Hayvanlara karşı davranışları bakımından sicili hiç, ama hiç parlak olmayan bir milletiz.
Gerçi Sayın Diyânet İşleri Başkanımız iki ay kadar önce “Bizim başkalarından hayvansevgisi öğrenmeye ihtiyâcımız yok.” cümlesiyle parlak bir kara mizah örneği sunmuşdu ama bu parlaklık sicilimizi de parlatmaya maalesef yetmiyor.
Türkiye’de hayvanların ne durumda olduklarını saptamak için uzun boylu bilimsel araştırmalara aslâ gerek yokdur. Zahmet edip Adalar’a uzanan herkes orada bir deri bir kemik kalmış va ayakda dururken dizleri titreyen, üstelik de mütemâdiyetn kırbaçlanarak eziyet edilen fayton atlarının hâlinden kendine bir sonuç çıkarabilir.
Ayrıca sözümona en “kibar” muhitlerde, meselâ Bağdat Caddesi çevrelerindeki kuyrukları koparılmış ve insan gördükleri an dehşetle kaçacak delik arayan zavallı kedicikler de sağlam birer tutamakdır bence.
Bu da yetmezse İstanbul’un herhangi bir semtinde dolaşan köpeklere bakmak da kâfîdir.
Fakat bunlar, şimdi çıkarılması öngörülen yeni “Hayvanları Koruma Yasası” yanında âdetâ bir güzellik perdesine dahî bürünebilirler.
Yeni yasa, başıboş kedi ve köpekleri toplu halde imhâ için sanki bir altyapı oluşturacakdır.
Birtakım muhayyel barınaklarda sözümona bakılıp beslenmesi öngörülen bu zavallı yaratıklar aslında Nazilerin toplama kamplarında yokedilen Yahudiler ve diğer “aşağılıkırklar mensubları” gibi bir kaderle yüzyüze getirileceklerdir.
Bu yasaya “hayvanları koruma” yasası adı vermek bile başlıbaşına bir ironidir!
Eğer bu “îdam fermânı” yürürlüğe girerse sâdece İstanbul’da 150.000’e yakın sâhibsiz kedi ve köpek hayâtını kaybedecekdir!
Bu sonuç, hangisi olursa olsun “din” zâviyesinden bir büyük “günah” ve salt ahlâk zâviyesinden ise tam bir “vicdansızlık” örneğidir!
Sorsanız Müslümanlığı âlemde kimseye kaptırmayacak olan bu sorumlular Hazret-i Muhammed’in sırf kaftanı üzerine uzanıp uyuyakalan bir kediyi rahatsız etmemek için eteğini kestiğinden yâhut kuşu ölen bir çocuğa “başsağlığı ziyâreti”ne gitdiğinden veyâ Kur’an’da hayvanların da birer “ümmet” olduğuna dâir ifâdeden bîhaber görünüyorlar.
Kaldı ki sâdece vicdanlarının sesine kulak verseler bile böyle bir vahşetin gerçekleşmesine rızâ göstermeyecekleri apâşikâredir.
Tabii bunun asgarî şartı evvelemirde bir vicdâna sâhib olmakdır.
Bütün yetkililere buradan seslenmek istiyorum:
Lütfen bu vahşete engel olunuz!
Lütfen hayvanlara kıymayınız!
NOT: Bugün Türkiye’nin hemen bütün şehirlerindeki hayvanseverler bu yasanın çıkmasına karşı gösteriler düzenliyorlar.
Başlama saati her yerde 14.00!!!
Orada buluşacak mıyız?