çatışmalar başlayınca da batıda bir çok araç taşlandı, dükkanlar yağmalandı, Kürt kökenli insanlar saldırıya uğradı. Bu, yüzde 3’e bile tekabül etmeyecek bir kesimin yaklaşımı belki ama yine de bizi kaygılandırdı. Acaba batıdan bölgeye geri dönüş olur mu diye düşünmeye başladık. En kötüsü bu olurdu. Türkiye bu testi geçti, hükümet de tehlikeyi görüp hızlı önlem aldı. Milyonlarca insan kız alıp vermiş. Biz Suriye gibi, Irak gibi değiliz. Bizim aramızda sadece kültür tarih değil kan bağı da var artık. Suriye’de Kürtlerin kimliği bile yoktu. Araplar Kürtlerle evlenmezdi. Biz batı’ya gidip gelen insanlar Türkiye’de böyle bir etnik çatışmanın olmayacağını biliyoruz ama buradaki insanların tamamı bilmiyor, açıkçası bu durumu kullananlar da var.
65 bin üyemiz var, önemli kısmı HDP’li. Hepsi bu hendek kazmaya, öz yönetim ilanına tepkili. Net bir şekilde karşısında, istemiyor. Biz HDP temsilcileriyle de görüştük, kent merkezindeki olayların toplum tarafından desteklenmediği, kabul görmediğini, esnafı rahatsız ettiğini, ekonomik olarak gerilettiğini ifade ettik.
ESNAF YÜZDE 20 KÜÇÜLDÜ
Bakın Dağkapı’da bir ciğercimiz beni aradı, olaylardan önce günlük 250 kg ciğer satıyordum, yanımda 38 kişi çalışıyordu, bu olaylarla birlikte 18 kişiyi işten çıkartmak zorunda kaldım diyor. Sur ilçesi turizm bölgesi, hizmet sektörünün yoğun olduğu bir yer. Bütün işyerleri ortalama yüzde 20 kapasite düşüşü yaşandı. Sadece Sur ilçemizde 100’ün üzerinde esnafımız dükkanını kapatmak zorunda kaldı. Elinde sıcak parası olan insanlar batıya gidiyor. Sermaye göçü yaşanıyor. Buradaki siyasetçilerle birebir görüşmelerimizde bunları anlattığımızda haklısınız, farkındayız ama bu bizimle çözülecek bir olay değil diyorlar. Biz de bu rahatsızlığı bizim adımıza iletin diyoruz; esnaf istemiyor, esnaf rahatsız deyin... Ben bu yapılanların bireysel olarak da karşısındayım temsil ettiğim kurum üyelerinin de baskısı altındayım. Ki onlar arasında çok büyük bir kesim HDP’yi destekledi ama bu durumdan çok rahatsızlar. 7 Haziran’dan sonra çatışmalar olmasaydı HDP daha da yükselebilirdi. Herkes bunu konuşuyor, neden çatışma başlatıldı, bunu sorguluyor. Örgüt etkinliğini HDP’ye vermek istemedi ya da daha altta başka anlaşmalar var diye konuşuyor insanlar. Ağırlıklı kanaat, örgütün yetkisini siyasete devretmek istememesi şeklinde. HDP içinde buna karşı pozisyon alanlar da oldu. Bana göre şu anda bunun çatışması var içeride. Biz meclise güçlü geldik, bu iş silahla çözülecek bir iş değil diyen siyasetçiler var, mesela Demirtaş. Ve bunlarla ilgili örgütte rahatsızlık var.
HALK BAŞKANLIĞA KARŞI DEĞİL
Seni başkan yaptırmayacağız tavrı tamamen Türk solunun nabzına göre kurgulanmıştı. Buradaki insanların başkanlık sistemiyle bir derdi yok, sorsanız desteklerler de. Bana göre de doğru bir karardır ama Türk solundan oy alırız düşüncesiyle böyle hareket edildi. Çözüm nasıl olacak? Sadece PKK ile mücadele ederek olmaz. Kandil’siz, Öcalan’sız, HDP’siz bir çözüm de olmaz. Bölgenin gerçekleri var, bunu da hesaba katmak gerekiyor. Çünkü örgütü gözü kapalı destekleyen bir kesim de var. İstemesek de var. Oğlu ölmüş, ailesi göç etmiş, duygusal bir bağ oluşmuş vs. Bunun tekabül ettiği nüfuz öyle az bir şey değil. Böyle bir gerçeklik varken bunları dışlayarak çözüm gelmez. Ama bunlarla da sınırlı tutulmamalı. Diğer kesimler biz de Kürd’üz, alınan karalar bizimle de konuşulsun diyor.
AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMELİ
Tabi bir de acil olarak yapılaması gerekenler var. Bence bir afet ilanı olmalı. Silvan’da ağır bir tahribat var. Böyle birçok ilçe var. Ekonomik olarak telafi etmek adına böyle bir karar alınabilir. Örnekleri de var, Soma’da maden faciasında yapıldı. Reyhanlı’daki patlamadan sonra afet bölgesi ilan edildi ve oradaki esnaf iki yıl boyunca desteklendi. Borçlar bir yıl süre ile ertelendi, iki yıllık faizsiz kredi verildi. SGK primleri desteklendi. Eğer böyle bir şey yapılmazsa birçok işletme kapatılacak.
