Beşiktaş’ı ligin parmak ısırtan takımı yapan birinci özelliği hızla hücuma çıkması, önde basması ve tükenmez bir oyun iştahı taşımasıydı.
Artık bunu terk etti. Ya beceremiyor ya Biliç yöntem değiştirdi. Hangi nedenle olursa olsun, durumu hiç iyiye gitmiyor.
Beşiktaş uyuşuk, rakibinin ekmeğine yağ süren bir oyunu benimsemiş durumda. Kendi alanında gereği hiç olmadığı zamanda da yana yana oynayıp, rakibinin boşluk vermesini bekliyor! Bu sırada önde boş koşular yapan, kendine pozisyon hazırlayanlar olmadığı için hesabı tutmuyor. Hatta bu durum kendisine dert açıyor. Rakibinin üstüne gelip kolayca baskı uygulamasına, top kapmasına ve hızla pozisyon üretmesine olanak tanıyor!
Ayrıca zaman zaman maç kazandıracak verime yükselebildiği halde, Gökhan; o olmadığında Kerim; top kazanmada, adam bozmada çok yararlı olan Atiba öylesine top bekletmeleri, gevelemeleri yapmaktalar ki, karşısındaki takım bunlardan bedavadan besleniyor...
Hızlı hücum arayışına girmeyen, topu çabuk kullanmayan, hücumda çoğalmayı başaramayan bir takım nasıl büyük hedeflere ulaşabilir?
Bu oyun yapısı, önde oynayan tek adamı da aciz duruma sürüklüyor. Tek oynadığında Ba’nın başına gelen yalnızlığı dün de Mustafa yaşadı. Mart sonu dönecek denen Mustafa’nın, şubat ortasında ilk 11’e girmesi de ilginçti. Gene gözü kara mücadele etti. Ne var ki hücum edemeyen takım içinde silik kaldı. Biliç’in 60’da Demba Ba, 70’de Olcay hamleleri, ikinci yarıda biraz hızlanan, ama bu hıza kalite ekleyemeyen Beşiktaş’ı ayağa kaldıramadı. Zira Kayserispor hızını, inancını, güvenini hiç yitirmedi. İkinci golü aradı. Özeti şu: Beşiktaş, artık sallanıyor. Bu hantal yapısı hiç iç açıcı değil. ZTK yarışından çekilmesi belki de hayırlısı oldu. Giderek artacak yükü hiç çekemezdi.