İki takımın amaçları farklıydı ama, amaçlarına götürecek değer aynı idi. Maçı kazanmaları gerekiyordu. Biri ligde kalmak biri ligi ikinci bitirmek isteğindeydi. Üç haftadır maçlarını kazanan Kayserispor’un yitireceği çok şey yok gibi düşünüp cesur davranması ve maçı özellikle geri düştüğü ikinci yarıda riske etmesi doğaldı. Beşiktaş risk oyunu oynayamazdı. Bu gerçeğin ışığında tedirgin bir yapıda girişti mücadeleye.
Biliç’in rakibi üstüne çekip hücuma boş alan açmak amaçlı bir oyun ilkesi var. Kağıt üzerinde buna katılmak olası. Ancak Beşiktaş topu çevirmesine çeviriyor da iyi zamanlama ile hücuma atmada beceri gösteremiyor. Çünkü öndeki adamlar boş alan yaratma ve kullanma koşularını yapamıyor... Ve birinci bölgede ya da az önünde topu oyalamak, rakibe topu kaptığı anda gol pozisyonu yakalamak gibi bir olanak tanıyor. Beşiktaş’ın çok sakatla oynamak gibi bir özrü de var. Ancak bunun yanı sıra topu oyuna sokma cesareti ve kalitesi düşük. Cerasetin kırıklığına neden olan, orta alanda kalabalık bulunabilme ilkesi. Buradan önde çoğalmayı başaramıyorlar. İsmail’i uzun aradan sonra ilk onbire koyup, Motta’yı öne çıkararak hücum hızını ve kenar ortalarının artmasını amaçlayan Biliç bu planında çok başarılı olamadı. Çünkü takımın ortalama temposu düşüktü. Hücuma topluca hızlı gidemediler. Oyunun ilk yarıdaki akışı Kayseri savunmasını çabukluğun açacağını göstermesine karşın hızlanamadı Beşiktaş. Ama golünü Almeida ve Olcay’ın çabuk düşünüp çabuk uygulaması ile buldu.
Yedi sakat yetmiyor gibi yeni bir joker olan Necip’in de ilk yarı sonunda sakatlanması, idmansız Oğuzhan’ın orta alana girmesine ve Atiba’nın sağ beke çekilmesine neden oldu. Bu değişiklik ve Jones’un yorulması Kayseri’nin orta alan üstünlüğünü ele almasına neden oldu. Oğuzhan’nın enerjisi yetersizdi, ancak futbol aklı ve onu kullanması çok yerindeydi. İkinci golü, Olcay ve Almeida’nın iki yanındaki koşularını da değerlendirip çok usta bir vuruşla attı. Yarışın geri kalanı için zinde bir Oğuzhan’a çok ihtiyacı var Beşiktaş’ın...