Geçen sene "Helalleşme olayı sadece ve sadece insanları avutmak amacıyla (...) insanların inançları veya duygularını sömürmektir." diyen CHP Genel Başkanı'ndan ezber bozan bir çıkış geldi. Günlerdir Türkiye onu tartışıyor.
Kabul etmek gerekir ki Kılıçdaroğlu'nun ekibi iyi çalışıyor.
Gündemi belirliyor olmaları başlı başına bir iletişim başarısıdır.
Helalleşme çıkışı da günlerdir tartışılıyor.
1915 Çanakkale Köprüsü gibi dev bir projenin tamamlanıyor olması bile helalleşme tartışmalarının gölgesinde kaldı.
Algı böyle bir şey.
Helalleşeceği kesimleri sayarken büyük bir çelişki içinde olmasına rağmen, Yasin Börü gibi, Diyarbakır anneleri gibi PKK'yı rahatsız edecek kesimler bulunmamasına rağmen itiraf etmeliyiz ki cesur bir çıkıştı!
CHP Genel Başkanı için gerçekten cesur bir çıkıştı. Çünkü başta kendi partisinin içinden homurdanmalar duyulmaya başladı. Homurtunun ötesinde açıkça itiraz sesleri yükseldi.
Muhafazakâr kesime uzatılan bu zeytin dalı, alıcı bulur mu onu ilerde göreceğiz ancak bu çıkışın en önemli ayağınıninandırıcılık olduğunu hatırlatmak isterim.
Neler olduğunu açıklamasa da partisinin derin yaralar açtığını itiraf etmesi bence fevkalade önemlidir. Daha da önemlisi derin yaralar açan sistemi temizlediğini açıklamasıdır!
İşin garibi başta Baykal ekibi olmak üzere partisinden küstürdüklerinden hiç bahsetmiyor
2010'dan beri muhafazakâr kesime karşı söylemedik söz yapılmadık hakaret bırakmayan Kılıçdaroğlu'nun seçimlere 18 ay kala böyle bir çıkış yapması inandırıcılığına gölge düşürmektedir.
Aslında benzer bir açılımı İsmet İnönü de yapmıştı. Muhafazakâr seçmeni kazanabilmek için ezber bozan çıkışlar yapmıştı.
1950 seçimlerini kaybetmemek için aynı CHP 15 Ocak 1949'da İstanbul ve Ankara'da olmak üzere İmam-Hatip Kursu adıyla on aylık bir öğretim kurumu açmıştı.
4 Haziran 1949 tarihinde Ankara Üniversitesi'ne bağlı İlâhiyat Fakültesi kurulmuş, fakülte 21 Kasım 1949'da öğretime başlamıştı.
Ayrıca muhafazakâr tabanın tepkisini dindirmek için 1950 seçimlerinden önce Mart ayında Polatlı'da yaptığı seçim konuşmasında CHP'nin altı okunu anayasadan çıkartabileceklerini ilan etmişti.
Ancak millet bunların hiçbirine kanmamış ve CHP'yi sandığa gömmüştü.
Aynı şeyi şimdi Kılıçdaroğlu yapıyor.
Düne kadar Gezi'ye destek veren, başörtüsü yasağını kaldıran kanunu AYM'ye götüren, Ayasofya'nın ibadete açılışına itiraz eden, Taksim'e cami yapılmasına karşı çıkan, PKK ile mücadele amaçlı tezkereye hayır diyen, HDP ile gizli ortaklık kuran ve FETÖ'ye kol kanat geren CHP'nin helalleşme açılımına millet ne kadar destek verecek göreceğiz.
Ancak öyle anlaşılıyor ki birileri(!) Kılıçdaroğlu'nu ikna etmiş ve ona güçlü bir destek vermişler ki çok iştahlı görünüyor.
Planları tutar mı bilmem ama bana göre Kılıçdaroğlu'nu ciddi biçimde hazırlıyorlar ve profesyonelce adımlar atıyorlar!
Helalleşme çıkışı da seçimlere yönelik geçici taktik olarak o hazırlığın tezahürü gibi duruyor.
Çünkü helalleşmeye inanmayan biri varsa o da bizzat Kılıçdaroğlu'nun kendisidir.
Çünkü geçen sene Mayıs ayında Başkan Erdoğan esnaftan helallik dilerken, "Bırak kardeşim sen helalleşmeyi!.. Neyin helalleşmesi?.. Helalleşme olayı sadece ve sadece insanları avutmak amacıyla veya insanların inançları veya duygularını sömürmek amacıyla... Onların yaşadıkları sıkıntıları nasıl unutturabiliriz, öyle bir çaba... Bu beyhude bir çabadır... Biz hakkımızı helal etmiyoruz!" diyen bizzat Kılıçdaroğlu'dur.
Evet helalleşme açılımı bir aldatmacadan ibarettir.
Bununla birlikte seçim yatırımı olarak kullanmış olsa da artık bu ülkede muhafazakârlara rağmen iktidar olunamayacağını kavramış olan Kılıçdaroğlu'nu tebrik etmek gerekir.
Tabii bu çıkışın en önemli sonucu ise Kılıçdaroğlu'nun tartışmasız cumhurbaşkanı adayı olduğudur.
Muhalefetin lokomotifi olan CHP genel başkanının cumhurbaşkanı adayı olması kadar da normal bir durum yoktur.