Hatırlarsınız. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ODTÜ mezuniyet töreninde kendisine yönelik kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan afişler açan gençlere dava açmıştı.
Ancak gençlerin aileleri Cumhurbaşkanlığı’na ulaşmış. Gençler adına özür dileyip bir de gençler adına Cumhurbaşkanından randevu istemişler.
Geçtiğimiz gün bu görüşme gerçekleşti.
Cumhurbaşkanı, 45 dakikalık bu görüşmenin ardından gençlere yönelik açtığı davayı geri çekti.
Cumhurbaşkanının davayı geri çekmesi ilk kez olmuyor, daha önce de birçok kez kendisine yönelik hakaretlerde davalarını geri çekti. Ancak bu gençleri Beştepe’de ağırlaması önemli detay. Neden mi?
* * *
Alanında çok ünlü, hatta bir numara sayılabilecek bir doktor anlatıyor. İznini almadığım için ismini zikredemiyorum. Doktorumuz aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da doktoru.
Bir gün Cumhurbaşkanını evinde kontrole giderken ünlü bir hastaneden de ekipman ve uzman personel desteği alıyor doktorumuz.
Gençler isyanda, “Ben gitmem! Sevmiyorum Erdoğan’ı” diyerek (ve hatta buraya yazamayacağım daha da sert sözlerle) bayrak açıyorlar yolda.
Doktorumuz “Hele durun” diyor, zar-zor getiriyor gençleri Cumhurbaşkanı’nın yanına.
Bir ya da iki saatlik bir süre içinde Cumhurbaşkanı gençlerle teker teker sohbet ediyor. Memleketlerini soruyor, ailelerinin halini hatrını soruyor. Gençler mest!
Dönüşte hepsi “Çok iyi adam ya! Kral adam valla! Çok baba adam!” diyerek biniyor araca. Doktor gülümsüyor.
* * *
AK Parti ve Tayyip Erdoğan çok şeyler yaptı bugüne kadar. Bazıları çok iyi sonuç verdi, bazıları istenileni veremedi.
Bugün hangi partiliye sorarsanız sorun AK Parti’nin çuvalladığı alanları da, başardığı alanları da neredeyse aynı listelerle sayar.
Başarılamayan en önemli işlerden biri gençlikle iyi ve doğru iletişimi kuramamak oldu. Bunu genç seçmenin oylarına bakarak da anlayabiliriz.
Peki neden? Çünkü gençlere “Siz hatırlamazsınız, sizden önce çöp dağları vardı, sular akmazdı, gecelik faiz %2000’leri görmüştü” diyerek onları yakalamak zor.
Gençler geçmişi bilmez, bilmek zorunda da değil. Onlara, onlarca konuşmak gerek.
Erdoğan sahici bir lider, Kanada Başbakanı Justin Trudeau gibi güne “Evet, bugün hangi topluluğun hoşuna gidecek sözler söylüyoruz” diyerek başlamıyor. Kaldı ki Erdoğan Kanada gibi dertsiz, tasasız bir ülkeyi de yönetmiyor.
Gençlerin gözüne şirin görünecek işler yerine daha ciddi dertlerle uğraşıyor olmasını biz anlayabiliriz, ama diyorum ya, şimdiki gençler biraz farklı!
Hazır ODTÜ’lü gençleri affetmişken şu gençlik dosyasını bir açsak diyorum Sayın Cumhurbaşkanım.
Mesela taksi duraklarına uğradıktan sonra bir okula da dalsanız, öğretmenleriyle ve öğrencileriyle konuşsanız.
Mesela gençleri, ama her kesimden, her görüşten genci Beştepe’deki konferans salonunda ağırlasanız.
Mesela her görüşten gencin sorular sorabildiği bir Gençlik Meydanı konseptli bir programa katılıp onların sorularını alsanız.
Mesela üniversite kampüslerine biraz daha fazla uğrasanız. Bir amfide bir derse katılsanız. Kantininde gençlere çay ve simit ısmarlasanız.
Mesela üniversiteler arası bir futbol turnuvasına mihmandarlık edip şampiyon olan üniversitenin takımının karşısına bir takım çıkarsanız Beştepe’den. İlk yarı Beştepegücü’nde oynayıp ikinci yarı Üniversitelilerin formasını giyseniz.
Mesela Türkiye’deki karikatüristleri davet etseniz, yahut siz bir karikatür dergisini ziyaret edip “Çiz bakayım beni nasıl çiziyorsun?” deseniz.
Mesela İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'ne bağlı Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi'ni o bahçede deneyler ve araştırmalar yapan ve o bahçedeki 5000’den fazla çeşit endemik bitkiye bakan biyolog gençlerle birlikte gezseniz.
Örnekler çoğaltılabilir. Gençlerin biraz daha ilgiye, biraz daha sevgiye ihtiyaçları var.
Küçük dokunuşlar onlarda büyük izler bırakabiliyor.
Bugün Türkiye’de yapılan bunca projenin, bu kadar yatırımın, oluşturulan bu değişim ve gelişim atmosferinin devamını getirecek olanlar da bu gençler.
Şurada yılın bitmesine 2 ay var. Hazır ODTÜ’ye eliniz değmişken gelin 2019’u gençliğe dokunuş yılı ilan edelim.