Fenerbahçe, maçın daha 11. dakikasında Salih’in mükemmel golüyle öne geçtikten sonra Antalyaspor oyuna ağırlığını koyup, çok adamla Fenerbahçe’nin üstüne geldi. Fenerbahçe takım olarak yorgun görüntüler sergilerken, Antalyaspor adına Tita ilk önce çok önemli bir golü kaçırdı ardından çok güzel de bir gole imza attı.
Emre’nin sakatlanıp, oyun dışı kalması Fenerbahçe’nin oyun tarzında düşüş olmasına sebep oldu. İlk 45’te orta sahaya ağırlığını koyan Antalyaspor gözükürken, Fenerbahçe Caner’le bir korner atışında ön direkte bulunan Gökhan Gönül’ün topu arka tarafa doğru aşırıp, bu aşırılan topa da Sow’un kafasıyla Fenerbahçe bir kez daha öne geçti ve ilk devre tamamlanmış oldu.
Biz Fenerbahçe’nin çift santrfor oynadığı zaman daha iyi futbol sergilediğini daha çok adamla hücuma ağırlığını koyan ve pozisyonlar üreten olarak görüyorduk. Webo yok, tek santrforla oynamaya alışık olan Aykut Kocaman bu maçta kendi oyun kurgusunu sahaya yansıttı.
İkinci yarı Fenerbahçe’de Kuyt’ın bir topunun direkten dönmesi Sow’un da kaleciyle karşı karşıya kalarak kaçırdığı yüzde 100’lük gol pozisyonuyla şanssızlıkla, beceriksizliğin birleştiğini izledik. Fenerbahçe ikinci yarıda biraz daha hareketli gözüktü. Antalyaspor ise temposunda düşüş gösterirken, Fenerbahçe bu zorlu deplasmandan attığı gollerle 3 puanı kazanan oldu. Böylesine üste maçları, maç trafiğindeki Fenerbahçe’ye ‘helal olsun’ diyorum. Fenerbahçe’nin bir gün sonra maç oynama isteğine Abdullah Avcı’nın gereksiz bir şekilde elinin tersiyle itmesine de anlam veremedik. Bu maçı Fenerbahçe kaybeden olsaydı, Fenerbahçe’de ilk mazeretlerin sığınılacak hedef Abdullah Avcı olurdu.
Fenerbahçe’nin kadrosundaki yabancı oyuncular kendi milli takımlarına 1 gün sonra gidebiliyorsa, neden bizim milli takım futbolcularımıza aynı hoşgörülü bakış, Futbol Federasyonu ve Abdullah Avcı tarafından gösterilmemiştir? Açıkçası, Fenerbahçe’ye karşı yapılan bu tavrı manidar ve haksız buluyorum.