Salı akşamı bir konferans vesilesi ile İzmit’te idim. Konu bambaşka idi, ama özel sohbetlerde iş dönüp dolaşıp o mevzuya geliyor. Geliyor çünkü, memleketin her yanında konuşulan en yakıcı mesele o.
Cevaplamakta en zorlandığım soru şu oldu:
- Peki Hizmet Hareketinin hedefi ne, nereye varılmak isteniyor?
Buna verdiğim cevaplar var kuşkusuz, ama bu cevapların hiçbirisi Hizmet için “makul hedef” niteliği taşımadığı için onları seslendirmekte de zorlanıyorum.
Diyelim;
- Tayyip Erdoğan’ı yıkmak, gibi bir cevap bulduk.
Hemen soru geliyor:
- Neden ki?
Cevap arıyorsunuz, ortaya konan cevapların her biri diğerinden absürd görünüyor. “Neden ki” ye mesela CHP’nin, MHP’nin cevapları olabilir, onlar siyasi partilerdir ve zaten muhalefettedirler, sade bir vatandaşın da cevabı olabilir, çünkü siyasi iktidar sizi şu veya bu konuda rahatsız etmiş olabilir, ama bazen düşünce çizgileri farklı onbinlerce insandan oluşan bir “Camia”yı, tamamen siyasi bir söylemin peşinde manipüle etmek, o Camia için bile “makul” gelmiyor. Çünkü böyle bir “hedef”te bu onbinlerce insanı buluşturamadığınız zaman, içe yönelik bir çöküşün gerçekleşmesi kaçınılmaz.
Şu an gelinen noktada “fişleme, kıyım” gibi temalardan yola çıkarak gelişen “savunma” söylemi ile bir “Tayyip Erdoğan aleyhtarlığı” oluşturuluyor. Ama belli ki “muhalefet” orada başlamadı, ama oraya gelindi. İlk başta ortaya çıkan “Erdoğan nefreti”nin “anlaşılabilir” sebebi? Evet, işte bu yok.
“Neden ki?” den sonra ikinci soru soruluyor halk nezdinde:
- Tayyip Erdoğan’ı yıkınca ne olacak?
Ve devamı:
- Erdoğan yıkılınca nasıl bir siyasi durum ortaya çıkacak?
Hemen diğer soru:
- Camianın ortaya çıkacak siyasi durumdan kazancı ne olacak?
Camia nezdinde bütün bu soruların verilmiş bir cevabı var mıdır, bilmiyorum. Bu sorular, Camia’nın siyasi bir aktör haline geldiğini de gösteriyor. Camia, tam da bunu istiyor mu, onu da bilmiyorum. Camia, siyasi bir aktör olarak, “Tayyip Erdoğan’ı yıkma” misyonu ile bütünleşmeyi istiyor mu, onu da bilmiyorum. Ama ortaya çıkan görüntünün, bundan başkası olmadığı, hatta şu anda gerçekten siyaset yapmak üzere organize olan partilerin, Camia’nın muhalefetine sadece malzeme haline geldiği çok açıktır.
En son sorunun cevabı “Eğer Camia için çok daha elverişli bir sonuç ortaya çıkacaksa...” diye başlayarak verilebilir.
- Acaba Camia için ortaya çıkacak en elverişli sonuç nedir?
- Bir CHP iktidarı mıdır? O mümkün müdür?
- Bir CHP - MHP koalisyonu mudur? O mümkün müdür?
- Bir Erdoğansız AK Parti formülü müdür? O nasıl ve kiminle mümkün olacaktır?
- Bir siyasi kaos mudur? Camia, ortaya bir siyasi kaos çıkmayacağından emin midir?
Görüldüğü gibi Türkiye siyaseti için en hayati sorular Camia ekseninde gündeme getiriliyor.
En önce bu durum sorgulanabilir: Ne yani, bir sivil camia, nasıl böylesine bir siyasi merkez haline geliyor? Bu normal mi?
Camia şunu da söyleyebilir:
- Tayyip Erdoğan karşıtlığı, Camia ile ilgili bir konu değil. Biz onun Başbakanlığına, Türkiye’ye verilen zarar sebebiyle karşıyız. İşte, yolsuzluk, İran ile ilişkiler, İsrail ile Batı ile mesafeli duruş, siyasal İslam çizgisine dönüş, otokratik yöneliş vs...
Bunlar da, Camia’yı siyasi odak haline getirecek bir duruşu ortaya koyar. O zaman da, size “Camia olmaktan çıkın, siyasi parti olun, halkın huzurunda ve sandıkta hesaplaşalım” cevabı verilir. Hele, devlet içindeki uzantılarınızı, iktidardaki siyasi partiye rağmen devlet politikalarını biçimlendirme istikametinde kullanırsanız, “Neden davul benim sırtımda, tokmak senin elinde olsun” mukabelesi ile karşılaşırsınız.
Ya deve olacaksın ya kuş. Uçmak gerektiğinde deve, yük taşımak gerektiğinde kuş olunamaz.
Camia, şu anda, gerçekten kritik bir noktaya getirilmiş bulunuyor.
“Tayyip Erdoğan’ı deviremezseniz...” diye yazdığım yazı bir çıkmazı gösteriyordu, şimdi “Tayyip Erdoğan’ı devirdiğinizde...” ihtimali, Camia adına bir başka çıkmazı ortaya koyuyor.
İşte Anadolu’daki insanlar, bütün bunları dikkate alarak “Camia ne yapmak istiyor?” sorusunu soruyor. Ben cevap veremiyorum, bir cevabı olan varsa beri gelsin.