Brüksel’e son bir umutla giden Galatasaray uzun süredir bir maça ilk defa doğru kadroyla çıktı dedim onbiri görünce. Ancak maça iyi başlayan Anderlecht’ti. 2. dakikada Praet pozisyondan yararlanamadı. Bu atakla Belçika ekibi golün sinyalini erken verdi. 10. dakikada Mitroviç yine bomboş kale yerine ıska geçmeyi tercih etti. Bu pozisyonda Semih yine adamına yakın değildi. Topun bütün hakimi ve yönetimi Anderlecht’teydi.
Galatasaray’da Chedjou ilk topları karşılayan ve ayakta kalan tek isimdi. Semih aynı Semih. Hem ağır hem de adam markajı kötü. Tarık elinden geleni yaptı ama bu kadar. Telles golde yine seyretti. Hamit, Selçuk, Melo top kullanımında çok etkisiz ve kötüydüler.
Galatasaray’da Sneijder ayakta kalan tek isimdi. Bir de ara sıra aylardır kadro yüzü görmeyen Bruma’nın kontratakları ve rakip arkasına yaptığı sprintler vardı. Burak yine ofsayt hastalığına yakalanmıştı ve top ona geldiğinde saklayıp arkadaşlarına iyi pas servisi yapamadı. Hücumda Galatasaray çok etkisizdi ilk yarıda.
44. dakikada Felipe Melo’nun topu kötü uzaklaştırması soldan yapılan ortada yine defansta adam alma zaafı ve kafadan kafaya verilen pas ile Mbemba’nın bomboş kafa golüyle Galatasaray’da ümitler tükendi.
İkinci yarıda daha iyi pas yapan, atak oynayan taraf Galatasaray’dı. Ancak yine hücumda bir tek Burak’la ceza alanında çoğalması zordu. Buna Sneijder’in maestroluğu, Hamit ve Selçuk’un uzaktan şut ve duran top kullanımı düşüncesi eklenince, 3 net gol pozisyonundan yararlanamadılar. Selçuk’un oyun dışı kalışı ve Mbemba’nın takımı ve kendi adına ikinci golü, Aslan’ın bitişini ilan etti.
Avrupa hayali dün akşam sona eren, Süper Lig’de 3’lü 4’lü gollü yenilgiler ile bu bir tükeniş, bu bir ümidin yitirildiği hazin bir öyküdür.
Bu öyküde yer alan herkese acil şifalar diliyorum.