ABD’deki İsrail uzantılarının Türkiye’nin Güneydoğusu’nu kapsayan bir Kürt devleti peşinde olduğu su götürmez bir gerçektir. Ancak Türkiye’yi parçalama senaryoları salt Güneydoğu’yla sınırlı değildir. Hesapta tüm Türkiye’yi kapsayan bir federasyon modeli durmaktadır. Federasyonun bir adım ötesiyse tam anlamıyla bir dağılmadır.
ABD Dışişleri Bakanlığının uzun dönem politikalarına yön veren İstihbarat ve Araştırma Bölümü’nün (INR) CIA’yla ortak hazırladığı, “ÇOK GİZLİ” damgalı rapor Yunan İstihbarat Birimi KYP’ye yakınlığıyla bilinen Stohos gazetesinde yayınlandı. Rapor Türkiye’nin Kürt sorununun çözmek için federasyondan başka çaresi olmadığını vurguluyordu. Federasyonlaşmış Türkiye’de uluslararası kimliğe sahip olacak, nüfusu 10 milyonu geçmeyecek İstanbul Federasyonu çok etkili bir konuma yerleştirilecekti.
Stohos Gazetesi’nde yayınlanan haberin başlığıysa ilginçti: “Türkiye’nin bölgesel bir güç olmaması için tek çözüm: FEDERASYON!” Haber şöyle devam ediyordu: “Türkiye Cumhuriyeti, Yugoslavya modelinde olduğunca Federasyona dönüştürülecek. Federasyon tasarısının ana unsuruysa Kürtler!”
Dış Politika konularında uzman gazeteci Özcan Buze “İstanbul’un başkent olmamasıyla federasyon tasarısı daha kolay gerçekleşebilir” diyor. “Eğer İstanbul başkent olsa ülkenin geri kalanını koparmak hiç de kolay olmayacak. İstanbul’un özel statüye sahip bir devletçiğe (eyalete, kantona) dönüşmesini birçok ülke destekleyecektir. Örneğin Yunanistan gerek ulusalcı gerekse dini nedenlerle bu formülün en büyük destekçisi olacaktır. Hele de ABD ‘İstanbul’u Güney Avrupa, Orta Doğu hatta Afrika’nın finans merkezi yapacağız’ dedi mi, İstanbul sermayesi özel statüyü de, İstanbul’un Türkiye Cumhuriyeti’nden bağımsızlığını da hemen kabullenir.”
Ancak üzerinde nedense durulmayan, Türkiye’nin orta ve alt gelir grupları üzerinde çok büyük etkisi tartışılmaz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve TSK’nın sergileyeceği duruştur. Ayrıca Anadolu sermayesinin bu bölünmeye sıcak bakmayacağı da kesindir. Dahası “Kürtler” diyerek cumhuriyetin Kürt kökenli yurttaşlarını aynı kefeye koymak da mümkün değildir ve Kürtlerin çok büyük bir bölümü ülkenin parçalanmasına karşı çıkacaktır, çıkmaktadır da.
Stohos Gazetesinde yayınlanan raporu hazırlayanların başında İsrail bağlantısı kanıtlanmış, Yahudi Geroge Harris var. Harris ABD Dışişleri Bakanlığı Türkiye Masası sorumlusu. Raporda imzası olan bir başka kişiyse Türkiye eski Büyük Elçisi Morton Abramowitz. Washington çevreleri, Harris-Abramowitz ikilisinin her fırsatta Türkiye’nin bölüneceğini gündeme getirdiklerini söylüyor.
Kürt sorununun gerçek mimarı
Abramowitz, ABD’nin Türkiye eski Büyük Elçisi, CIA, FBI, SIA, DIA gibi ABD istihbarat birimleri arasında koordinasyonu sağlayan kişidir. Aynı zamanda Committe 208’in de üyesi. Bu komite ABD’nin üçüncü dünya ülkelerindeki eylemlerini yakından izliyor. Darbe yanlıları ya da terör örgütleriyle ilişki kuruyor, onlara maddi destek sağlıyor. Şimdilerdeyse İran, Irak ve Türkiye’deki Kürt ayrılıkçı hareketine yön veriyor, eksiklerini gideriyor, gerek ABD gerekse de İsrail üzerinden.
Abramowitz, Haziran 1994’te bir toplantı düzenledi. Bu toplantıya bazı milletvekillerinin yanı sıra PKK terör örgütünün temsilcileri de çağrılmıştı. Milletvekilleri PKK’lıların geleceğini bilmiyorlardı. Bu “raslantı” Türkiye Cumhuriyeti’yle PKK arasında “müzakerelerin” başlangıcı olacaktı. Yani Abramowitz gibi Türk dostu (?!) MOSSAD ajanlarının arabulucuğuyla Türkiye-PKK’yla masaya oturacak, Güneydoğu Anadolu’yu terk etmeye zorlanacak böylece de Türkiye topraklarını da içine alacak Kürt devletinin temeli atılacaktı. PKK’lıların geleceğini öğrenen Türk milletvekilleri Washington’a gitmeyince toplantı iptal edildi. ABD’nin niyeti bellidir. “Büyük ağabey” ve “uzlaştırıcı” rolü oynayarak Türkiye’nin bölünmesine çanak tutmaktır. Abramowitz gibi İsrail-MOSSAD beyin takımının görevi İsrail’in Vadedilmiş Topraklarının Kuzey sınırını, yani Fırat’ın doğusunu İsrail egemenliğine açmaktır.
Günümüzde gerek yurt dışında gerekse de yurtta Tayyip Erdoğan’ın hedefe oturtulmasının, akıl almaz saldırılara maruz kalmasının en büyük nedeni Tel Aviv’in Vadedilmiş Topraklar hayalinin karşısındaki en büyük engel olarak görülmesidir. “Eğer Erdoğan federasyona evet demiş olsaydı bugün en büyük destekçisi yurt içinde Fehtullah cemaati, yurt dışındaysa ABD, İsrail ve İkinci Dünya Savaşı süresince uyguladığı Yahudi soykırımı ayıbından hala kurtulamayan, bu yüzden de İsrail’in her yaptığına ses çıkaramayan Almanya olacaktı. ABD’de Erdoğan yılın adamı seçilir belki de Nobel Barış Ödülü alması sağlanırdı “diyenler yanlış mı düşünüyorlar dersiniz!! Hele bir düşünün...