KENTSEL DÖNÜŞÜM BAŞLATILMALI
Çok önemli bir nokta da kentsel dönüşümle ilgili. Yeni yerleşim alanlarının hiçbirinde siz bu eylemleri, hendekleri göremezsiniz. Sur’da var, Bağlar’da var, Silvan’da var. Silvan’da da belli mahallelerde. Çünkü evler bitişik. Evleri delip evden eve başka mahallelere geçebiliyorlar. Kentsel dönüşüm hem bölge ekonomisini canlandıracak hem de yıllardır düşünülen bir sorun çözülmüş olacak. Aslında Sur’da adım atıldı ama yerel yönetim ve merkezi hükümetin uyuşamamasından dolayı devam edilemiyor. Kentsel dönüşüm birinci gündem maddesi olmalı. Bu Silvan için de Cizre için de Silopi için de Sur için de geçerli. Devlet TOKİ üzerinden sosyal konutlar üretebilir. Oralarda yaşayan halk kentin en yoksul kesimini oluşturuyor. Pek çoğu istese de terk edemiyor Sur’u. Çıkmak isteyeni de bırakmıyor YDGH’liler. Çıkanlar da zor durumda. Sur’dan çıkanlar, Silvan’dan gelenlerle birlikte kiralar arttı Diyarbakır’da. Şimdi devlet sosyal yüzünü, şefkatini tam anlamıyla göstermeli. Hiçbir siyasi çıkar düşünmeden bu mağdur olan kesimi gözetmesi gerekiyor.
ÇÖZÜM SÜRECİNİN KIYMETİNİ BİLEMEDİK
Dr. Ahmet Sayar / Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı:
Çatışmalar güvensizlik ortamı oluşturuyor. Güvensizlik ortamı ekonomiyi vuruyor. Ekonomi gerileyince bundan evvela Diyarbakır halkı zarar görüyor. Bölgedeki çatışmalar ekonomik potansiyelimizi ortaya çıkarmamıza engel oldu yıllarca. Bir yerde cenazeler kalkıyorsa ekonomik faaliyetlerden bahsedemez hale geliyorsunuz. Çözüm sürecinin kıymetini anlamadık. Yereldeki iş çevrelerinde köprünün yarısını geçtik, buradan geri dönüş olmaz, kalıcı barış artık çok yakın duygusu oluşmuştu. 7 Haziran’dan önce bin ihtimalden biri olarak bile sayılmazdı çatışmalı ortamın başlayacağı. Ekonomik kayıplar için hala telafi edilebilir bir noktadayız ama biran evvel çözüm süreci koşullarına dönmek gerekiyor. Öz yönetim vs. bunlar mecliste konuşulabilecek şeyler. Nasıl ki başkanlık sisteminin tek adamlıkla birlikte anılması yanlış öz yönetimin de hendekle anılması yanlış.
Şu anda iki projemiz var; organize sanayi bölgesinin içinde tamamen kendi öz kaynaklarımızla 1500 öğrenci kapasiteli meslek lisesi yapıyoruz. Fabrikaların içinde, gelişen sektörlere paralel olarak bölümler açılacak, öğrenci hem okula gidecek hem çalışacak. 500 bin ilk-orta-lise öğrencimiz var Diyarbakır’da. Bu çatışmalı sürecin geleceğe taşınmasından duyduğumuz kaygı doğrudan bununla alakalı. Biz barış ortamını oluşturamadığımızda, istihdam ortamı sağlayamadığımızda şehir merkezlerindeki gençlerin durumunun ne olacağını düşünmek gerekiyor.
Bir diğer projemiz ise Tekstil Kent. Devlet destekli bu proje ili çoğunluğunu kadınların oluşturduğu en az 7 bin insanımız istihdam edilmiş olacak. En yakın zamanda Ankara’ya gidip tapuyu almayı planlıyoruz. Yine gençlere yönelik girişimcilik kurslarımız var. Verdiğimiz sertifikalarla KOSGEP’in 30 bin TL hibe, 70 bin TL faizsiz krediyi alabiliyorlar. Biz konuyla ilgili görüşlerimizi HDP ve DTK’ya iletiyoruz.
EKONOMİK BİLANÇO ve ÖNLEMLER
- Esnaf yüzde 20 oranında küçüldü.
- Sur ilçesinde 100’den fazla esnaf dükkanını kapattı.
- İş verenler eleman çıkartmak zorunda kalıyor, işsizlik oranı hızla artıyor.
- 500 bin ilk orta ve liseye devam eden genç var. Çatışmalı ortam gençleri çatışmanın içine ekiyor.
- Tekstil satışlarında yüzde 50 oranında ciro kaybı yaşandı.
- Sermaye göçü başladı. Sıcak parası olan bölgeden uzaklaşıyor.
- Kentsel dönüşüme öncelik verilmeli, evlerinden çıkan insanlara TOKİ sosyal konut yapmalı.
- Ağır tahribat yaşanan ilçelerin ekonomik olarak toparlanabilmesi için afet bölgesi ilan edilmeli.
YARIN: Sur’dakiler neler yaşıyor? YDGH hendeklerin ardında ne yapıyor? Diyarbakırlı gazeteciler ne diyor?