Bu soruya değişik münasebetlerle 'yasal bir partidir ama meşru değildir' diye cevap vermiştim.
Bunun anlamı HDP'nin benim nazarımda bir siyasi parti olmadığıdır.
HDP bir siyasi parti değildir.
Çünkü emperyalizmin kullandığı bir aparat olan PKK terör örgütünün sivil yapılanması olduğunu bizzat parti sözcüleri itiraf etmektedirler.
Milletvekilliği dokunulmazlığını terörü desteklemek için kullanan bir örgüt siyasi parti olamaz.
Terör örgütüne lojistik destek sağlamak için belediye başkanı seçen bir yapılanma siyasi parti olamaz.
Parti bürolarını terör örgütüne elaman devşirme merkezi olarak kullanan bir oluşum siyasi parti olamaz.
Sırtını terör örgütüne dayadığını açıkça ilan eden bir yapı siyasi parti olamaz.
Terör örgütü liderinin heykelini dikmeyi vadeden bir oluşum siyasi parti olamaz.
Mecliste temsilinin en güçlü olduğu dönemde hendek çukur kanlı işgal eylemlerini başlatan bir yapı siyasi parti olamaz.
Mensuplarını sokaklara döküp onlarca masumun öldürülmesine azmettiren bir teşkilat siyasi parti olamaz.
Bu örgütün siyasi parti olamayacağına dair daha çok şeyler sayılabilir.
Meselenin hukuki boyutuna gelince.
Hem anayasada hem siyasi partiler kanununda partilerin hangi hallerde kapatılacağını düzenleyen maddeler var.
Yani siyasi partilerin kapatılmasına karşı çıkmak kapatılmasını engellemek anlamına gelmiyor.
Mevcut yasalar uygulanırsa HDP'nin kapatılması hiç de sürpriz olmayacaktır.
Çünkü HDP'liler partilerinin kapatılması için gereken ihlallerin fazlasını yaptılar.
Başka bir ifadeyle partilerini kapattırmak için ellerinden geleni arkalarına koymadılar.
Dolayısıyla mevcut hukuk uygulanırsa ve AİHM kararları göz önünde bulundurulursa HDP'ye kapanmış gözüyle bakabiliriz.
Siyasilerin tutumlarına gelince.
Parti kapatmayı zorlaştıracak teklifin CHP ve HDP oylarıyla reddedildiği hatırlanırsa HDP oylarına göz dikmiş olan muhalefet partilerinin kapatma davasına karşı çıkışlarının ayrı bir çelişki olduğu görülecektir.
AK Parti'nin, parti kapatmalarının önce mecliste kurulacak bir komisyon tarafından görüşülmesi teklifini reddeden CHP'nin şimdi 'öyle her eylemde parti kapatılmaz' diyerek itiraz etmesi, üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir husustur.
Aynı CHP'nin 2008 yılında AK Parti'ye kapatma davası açılınca, 'Savcı görevini yaptı.' dediğini de hatırlatalım.
Açıkçası, CHP yönetiminin kapatmaya karşı çıkması HDP ile gizli ortaklığın zarar göreceği ihtimaline dayanıyor diyebiliriz. Davanın bir iki yıl süreceği, 2023 seçimlerinde HDP diye bir partinin hayatta olmayacağı ihtimali CHP'yi endişelendiriyor.
Çünkü HDP diye bir partinin bulunmadığı başkanlık seçiminde, muhafazakâr Kürtlerden bir kısmının başkan Erdoğan'a oy verme ihtimali muhalefeti kara kara düşündürüyor.
CHP yönetiminin demokrasi, hukuk ve terörle mücadele diye bir duyarlılığı yok maalesef.
Başkan Erdoğan'a karşı emperyalist güçlerin aparatlarıyla işbirliği dâhil her yolu mubah görmek gibi pusulası şaşmış bir muhalefet var karşımızda.