Seçim kampanyası sürecinde CHP’nin HDP ile kurduğu örtülü ittifakı gördünüz. Şimdi soru şu; bu birliktelikten kim rahatsız? Çıkıp diyorsun ki; “Emperyalizme karşı ulusal kurtuluş mücadelesi vermiş olan bir kahramanın, Atatürk’ün partisi çıkmış emperyalistlerin maşası PKK’nın kravatlıları ile birlikte yol yürüyor. Bu olacak iş mi?” Ne diyor CHP’ye oy verenler peki? En hafif tabirle söylemek gerekirse; “sana ne!” diyorlar. Parti benim oy benim, istediğimle iş tutarım. Evet arkadaş, adını açıkça koyalım. CHP seçmeninin Kemalizm gibi ulusalcılık gibi, milliyetçilik gibi dertleri yok. Baksanıza anlı şanlı şerefli ‘Türk Bayrağı’na tahammül edemeyenlerle kol kola girmişler. Kimse de şikayet etmiyor. “Hayatta hiçbir laftan tiksinmedim, ‘şehitler ölmez’ lafından tiksindiğim kadar” diyen Sera Kadıgil baş tacı edilir,“Kim şehit olmak istiyorsa gitsin olsun. Aptalca politikalar yüzünden ölen masum insanlara şehit diyerek ölümü kutsamaktan vazgeçin artık” diyen Canan Kaftancıoğlu eş başkan gibi İstanbul kent yönetimine karışır. Bir tane de, kalbi bu vatan, bu bayrak, bu toprak için atan CHP’li çıkıp, “ne yapıyoruz biz?” diye sormaz. Anlayacağınız, alan memnun satan memnun.
HDP seçmeni CHP’ye göre daha rasyonel hareket etti
HDP siyasetini eleştirirken kullanılan bir ezber vardır. HDP seçmeninin(-ki bu listeye HEP’ten, HDP’ye kadar kurulmuş bütün partilerini dahil edebiliriz) oylarını hizmet değil ideolojik aidiyetlerin belirlediği söylenir. 1991’den bu yana yapılan yorumları alt alta okuyun göreceksiniz. PKK’nın zoruyla işaret edilen partiye oy veren(vermek zorunda kalan) seçmeni ayırın. Geri kalan herkes için söylenen hep buydu. “Ne olursa olsun bu insanların oylarını ideolojileri belirler.” CHP için ise partinin tarihsel süreçte yaşadığı gel-gitlere bakarak daha seçici bir seçmen kitlesine sahip olduğu zannedilirdi. “CHP seçmeni kimdir?” diye sor bak birine. Alacağın cevap şu; okumuş, entelektüel, beyaz yakalı, falan falan. Değil mi? Hakikaten öyle olsa, daha seçici olmaları beklenmez mi? Oysa değil. PKK ve FETÖ ile göstere göstere güç birliği yapmış olan bir CHP’ye tek laf ediyor mu seçmenleri? “Bizim hoca kılıklı bu şarlatanın peşinde ne işimiz var” ya da “Evlâtlarımızı katleden PKK ile nasıl kol kola yürürüz” diye feryat etmeleri gerekmiyor mu? Hayır onlar, Kılıçdaroğlu’nun da dediği gibi ‘tıpış tıpış’ gidip oylarını CHP’ye veriyorlar. İdeolojik tercih kullandığı söylenen HDP seçmeni ne yapıyor peki? Yakın siyasi tarihte düşman olarak kodladığı; inkar, imha, ret ve asimilasyon politikalarının mimarı olarak gördükleri CHP’yle İstanbul’da konjonktürel işbirliği yapabiliyor mesela. Normalde kategorik olarak karşı çıkmaları gerekirken gidip CHP’ye oy verebiliyorlar. Güneydoğu’da ise hizmeti ideolojilerine tercih edip partilerine de anlamlı bir mesaj yollayabiliyorlar. Anlayacağınız, HDP, CHP’ye göre daha rasyonel hareket ediyormuş demek ki. CHP seçmeni, ne verilirse onu yedi her seferinde olduğu gibi.
Şeyma Subaşı’nın kitabı için kaç ağaç kesilecek?
Şeyma Subaşı isimli bir magazin figürü var. Tam olarak ne iş yaptığı hakkında kimsenin bir fikri yok. Şimdi kitap yazacakmış. Adı da ‘Şeyma’ olacakmış. Kağıt sıkıntısı nedeniyle pek çok gazetenin kepenk kapattığı bugünlerde kaç yüz ağaç bu genç kadın için zayi olacak bilemiyorum. Acaba lisan-ı münasiple ikna etseler de hanımefendi e-kitap olarak falan mı çıkarsa. Sahiden içim yanıyor.