HDP’nin seçim beyannamesinde Kürtler için ne vaat ediliyor?
Hiçbir şey...
Sakın “Demokratik özerklik” demeyin, çünkü o talep Kürtler üzerinde PKK/HDP canibinin kurmaya çalıştığı silahlı baskı rejiminin adıdır.
HDP’nin PKK’nın silahları marifetiyle oluşturmak istediği baskıcı/faşizan bir iktidarın adına demokratik demek demokrasiye, özerklik demek özerkliğe çok büyük bir saygısızlık olur.
Kendinden farklı düşünen Kürdü imha edilmesi gereken bir düşman gibi gören bir anlayışın gerçekte Kürtlükle de Kürtçülükle de bir alakasının olmadığını söylemek bile gereksiz.
HDP gerçekte bir kısım Kürtlerin oyunu alıyor olsa bile “Kürt Partisi” değildir.
HDP’nin Kürtleri baskılayan ve Kürtleri CHP’lileştirmek isteyen politikalarının malum beyaz Türkler tarafından alkışlanıyor olması HDP’nin gerçekte kimin partisi ve en önemlisi de kimlerin amacına hizmet eden bir parti olduğunu ayan beyan ortaya koyuyor.
Kürtlere dilediği partiye özgürce oy verme hakkını silahlı tehditle ortadan kaldıran HDP’nin demokratlık iddiası da Kürtlük iddiası da tam bir ironi.
Çelişkiye bakınız ki “Kürtlere özgürlük!” diyen HDP Kürtlerin özgürlüğünü tehditle ortadan kaldırıyor ve Kürtler üzerinde faşizan bir baskı rejimi kurmaya çalışıyor.
“Özgür birey” iddiası, sandık başına özgürce gidemeyen ve istediği partiye oy veremeyen bir birey duvarına çarpıp geri dönüyor.
CHP zihniyetinin Kürtlere yaptığının aynısını HDP yapıyor.
HDP’nin vaatleriyle CHP’ninki bir kalemden çıkmışa benziyor.
“Beyaz Türk'lerin” CHP’si ile “Beyaz Kürtler'in" HDP’si aynı vaatlerle aynı ortak düşmana, Ak Parti’ye karşı paralel çete ile birlikte savaşa sürülüyor.
HDP için “Kürtler'in CHP’si” dediğimizde kızanlar her iki partinin ortak taleplerine bakarak yeniden düşünsünler derim.
Kürtlerin HDP üzerinden sürüklenmek istedikleri yer Kürtlere tamamen zarar veren bir yerdir.
Kürtçe ezan ve ibadet
CHP’nin o faşizan devr-i iktidarında ezan Türkçeleştirildi. Türkçe ibadet gündeme getirildi.
Şimdi HDP aynı yoldan gidiyor. İbadetin dili üzerinden cehalete dayalı bir tartışmanın HDP tarafından gündemleştirilmesi manidardır.
CHP’nin “Türkçü” siyasaları nasıl ki Türklerin istediği bir şey değil idiyse, dahası ve en önemlisi reddettiği bir uygulama idiyse HDP’nin “Kürtçü” siyasaları da Kürtlerin kabul ettiği ve tasvip ettiği bir anlayış değildir.
CHP ile HDP’nin buluştuğu tek ortak nokta; Türkler ve Kürtler adına ama onlara rağmen onlara dayatmada bulunmayı zorunlu gören otoriter Jakoben laikçi-Baasçı bir anlayışa sahip olmalarıdır.
Hani Kürt sorunu nerede?
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Türkiye’de artık Kürt sorunu yoktur” dediğinde kıyamet kopartan ve Erdoğan’ı “Kürt inkarcısı” diye suçlayan HDP nedense Kürtler için somut hiç bir talepte bulunmuyor.
Kürt kimliğini inkar eden anlayıştan ve asimilasyondan bahsetmiyor. Ret inkar ve asimilasyonu 10 yıl öncesinde diline dolayan HDP bugün bundan bahsetmiyor. Kürt dilinin önündeki engellere değinmiyor. Kürtlerin karşılanmayan demokratik ve kültürel taleplerinin hiçbirine somut olarak girmiyor.
Sormak lazım: Şayet Kürt sorunu hala varlığını sürdürüyorsa ve Kürtlerin en temel demokratik ve kültürel hakları sağlanmamışsa HDP’nin bu sorunun somut çözümü üzerinden laf etmesi gerekmez miydi?
Silahsız çözüm yalanı
Paralel medya ve Doğan grubu HDP’yi allayıp pulluyor.
Hürriyet gazetesinin sürmanşetten “Her koşulda silahsız çözüm” diye HDP beyannamesine yer vermesi manidar.
HDP’nin silahsız çözüm istediğine dair bir algının paralel medya aracılığıyla da oluşturulmak istendiğine tanık oluyoruz.
HDP’nin silahtan nasıl nemalandığını ve silah marifetiyle haram oylar devşirmeye çalıştığını bile bile Fetanyahu ve Doğan grubunun bu yalan üzerinden HDP’yi şirin göstermeye çalışması kirli ittifakın boyutlarını gösteriyor.
Bu yalanın yazıldığı gün AK Parti’nin Batman’daki seçim bürosuna yapılan silahlı saldırıda bir genç yaşamını yitiriyor. Van’da Ak Parti otobüsleri tahrip ediliyor. Mardin’de ve başka illerde hakeza. PKK'nın silahlarını devreye sokan HDP sadece bölgede değil İstanbul gibi metropollerde de tehditlerini kaba kuvvete dönüştürmekte.
HDP’nin tıpkı Kandil gibi silahların bırakılmasına gerçekte karşı çıktığını herkes biliyor. Bugün AK Parti’ye karşı allayıp pulladıkları HDP eşbaşkanının 6-7 Ekim olaylarında onlarca masum insanımızın ölümünden mesul olduğunu nedense unutturmaya çalışıyorlar.
En önemlisi HDP’nin Kandil’in seçim öncesinde silahla oy devşirme ve Kürtleri baskılama politikasına destek verdiğini görmezlikten geliyorlar.
Kan ve gözyaşı
AK Parti’ye karşı kirli bir ittifakın parçası olarak kendini konumlandıran HDP’nin Kürtlere kan ve gözyaşından başka vereceği hiçbir şey yoktur.
HDP’nin Kürtler ve Kürtlük diye bir davasının olduğuna inananların aklına şaşarım.
HDP yeni Türkiye’nin öncüsü olması gereken Kürtleri, eski Türkiye’nin bilumum statükocu unsurlarının yedeğine düşürüyor.
Bunun Kürtler açısından nasıl bir ihanet projesi olduğu umarım vakit geçmeden anlaşılır. Yoksa çok yazık olur.