16 Nisan referandumu öncesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gerçekleştirdiği geziler çerçevesinde Şanlıurfa’ya gitmiştim. Müthiş güzel bir güneşin altında onbinlerce kişi toplanmıştı ve Şanlıurfa’nın cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişe tam destek vereceğini miting alanına baktığım anda not etmiştim. Öyle de oldu.
Şimdi Şanlıurfa, bu kez Suruç ilçesi bir kez daha gündeme geldi. Acı bir olayla… Seçim coşkusunu trajediye çevirip, Urfalıların bu teveccühünü bir tereddüde dönüştürme girişimine. Ak Parti Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız ve beraberindekiler seçim çalışması yapmak üzere bir pasaja girdiklerinde HDP/PKK provokasyonuyla karşı karşıya kaldılar ve aralarında Yıldız’ın ağabeyi de olmak üzere 3 kişi hayatını kaybetti. HDP/PKK cephesinin otokratlığına, terörüne kurban edildiler.
Şimdi muhalif medyada zikredilen yalanlara ve manipülasyonlara bir yanıt verelim:
1- Öncelikle saldırı, AK Parti vekilinin bir dükkana değil, pasaja girmesinin engellenmesi amacıyla yapılıyor. Yani bir “Ali kıran, baş kesen”, TBMM’nin bir üyesine, bir önceki sandıkta ezici bir destek almış olan bir siyasetin temsilcisine, halka açık bir alana “giremezsin” diyor.
2- AK Parti heyetine yönelik olayda kullanılan silah, günler öncesinden o bölgeye getirilmiş.
3- Uzun bir süredir aynı vekil, PKK’nın ölüm listesinde.
Kurtarılmış bölge, hendek siyaseti gibi özlemler, halkın engeliyle karşılaştı ve gerçekleşemeden tarihe gömüldü geçtiğimiz yıllarda.
Ama görülüyor ki, HDP/PKK zihniyeti yeni kurtarılmış bölgeler oluşturmak istiyor.
AK Parti’ye Urfalıların desteği nedeniyle de ilk hedef olarak bu partinin temsilcilerine yöneliyor. Üstelik şimdiye kadar defalarca kez saldırıda bulundular, yüzlerce siyasetçiyi terör saldırılarında katlettiler.
Muhalif basın da “çeşme başınacı Cihangir tayfası” da bu yoz siyasete payanda oluyor.
Neyse ki, Urfalılar da oyunu görüyor.