Karmaşa. Evet, Türk Silahları Kuvvetleri’ne ilişkin olarak duygularımın tam olarak karşılığı bir çelişkili duyguların, gelgitler arasında bir sıkışmışlık, öfke, merhamet, kızgınlık, gülümseme ve gülmek arasındaki bir karmaşa.
Gülüyorum. TSK’nın resmi internet sitesindeki tuhaf “TSK, vücut yapısı düzgün, fiziği kusursuz, 1.60 boyunda 48 kiloda en fazla 25 yaşında kadın çellist ve viyolonist alacaktır’ ilanını görünce Cem Yılmaz şovuna gitmiş kadar oluyorum.
Üzülüyorum. Türkiye darbeci geçmişiyle yüzleşip darbelerin hayatta olan aktörlerini yargı önüne çıkartırken, sivil postallılar günlerini gün ederken sabahları ‘darbeci paşalar gözaltına’ alındılar haberlerini izlediğimde ‘ama bu adaletsizlik’ diyerek içim acıyor.
Acıyorum. 28 Şubat’ta adına ‘post-modern’ dedikleri darbeyle dindarlara dünyayı dar eden paşaların ‘gözaltına alındıkları sorguda dahi beş vakit namazlarını ihmal etmediler’ haberlerini görünce ‘vay be vay be’ demekten kendimi alamıyorum.
Sinirleniyorum. Bir taraftan darbe planları yapıp diğer taraftan gözümüzün içine baka baka ‘bunlar kağıt parçası, lav değil boru’ diyerek sallanan parmakları görünce derinden bir la havle çekiyorum.
Korkuyorum. Şeytana dahi papucu tersinden giydirecek ‘plan belgelerini’ gördükçe ne yalan söyleyeyim korkuyorum. Bir taraftan AK Parti’yi bitirme planında yer alan ‘Hayrunnisa Gül ile Emine Erdoğan’ın küçük düşürülmesi, aşağılayıcı yazılar yazılması, İHL mezunu bazı kadınların AKP aleyhine konuşturulması...’ gibi çarpıcı iddiaların yer aldığı 26 madde aklıma geliyor dehşete düşüyorum.
Gülümsüyorum. Genelkurmay’ın bütün bunları yaparken yine 2007 yılında ‘toplumun dindar yapısı’ göz önünde bulundurularak ‘TSK’nın din düşmanı olmadığı algısını oluşturmak’ için yaptığı ‘propaganda planı’nda (Taraf gazetesi, 4 Mart 2013) yer alan maddelere bakıyorum gerçekten acı acı gülümsüyorum.
Askerin din düşmanı olmadığını göstermek için ‘Üst düzey olmayan askeri personelin kalabalık kitleler halinde namaza gitmesi, görünür yerlerde paşaların kurban kesmesi, anneler gününde başörtülü şehit ailelerin katılacağı etkinlikler yapılması, televizyonlarda TSK ve Din konulu tartışmalar yaptırılması, bir teğmenin başörtülü annesinin görüntülerinin televizyonlara verilmesi’ gibi eylemler öngörülüyor.
Aslında ‘plan dahilinde’ değil de normalde olması gereken şeyler değil mi?
Necdet Özel’in Genelkurmay Başkanlığı’na gelmesinden sonra TSK içerisinde birazcık olsun bizleri rahatlatacak değişimler yaşanıyor ancak ‘sütten dilimiz hatta ciğerimiz yanmış bir toplum’ olarak temkini elden bırakmamak gerektiğini düşünüyorum.
TSK içinde ciddi bir değişim yaşanıp yaşanmadığından tam emin değilim. Genelkurmay başkanının değişmiş olması, siyasete ve milli iradeye karşı saygılı davranması, dine ve dindarlara sıcak mesajlar vermesi, temel hak ve hürriyetler açısından makul bir çizgiye sahip olması TSK’nın genel algısının değiştiği biçiminde yorumlanabilir mi bilmiyorum.
Madalyonun öteki yüzüne baktığımda ise Genelkurmay Başkanı Necdet Özel yayınlanan bu planı olumluya çevirebilir mesela...
Gerçekten de kamuoyunda özellikle dindarlar arasında askerlik mesleğine karşı inanılmaz bir sempati varken, peygamber mesleği olarak kabul edilirken; bugüne kadar yaşananların etkisiyle askerlere karşı bir antipati içinde olduğunu biliyoruz.
TSK’nın bu konuda ciddi adımlar atması gerekiyor. Ama bir plan dahilinde değil, samimice, içinden gelerek, bunun doğal bir hak olduğuna inanarak.
Hala bu ülkede eşin başörtülü olması askeri kariyer açısından bir sorun. Hala bu ülkede imam hatip lisesi mezunları askeri okullara giremiyor. Eskiden babası sakallı, annesi başörtülü fotoğraf veren öğrencilerin de askeri okullara giremediğini biliyoruz. Şimdi nasıl takip etmedim. Hala kışlalara askerler başörtülü anneleri ile gitmekte en azından çekiniyorlar. Kimbilir belki askeri okulların müfredatında irtica iç düşman olarak tanımlanmaya devam ediyordur.
TSK bu konuda ciddi bir PR yapması gerekiyor. Bütün bu hukuksuzlukları, antipatik uygulamaları ortadan kaldıran düzenlemeler yapmalı ve bunu kamuoyu ile paylaşmalı. Kışlalardaki mescidlerin dizaynından, dini açıdan özel günlerdeki etkinliklere izin verilmesine, isteyen erlere Kuran-ı Kerim okumanın öğretilmesine değin bir dizi jest fena olmaz mesela.
Hazır bu eylem planı ortaya çıkmışken, eski kafadaki askerler dahi bunu planlamışken, yeni TSK komuta kademesi bu türden güzel jestler yapabilir.
Hiç de fena bir uygulama planı değil, ne dersiniz.