Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin getirdiği en önemli değişikliklerden biri olan ve "ülkeyi güçlü hükümetler yönetsin" gayesiyle getirilen yüzde 50+1 şartı tarihte bir ilk olarak yüzde 20'lik CHP'yi umuda boğdu.
Zira 1950'den bu yana iktidar için halktan güvenoyu alamayan Cumhuriyet Halk Partisi on yıllardır da yüzde 25 bandını geçemiyor.
Kılıçdaroğlu döneminde de değişmedi durum.
İnönü'den sonra en fazla koltukta kalan genel başkan olan Deniz Baykal 18 yılda 8 seçim kaybederken FETÖ kaset operasyonuyla Baykal'ın yerine gelen Kılıçdaroğlu 11 yılda 10 seçim kaybetti. Seçimlerin tamamını Erdoğan'a karşı ve ağır yenilgiyle kaybetti.
Bütün bu sürede CHP'nin oyu hiç değişmedi.
Hatta son yıllarda HDP ve İyi Parti'ye oy kaybettiği hem siyaset araştırmalarında hem kamuoyu yoklamalarında ortaya çıkmakta.
Hal böyleyken ilk kez iktidara gelmekten bahsediyor CHP yönetimi.
Cüretini kendisine ait olmayan oylara ve "muhalefeti açıktan destekleyeceğiz, Erdoğan'ı bu kez seçimle indireceğiz" diyen ABD Başkanı Biden'a borçlu.
Türk milliyetçisi İyi Parti ile ayrılıkçı Kürt partisi HDP'nin işbirliğiyle iktidara gelmeyi umuyor Atatürk'ün partisi!
Tuhaf, çarpık, oksimoron bir durum evet.
Ama gerçek.
Millet ittifakı denilen karşı ittifakın omurgası da, ahlakı da bu çarpıklığa yaslanıyor.
Peki CHP, HDP'yi Atatürk'ün isminin, resminin arkasına saklayarak iktidara gelme hesabı yapıyor da HDP ne bekliyor bu işbirliğinden?
Sonuçta HDP çizgisine ve söylem tarihine göre CHP, Tunç Eli Harekatında Alevi Kürt Dersimlileri gazla zehirleyen partidir. Kürtleri yok sayan, Kürtçe'yi yasaklayan, "Kürtlerin sadece Türklere hizmet etme hakkı olduğunu" savunan zihniyetin partisidir.
O yüzden de CHP'yi ve İP ile temsil ettikleri çizgiyi-çevreyi "Kemalist", "faşist", "emek düşmanı", "sistem partisi" ve "burjuva muhalefeti" diye eleştiriyor HDP habitatı.
HDP neden "katlanıyor" peki böyle bir CHP'ye?
Neden "Türkiye büyük sermayesinin ve uluslararası finans kapitalin desteklediği projeye" eklemleniyor?
Devrimci sosyalistler için sınıf savaşı, terör örgütü için Türkiye'den parça koparmak birincil amaçken...
Üstelik Kandil'deki terörist başlarının ve genel merkezdeki atanmışların son dönemde dillerinden düşürmedikleri "demokrasi bloğu" tamlamasının yanılsamadan başka amacı olmadığını taraflar dahil herkes biliyorken...
Bu birlikteliğin CHP için başka, İyi Parti için başka gayesi var şüphesiz. Ama HDP için gaye ne?
Gayet açık aslında.
PKK'yı yurt içinde mağaralardan başını uzatamayacak ve parmakla sayılacak kadar azaltan;
Yıllarca istismar ettikleri Kürt sorununu tanınan haklar ve özgürlükler sayesinde buharlaştıran;
HDP'yi Kürt çocuklarını dağa kaldıramayacak, Diyarbakır'da sokağa çıkamayacak, belediye imkanlarını PKK'ya peşkeş çekemeyecek ve Ankara'da ancak arka odalarda buluşulan ama insan içine çıkarılmayan parti konumuna düşüren AK Parti iktidardan uzaklaşsın istiyor:
...Erdoğan giderse, Cumhur ittifakı dağılırsa CHP ve İyi Partiyle kurulacak ideoloji olarak farklı, çok parçalı, ABD'ye ve taşeron örgütlerine borçlu bir iktidarı ülkeyi zaten yönetemez... Türkiye menfaatlerini koruyamaz, güvenliğini sağlayamaz... Gerisi kolay. Onlar iktidarı paylaşırken biz de ülkeyi pay ederiz, istediğimiz yerinden böleriz. Geri döneriz Türkiye'ye, bombalarımızı patlatır, halkı korkutur, Kürt çocuklarını asker yaparız kendimize. Hedeflerimizi ilan etmiştik zaten...
Bu hayale yaklaşmak için "burjuva muhalefeti" dediği CHP'yi sakınıyor kendinden HDP.
Birlikte fotoğraf vermiyor.
Geçenlerde CHP milletvekili Gürsel Tekin de açıklamıştı. HDP eş genel başkanı Mithat Sancar ziyaret ettiği CHP lideri Kılıçdaroğlu'na "basın toplantısını biz kendi başımıza yapalım, aman size zarar gelmesin" demiş.
Hakikaten de defalarca görüştüler, anayasa çalışması yürüttüler, seçim pazarlığı yaptılar, defalarca ziyaret ettiler birbirlerini.
Ama bir kez bile yan yana çıkmadılar Türkiye kamuoyunun karşısına.
Niye?
CHP ve ortağı İyi Parti seçime kadar zarar görmesin ki vakti geldiğinde Türkiye zarar görebilsin, diye!