31 Mart seçimlerini en çok, CHP ile HDP’nin işbirliğinin aleniyete dökülmesi etkileyecek.
Bu işbirliği acaba CHP, İyi Parti ve Saadet Partisi tabanlarında şu anda nasıl bir etki yapıyor?
Önce şunu hatırlatalım. CHP-HDP işbirliğinin somut iki kanıtı var.
1. CHP, İstanbul’da ilçe adaylarını ve İzmir’de büyükşehir adayını açıklar açıklamaz HDP, İstanbul ve İzmir’de aday göstermeyeceklerini duyurdu.
2. HDP İzmir İl Eş Başkanı Kadir Baydur, hemen açıklama yaparak "Bizim çizdiğimiz profile en uygun adayın Tunç Soyer olduğunu söyleyebiliriz rahatlıkla… İlçe ilçe, mahalle mahalle gezerek CHP'li adayı destekleyeceğiz” dedi.
Aslında böyle somut iki kanıtın çok daha fazlası, bundan önceki yerel seçimlerde, 7 Haziran, 1 Kasım ve 24 Haziran genel seçimlerinde fazlasıyla var.
CHP ve HDP kol kola girdi. İyi Parti ve Saadet Partisi de yandan gelerek bu ikiliye destek veriyor. Ne İyi Parti yönetimi, ne de Saadet Partisi yönetimi, “biz HDP’in içinde olduğu bir ittifaktan yana olamayız” diye bir açıklama yapmadı.
Tam tersi, 12 Eylül darbe döneminin tetikçi hukukçusu ve işkencecisi Nurettin Soyer’in oğlunun CHP adaylığını savundular. Akşener ve Karamollaoğlu, “babadan oğula suç geçmez” dediler.
Halbuki Kılıçdaroğlu’nun da kullandığı bu argüman; oğul, babasının zulmüne, hukuksuzluklarına sahip çıkmadığı zaman geçerli olur. Tunç Soyer de, Kılıçdaroğlu da Nurettin Soyer’i, “devletin onurlu savcısı, demokrat hukukçu” diye övüyor, onunla gurur duyduklarını söylüyorlar.
(Sayın Karamollaoğlu Tunç Soyer’i, “Ebu Cehil'in oğlu Müslüman oldu. 'Senin baban böyleydi' diyebilir miyiz? Denmez.” çıkışı ile savunuyor.
Evet, Hz. İkrime, Ebu Cehil’in oğluydu. Ama inkârcılığı, zulmü, Müslüman düşmanlığı ile gurur duyduğu - tövbe haşa- görülmüş mü?
12 Eylül darbecilerinin yönetimine DEVLET demek ise akıl tutulması değilse, hala darbelere kol kanat germektir.
Öncelikle şunu belirtmeliyiz. Tabandakilerin bir bölümü, Erdoğan düşmanlığından dolayı, “Erdoğan gitsin isterse Türkiye batsın” hıncı, hiddeti içinde, parti yönetimlerinin peşinden gidiyor. Gözünü kin ve nefret bürümüş bu insanlara ne söyleseniz değişmez. Biz makul ve insaflı seçmenin tepkilerini anlamaya çalışalım.
CHP tabanı ne diyor?
Ben de makul pek çok CHP’li gibi düşünüyorum:
"PKK'nın mücadelesi ve amacı belli... Seçimler öncesi olağanlaştırılan ittifaklar, örtülü destekler adeta ihanet gibi. Ülke bütünlüğüne kast edenlerle kol kola yürünmez. Senin el verdiğin parti, ülkenin bütünlüğüne karşı ise terörü destekliyor ise orada zaten demokrasi söz konusu değildir. Bu kadar iç içe hareket etmek, kol kola yürümek CHP'nin köklerini inkâr etmek olur."
İYİ Parti tabanı ne diyor?
Benim de müşahede ettiğim düşünceler:
“Terör örgütünün siyasi uzantısı olan HDP'nin desteği karşısında İyi Parti Genel Merkezi sessiz kalarak bu desteği kabullendi. İP Genel Merkezi, partideki Türk milliyetçilerinin bu rahatsızlığını dikkate almadığı gibi Başbuğ Alparslan Türkeş'in idamını isteyen, 5 yıla yakın bir süre hapis cezasına çarptıran, ülkücüleri işkencelerden geçiren ve hapislerde çürüten Nurettin Soyer'in oğlu Tunç Soyer'in İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adaylığına da itiraz etmedi.”
Saadet Parti tabanı ne diyor?
Tabanı temsil eden bir çıkış yapabilen henüz yok. Ben kanaatimi 31 Mart akşamı söylemeyi düşünüyorum.