Mesele döndü dolaştı ilk üç madde konusuna geldi yine... Tüm konuşulanların bu minvalde ilerlemesi, ihtiyacımız olan tartışmayı yapmamızı engelliyor. Böyle olunca da "değiştirilemez maddeler rejimi" genişliyor farkında olmadan... Kimsenin ilk dört maddenin değişmesi yönünde bir gündemi yok. Çok net. Ama mesele bir türlü bu "dar alandan" da çıkmıyor. Çok ilginç.
İHTİYACIMIZ OLAN NE?
Bence mevzuat anlamında en sorunlu metinlerden biri Anayasamızdır. Bugün yargı ve siyaset alanında baş gösteren sorunların birçoğunun temelinde, bu metindeki muğlaklık yatar. Bireysel Başvuru kararlarının mahiyeti, temel hakların kısıtlanma kriterleri, teröre dair bazı ifadelerin "özgürlük kapsamında" değerlendirilmesi, kültürel hakların çerçevesi, yurttaşın yasama ve yürütme faaliyetlerine sürdürülebilir katılımının bulunmaması ve sayabileceğimiz birçok hususun tartışma konusu olmasının altında bu gerçek var.
AHENKSİZ BİR METİN
Bu konuda "şöyle olmalı" şeklinde bir yargı ortaya koymadan, yazım tekniği ve konuşulan birçok ifadenin dayanağının bulunmaması cihetine dikkat çekmek için belirtiyorum bunları. Ortada bir imkân var. Ama biz meseleyi odağının dışında tartışmaya gösterdiğimiz gayreti, esas meseleyi konuşmaya taşıyamıyoruz. Tüm değişikliklere rağmen özellikle "temel haklar" yönünde nitelikli bir yazıma ihtiyaç duyuyoruz. Şayet bu yapılmazsa bugün yapılan tartışmalar aynen gelecek yüzyıla da taşınacak. Bu yükümlülük, Meclis'tedir!
HERKES FİKRİNİ SÖYLEMELİ
Anayasa yapım süreçleri çetin geçer. Zira devletin en temel metnini yazmak ve bunda yüksek memnuniyet sağlamak zordur. Anayasa, Meclis'te kabul edilir. Meclisteki siyasi partilerin uzlaşması ve son halini vermesi kadar doğal bir durum yoktur. Ancak bu "yeter şart" olmadığı gibi üretilen metin "mükemmel" bile olsa bir biçimde "meşruiyet" alanı daralmış sayılır. İyinin de iyisi bir metin için çok konuşmak ve kitlelerin bakış açısına vakıf olmak gerekiyor. Her kesimin kendince önemli bulduğu durumları yazım sürecinde ileri sürebilecekleri bir yaklaşım önemli.
MECLİS'İN DIŞI DA İŞİN İÇİNDE OLMALI
Biliyoruz ki iyi anayasalar meclis dışı unsurların da geniş katılımıyla yazılanlardır. Anayasa yapım sürecinin tabanı ne kadar geniş olursa o kadar doğru metin üretilmiş olur... Herkesin her konuyu bilmesi beklenemez. Ama odalara, barolara, sivil topluma, akademiye "bildiği" alanda katkı sunma imkânı sağlamak gerekir. Toplumda "doğruyu arayan" tartışma kanallarını tahkim etmek şart.
BEŞ NOKTA ÖNEMLİ...
Anayasa yapım sürecinde şu beş yaklaşım çok önemli bence.
İlk olarak; kimsenin niyetini okumadan, önerisini dinlemek gerekiyor. İtirazlarımızı "varsayılan niyet üzerinden" geliştirmemeliyiz.
İkincisi; zihin dünyamız için olduğu gibi hukuk için de kavramlar önemlidir. Bu durum, anayasa olunca daha da önem kazanır. Bu nedenle "muğlak" kavramlardan kaçınmak gerekiyor. Uygulamaya bakarak bir daha sorun çıkmaması için hangi kavramların ne anlama geldiğinin tanımlanmasında yarar var.
Üçüncü durum ise şöyledir: Hukuk adı altında bize ihraç edilen meselelere kendi rengimizi katmak zorundayız. Bize "cinsiyet eşitliği" olarak gelen paketin altındakileri yıllar sonra gördük. Bu ve benzer konulara set çekmek gerekiyor. Bu toplumun yapısında ne varsa o "hukuk" olmalıdır.
Dördüncüsü ise Anayasa'nın "yorumlanma" biçimlerine dair çerçevenin çizileceği bir maddenin olması ve burada yorum ilkelerinin net biçimde sunulması gerekir. Misal, "laiklik, kimsenin temel haklardan faydalanmasını engelleyecek biçimde yorumlanamaz" gibi.
Ve son olarak Güncel konuların Anayasa'da yer alması gerekiyor: İnfaz, internet, iklim, kent, deprem ve diğerleri...