‘Genç kızların sevgilisi’ bir şarkıcı o. Oyunculuğa da heves etti ama pop star olduğu için önemli rolleri önyargıyla karşılandı. Kendisine bayılmasak da bu yolda iyi bir mesafe kat etti Justin Timberlake. Sen Şarkılarını Söyle ile sinemalarda. 26 Mayıs’ta ise İstanbul’da konser verecek.
Justin Timberlake’in suretini bol bol izliyoruz beyazperdede. Aslını ise 26 Mayıs pazartesi günü İstanbul Teknik Üniversitesi Stadyumu’nda sahnede göreceğiz! Dünya turnesi çerçevesinde İstanbul’a gelecek olan genç şarkıcı bu hafta sinemalarda, karşımıza Coen Biraderler’in imzasını taşıyan, Cannes Film Festivali Jüri Büyük Ödülü sahibi Inside Llewyn Davis / Sen Şarkılarını Söyle adlı filmde çıkıyor. Yetenek yarışmalarından pop starlığa, figüranlıktan Coen Biraderler filminde önemli bir yardımcı rol üstlenmeye uzanan yolda hayli mesafe kat etti Justin Timberlake, kuşkusuz.
Timberlake, bir pop star olduğu için ilk önemli rolleri olağan önyargıyla karşılandı. Çoğu sinemasever, özellikle de eleştirmenler, ‘genç kızların sevgilisi’ bir şarkıcının oyunculuk kariyerini bir heves, bir macera olarak görür. Hele Madonna gibi bir süperstarın hem oyuncu hem yönetmen olarak mahcubiyetleri ortadayken!
İŞE FİGÜRANLIKTAN BAŞLADI
Justin Timberlake için en iyi ihtimalle Jon Bon Jovi misali beyazperdede hoş bir terennüm eder diye düşünüldü. Kaldı ki Timberlake, NSYNC adlı grubuyla çok erken yaşta şöhrete kavuşmuş, bir başka ergen idolü olan Britney Spears ile uzun süreli ilişki yaşamış bir stardı. Bambaşka bir kategorideydi. Miley Cyrus’ın aktris olarak kariyeri ne kadar ciddiye alınabilirse o da o kadar ciddiye alınabilirdi. Hollywood makinesi onları genç ve güzel iken vitrinde tutabildiği kadar tutar; bir olgunluk dönemi virajında oyuncuya devşirirdi nasıl olsa...
Oysa Timberlake oyunculuğa basbayağı figüranlıktan başladı. İlk deneyimlerini şöhret olduktan sonra tepeden inme başrollerle yaşamadı. Aksine 2000’li yılların başında setten şöyle bir geçtiği roller üstendi. Bu dalda kendine, Mila Kunis ile başrolü paylaştığı Friends with Benefits / Arkadaştan Öte misali ‘star vasıtası’ romantik komedileri aşan hedefler koyarak, hayranlarının dışında bir sinemasever kitlesine hitap edebilecek filmlerde rol kaparak iddiasını sürdürüyor.
Bugüne dek oyunculuktaki en önemli aşamayı bilimkurgu sinemasında -yine aksiyon ağırlıklı olmakla birlikte- son yıllarda izlediğimiz en çarpıcı çalışmalardan biri olan In Time / Zamana Karşı’da kaydetti. Filmde her anlamda gayet iyi bir performans verdi. Onu bir pop star olarak tanımayanların yadırgamayacağı bir oyunculuk sergiledi.
Filmografisine baktığımızda “Ne rol bulsam oynarım” diye özetleyebileceğimiz, profesyonel bir tavır sezilen Justin Timberlake’i Amerikan bağımsız sinemasının özgün ve muteber temsilcileri de ciddiye aldı. Inside Llewyn Davis / Sen Şarkılarını Söyle, Timberlake için kolay lokma; nihayetinde bir müzisyeni canlandırıyor ve rolü gereği şarkı söylüyor diyebiliriz... Ne olursa olsun Coen Biraderler’in onu tercih etmiş olması filmografisine altı çizilecek bir madde ekledi. Filmde de şarkıcı olduğu için oynamıyor, oyuncu olarak şarkıcıyı canlandırıyor.
BEN AFFLECK’TEN KÖTÜ MÜ?
Filmografisindeki diğer kaydadeğer çalışmalar arasında David Fincher’ın, Mark Zuckerberg’ün Facebook’u kurma sürecini konu alan, üç Oscarlı Social Network / Sosyal Ağ’ı da var. Bu filmin bütün oyuncul kadrosu performanslarıyla ABD’de birçok yerel ödüle aday gösterildi ve bazılarını kazandı. Black Snake Moan / Kara Yılan İnliyor’da ise fena dövdüğü sevgilisi Cristina Ricci ile birlikte eski bir blues şarkıcısı olan Samuel Jackson’ın himayesine giren, şiddet eğilimli white trash’i canlandırdı.
Timberlake’e ayılıp bayılacak değiliz ama geçen eylül ayında vizyona giren Runner Runner / Büyük Kumar’da başrolü paylaştığı Ben Affleck’ten daha az iyi bir oyuncu olduğunu kim söyleyebilir? Affleck’in aktör olarak cazip bulunmasındaki ve yönetmen olarak ciddiye alınmasındaki hikmeti bir türlü kavrayamamış bir eleştirmen olarak hemen oyumu Justin Timberlake lehine kullanırım. Üstelik şarkı söyleyip dans da edebiliyor!