Son seçimlerde temel stratejisini “Kürdistan’da biz kazanacağız, Batı’da da AKP ve MHP’ye kaybettireceğiz” diye açıklayan HDP, elinde kalan son imkânları ve “altlarına koltuk verdiği” ortaklarını kaybetmemek için muhalefet partileri arasında tura başladı. Esenyurt parti binasının PKK bürosuna çevrildiğinin ortaya çıkmasının ardından utangaç bir sessizliğe gömülen “ortaklar” HDP atağıyla hattı yeniliyor.
İlk ziyaret Saadet Partisineydi, dün gerçekleşti. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan beraberindekilerle birlikte Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu makamında ziyaret etti ve çıkışta “Türkiye’nin demokrasiye ve adalete ihtiyacı var. İçeride Türkiye’nin meselelerini konuştuk” dedi.
O meseleler arasında PKK terörüyle mücadele ve siyasi alanın terör örgütlerinin tasallutundan temizlenmesi de var mıydı, bilmiyoruz.
Görüşme gündeminde seçim ittifakı olup olmadığı sorulunca “demokrasi ittifakı”na vurgu yapıyor sadece Buldan. Kandil’in talimatlandırdığı “demokrasi ittifakına”.
Görüşmenin ardından SP Genel Merkezi’nden yazılı bir açıklama yapıldı ve “Saadet Partisi son zamanlarda toplumsal kamplaşma ve kutuplaşmanın sona erdirilmesine dair çaba ve adımlardan memnuniyet duymaktadır. Ziyaretin uzlaşı ve hoşgörü iklimine katkıda bulunmasını temenni ediyoruz” denildi.
Sanki Türkiye HDP’nin uzantısı olduğu terör örgütüyle bir “uzlaşı ve hoşgörü” sorunu yaşıyormuş gibi. Gerçeği ters yüz etmenin bir başka versiyonu.
Beklentinin büyüklüğü ve muhatabın sicili ziyaretin sonuçlarını muğlaklaştırsa da HDP’nin ziyaret edeceği diğer duraklardan çıkacak sonuçlar henüz meçhul.
Dört parti randevu vermiş durumda HDP’ye. Saadet Partisi, CHP, Deva Partisi ve Gelecek Partisi. İyi Parti’den randevu istenmiş, cevap bekleniyormuş. Muhtemelen “evet” diyecektir İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener. Yakın zamanda Demirtaş çiftine evde kahvaltı hazırlayacağını ilan ettiğine göre Pervin Buldan’a da bir kahve verecektir.
Peki, ne bekliyor HDP, bu görüşmelerden?
Cevap HDP’nin ve Millet İttifakının sıkıştığı yerde gizli.
HDP açısından birkaç tükenme noktası var.
HDP kamuoyunun ve hukukun önünde iflas etmiş vaziyette. Ne insan içine çıkacak halleri, ne sözlerinin değeri kaldı. Bu hal “Türkiye partisi” iddiasıyla çıktıkları yolun sonu demek. Gidecek yer kalmadı ve “HDP kapatılmalı” istek ve ihtimalinin siyasi bir sahibi var artık.
Bir diğeri Millet İttifakı içindeki görünmez varlığına tahammülü kalmadı HDP’nin.
Seçimlerden sonra HDP’li isimler defalarca dile getirdi duydukları rahatsızlığı. Öyle ki Grup Başkanvekilinin HDP’nin Millet İttifakı içindeki rolünü Meclis kürsüsünden ilan etmişliği bile var. CHP için iyice kanıksanan işbirliği İyi Parti için epey aşağılayıcı olmuştu aslında. “Size oy verenler arasında PKK’ya gönül vermişler de var. O koltuklara sayemizde oturdunuz” deyivermişti Fatma Kurtulan.
HDP’ye cevap veremeyen İyi Partililer o gün bugündür televizyon televizyon gezip “ekran milliyetçiliği” yapıyor.
CHP’ye ise defalarca “artık cesur olun, biz şeffaf ortaklık istiyoruz” dedi HDP. Hala o cesareti gösterebilmiş değil CHP yönetimi.
15 yıl CHP adına Şişli Belediye Başkanlığı yapan Sarıgül’ün kurduğu yeni parti ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP oyundan daha fazla oy alan Muharrem İnce’nin kuracağı parti gerçeği ortadayken daha da korkak davranacaktır CHP. “CHP HDP’lileşti” gerekçesiyle istifa eden üç milletvekiline yenilerinin eklenmesini mümkün olduğunca önlemek isteyecektir. Zaten istifaların sayısal olmaktan ziyade siyasal etkisi oldu CHP üzerinde ve devamı da gelecek gibi.
Hal böyleyken hem HDP’yi kaybetme lüksü yok CHP’nin, hem HDP ile yan yana görünme imkanı. HDP oylarıyla nihayet bir iki yeni belediye alırken yaşadığı saadet, belediyeleri yönetirken burnundan gelmekte CHP’nin. Teşkilattan ve tabandan homurtular duyulur oldu artık.
2023 seçimlerine bu birlikteliği taşıyamama korkusu yaşıyor CHP. O yüzden de özü sözü ikili.
Öte yandan Saadet Partisi de karar anına doğru yaklaşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Saadet Partisi YİK Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü ziyareti Saadet’in tadını çoktan kaçırdı.
“CHP hadi neyse, kötünün iyisi, rahmetli de Ecevit’le koalisyon kurmuştu” diyerek sakinleştirilen Saadet tabanı, HDP’nin ittifaktaki baskın rolüne ve KCK hiyerarşisindeki koordinatlarına daha fazla tahammül edemiyor artık.
Babacan’ın ve Davutoğlu’nun partileri için de karşı ittifakta yer almanın kıvancı dışında getirisi yok bu görüşmelerin.
HDP’de yankılanan kan sesi hepsini ürkütüyor aslında.