Geçtiğimiz hafta ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı'nın (USAID)web sayfasına erişim durdu. Trump başkanlığının daha 7. gününde dış yardımları durduracaklarını söylemişti. Dışişleri Bakanı Rubio'nun talimatıyla ajansın 600 çalışanı kendi bilgisayar sistemlerine erişemedi ve kurum birdenbire kilitlendi. 10 bin çalışanı bulunan USAID'in misyonu kağıt üzerinde bizim TİKA gibi kalkınma destekleri veriyor ancak burada işin içinde başka hesaplar var.
1961 yılında Başkan Kennedy tarafından kurulan kalkınma ajansı gelişmekte olan ülkelere sağlık, eğitim, yoksullukla mücadele, çevre gibi başlıklarda destek oluyor. Ama en önemli yardımlarından biri "demokratik reformları teşvik etmek."
Demokrasi, ABD'nin Soğuk Savaş döneminde, dünyanın zıt kamplara ayrıldığı yıllarda öne çıkardığı bir kavram. ABD, Demir Perde ülkelerini demokrasi dışı diye tanımlarken kendi dairesindeki ülkelerde demokrasi üzerinden hegemonya kuruyordu.
Soğuk Savaş devrinde yaygınlaşan ama 1990 sonrasında da devam eden alışkanlıklar var elbette. Zaman zaman halk iradesini kontrol altına almak için matbuat kalemlerine ve siyasetçilere yapılan yardımlar bu kapsamda değerlendirilmeli. Bazı ülkelerde dış yardımlar doğrudan hükümet politikalarına yön verirken tersine bir anlayış hakim olduğunda devreye askeri müdahaleler giriyordu.
Öne çıkarılacak bir yazar, gazeteci, sporcu, şarkıcı veya parlak siyasetçi bu mali yardımlar sayesinde halkın gündemine oturuyordu.
Amerikan dış politikasının en önemli enstrümanlarından biri olan dış yardımlar yumuşak güç politikaları bağlamında birçok ülkede etkili oldu. Trump ve Elon Musk'ın usûlen keskin tavır koyduğu bu yardımların geçmişe dair detayları paylaşılacak mı bilmiyoruz. Ancak Afrika, Uzak Asya, Latin Amerika, Orta Doğu, Doğu Avrupa gibi birçok sahada bu yardımlar özellikle toplum önderleri, ideolojik ve dini gruplar, gazete patronları, işadamları , politikacılar, STK'lar aracılığıyla ülkelerin kaderini belirleyen bir etkiye sahip oldu.
Gürcistan, Ukrayna, Sırbistan gibi pek çok ülkede George Soros'la birlikte hareket ettiği görülen USAID renkli devrimleri seviyor ve yerleşik değerleri hedef alarak LGBT hareketlerini destekliyor. Internews 100 ülkede 20bin gazeteci ağına sahip büyük bir organizasyon. USAID ve Soros hakimiyetindeki yapıya 470 milyon dolarlık bir bütçe ayrılıyor. Kimseyi suçlayacak hedef gösterecek halimiz yok ancak bizim medyayı dikkatle takip edenler hangi mecranın nasıl fonlandığını gayet net göreceklerdir.
Trump, dış yardımların vergi veren Amerikalıların cebinden çıktığını söyleyerek popülist bir yaklaşım sergiliyor. Amerikalıların parasını başka ülkelerdeki Amerikancılara yedirmeyecek ama yumuşak güç enstrümanları yerine mali yaptırımlar, gümrük duvarları ve hatta sert güç kullanarak tahsilat yapmaya devam edecek.
Washington'da yerleşik düzenle Trump'ın "yöntem" kavgası giderek büyüyecek. Bakalım bu savaşı kim kazanacak?